Diyarbakır

Narin’den sonra ‘kayıp çocuklar’ uyarısı

Diyarbakır'da kaybolan Narin Güran olayının çocukların psikolojisini olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Pedagog İnci Aydın, ailelere uyarılarda bulundu.

Abone Ol

ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA

Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran ile beraber kayıp çocuklar konusu yine gündemde. TÜİK verilerine göre, 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu. Son 8 yıl içerisinde ise kaç çocuğun kaybolduğuna dair herhangi bir veri paylaşılmazken, kayıp Narin Güran ile beraber toplumda oluşan panik çocukların da psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. 

AİLELERE UYARI 

Çocuklarda oluşan korkulu ruh haline dair gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan Pedagog Aile Danışmanı İnci Aydın, ailelerin çocuklarını uyarması gerektiğini, fakat sürekli bu uyarılara da maruz bırakılmaması gerektiğine dikkat çekti.

PSİKOLOJİLERİ OLUMSUZ ETKİLENİYOR 

Kaybolma mevzusunun çocukların psikolojisini olumsuz yönden etkilediğine işaret eden Aydın, "Anne ve baba kayıp çocuk mevzusunu konuştuklarında, çocuklarını aşırı derecede kaygıya maruz bırakmamalı. Yine televizyonda kayıp Narin ile ilgili haberleri izleyen çocuklar, hem bu haberlerin etkisiyle hem de anne-baba ve çevrenin kaygı verici konuşmalarını kendi iç dünyalarında içselleştiriyorlar. Çocuklar, 'Ben de kaybolacak mıyım? Beni de kaçıracaklar mı? Kaçırılırsam başıma neler gelir?' gibi soruları kendilerine sormaya başlıyorlar. Çocuklar duydukları ve gördükleri şeylerden dolayı aşırı derecede kaygılanıyorlar ve korkuyorlar" dedi.

ÇOCUKLARDA KAYGILARI BÜYÜTMEYİN UYARISI 

Bu kaygıların çocuklarda daha tedirgin olmaya, kapının önüne bile çıkıp oynamamaya ittiğini belirten Aydın, şunları ifade etti: "Çocuklar kendini güvende hissetmedikleri için korkulu bir şekilde davranıyorlar. Bu yüzden aileler çocuklarıyla daha sağlıklı bir iletişim kurmalı. Aileler yapancılara karşı çocuklarını uyarmalı, yabancılardan yine bir şey almamaları konusunda da bilinçlendirmeli. Ama Narin'le ilgili yaşanan bu duruma dair çocukların kaygı ve korkusunu büyütmemeliler aileler. Mesajları vermeliyiz, ama mesajı verdikten sonra travmatik bir durum yaşamaması için sürekli bu duruma maruz bırakılmamalı. Çünkü çocuklar bilişsel açıdan gelişiyorlar ve büyükler gibi kaygılarını kontrol edemeyebiliyorlar."