Malabadi Köprüsü, Türkiye'nin en eski ve en etkileyici yapılarından biri olarak bilinir. Bu köprü, tarih boyunca pek çok kervana, yolcuya ve askeri birliğe ev sahipliği yapmıştır. Ancak, bu tarihi yapının hangi ile ait olduğu konusu, yıllardır Diyarbakır ve Batman arasında tartışma konusu olmuştur.
Köprünün resmi kayıtlardaki yeri ve tarihi, bu tartışmayı sonlandıracak nitelikte. Bu sorunun cevabı, köprünün inşa tarihi, konumu ve resmi kayıtlarda yer alan bilgilerle açıklığa kavuşuyor.
MALABADİ KÖPRÜSÜ HANGİ İLE AİT?
Malabadi Köprüsü'nün hangi ile ait olduğu konusunda süregelen tartışmalar, resmi kayıtlara göre Diyarbakır il sınırları içerisinde yer almasıyla son bulmaktadır. Köprünün, Silvan ilçesine bağlı olması, Diyarbakır'a ait olduğunun bir göstergesidir. Ancak Batman ile olan yakınlığı ve Batmanlılar tarafından sahiplenilmiş olması, bu tartışmaların devam etmesine neden olmaktadır. Yine de, tarihi ve resmi kaynaklar, Malabadi Köprüsü'nün Diyarbakır'a ait olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
MALABADİ KÖPRÜSÜ’NÜN TARİHİ VE ÖNEMİ
Malabadi Köprüsü, 12. yüzyılda Artuklu Beyliği'nin önde gelen isimlerinden Hüsameddin Timurtaş tarafından 1147 yılında inşa edilmiştir. Artuklu Beyliği, özellikle Diyarbakır ve çevresinde güçlü bir Türk beyliği olarak tanınır. Köprü, Orta Çağ'da bölgedeki ticaret yollarını birbirine bağlayan stratejik bir geçiş noktası olarak hizmet vermiştir. Bu köprü, Artuklu Beyliği'nin bölgedeki hakimiyetini ve mühendislik becerilerini simgeleyen önemli bir yapı olarak tarihe geçmiştir.
Mimari özellikleriyle de dikkat çeken Malabadi Köprüsü, geniş kemeri ve sağlam yapısıyla dünyada eşine az rastlanır bir taş köprü olarak bilinir. Malabadi Köprüsü'nün mimari yapısı, onu diğer köprülerden ayıran en önemli unsurlardan biridir. Köprü, 150 metre uzunluğunda ve yedi metre genişliğinde bir taş köprüdür. En dikkat çekici özelliği ise, dünyanın en geniş taş kemerlerinden birine sahip olmasıdır. Kemerin genişliği 38.60 metredir ve bu, köprüyü sadece Türkiye'de değil, dünyada da eşsiz kılmaktadır. Renkli taşlarla inşa edilen köprü, su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metre yükseklikle adeta gökyüzüne meydan okur.
Köprü, taş işçiliği ve mühendislik harikası olarak kabul edilir. Kemerin iki yanında, kervanların ve yolcuların dinlenmesi için kullanılan odalar bulunmaktadır. Bu odalar, kış aylarında sığınak olarak kullanılmış ve köprünün işlevselliğini artırmıştır. Malabadi Köprüsü'nün taşları, renkli ve düzgün kesilmiş bloklardan oluşur; bu da yapının estetik değerini artırır.
MALABADİ KÖPRÜSÜ'NÜN KONUMU
Malabadi Köprüsü'nün hangi ile ait olduğu tartışması, köprünün bulunduğu bölgenin iki il arasında yer almasından kaynaklanır. Köprü, Batman Çayı üzerinde, Batman ve Diyarbakır illeri arasında bir geçiş noktası olarak yer alır. Resmi kayıtlara bakıldığında ise, köprünün Diyarbakır il sınırları içerisinde, Silvan ilçesine bağlı olduğu net bir şekilde görülmektedir. Silvan ilçesi, Artuklu Beyliği döneminde bölgenin önemli yerleşim yerlerinden biri olmuş ve bu köprünün inşası da bu döneme rastlamaktadır. Köprü, Silvan Belediyesi tarafından 1989 yılında restore edilmiştir ve Diyarbakır Tarihi Eserler Envanteri'ne kayıtlıdır.
KÖPRÜNÜN BATMAN İLE OLAN BAĞLANTISI
Malabadi Köprüsü'nün Batman'a yakın olması, Batmanlıların köprüyü sahiplenmesine yol açmıştır. Köprü, Batman il merkezine oldukça yakın bir mesafededir ve bu durum, Batmanlılar arasında köprünün kendi illerine ait olduğu düşüncesini pekiştirmiştir. Ancak, resmi kayıtlara göre köprünün Diyarbakır il sınırları içerisinde yer alması, bu sahiplenmenin resmi bir karşılığı olmadığını gösterir. Batman-Silvan yolunun üzerinde yer alması, Batman'ın köprüyle olan bağını güçlendirse de, köprünün resmi olarak Diyarbakır'a ait olduğunu değiştirmemektedir.
EVLİYA ÇELEBİ’NİN SEYAHATNAMESİ'NDE MALABADİ KÖPRÜSÜ
Malabadi Köprüsü'nün tarih boyunca pek çok gezginin ilgisini çektiği bilinir. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesi’nde bu köprüyü detaylı bir şekilde anlatır. Çelebi, köprünün her iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıların bulunduğunu ve bu kapılar içerisinde misafirlerin kalabileceği odaların yer aldığını belirtir. Ayrıca, köprünün altından geçen suyun berraklığını ve köprü çevresinde balık avlayan insanları da betimler. Bu anlatımlar, köprünün sadece mimari bir yapı olmadığını, aynı zamanda sosyal bir merkez olduğunu da gözler önüne serer.