Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle Meclis’te gazeteciler ile bir araya geldi.

Meclis binası içerisinde yer alan Parlamento Muhabirleri Derneği’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Meclis Başkanı, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan çağrısıyla başlayan, DEM Parti heyetinin İmralı’yı, sonrasında Meclis’teki partileri ziyaretiyle devam eden süreç, Meclis Başkanı’na da soruldu.

DEM partinin diğer partileri ziyarete etmesinin ve fikir alışverişlerinin yapılmasının çok önemli olduğunu söyleyen Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, sürecin şeffaf yürütülmesi ve İmralı’nın bir an önce kamuoyunu tatmin edecek, ‘silah bırakma’ açıklamasının gelmesi gerektiğine vurgu yaptı.

“Bu işin siyasi kısmı var, hukuki kısmi olacak ancak çok daha önemli kısmı, işin psikolojik tarafıdır. Türkiye, teröre çok ağır bedeller ödedi. Binlerce insanımızı kaybettik. Burada bir sonuç alınacaksa bu alanın da yönetilmesi gerekli” diyen Kurtulmuş, “Burada kilit şu olacak; Kürtlerin onurunu Türklerin gururunu koruyacak, gözetecek bir sürecin görüşülmesi gerek” açıklamasını yaptı.

“YA PARÇALANMA SÜRECİNE GİRECEĞİZ YA DA ‘BİZ BU OYUNU BOZARIZ’ DİYECEĞİZ”

Sürecin tarihi geçmişinden de bahseden Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından itibaren başlayan emperyalizm sürecinin devam ettiğini görüyoruz. Nedir: Böl, parçala, yönet.

Bölge ülkeleri, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren tam manasıyla bölünme ve parçalanma sürecine girmişti. Irak’ın durumu ortada. Geçtiğimiz 13 yıl boyunca Suriye’nin durumu ortada. Fevkalade krizlerin içerisinde Libya bölünmüş vaziyette, Sudan, Yemen bölünmüş vaziyette.

Bütün bölge ülkeleri maalesef iki temel fay hattı üzerinde, ayrılıkların tetiklendiği bir coğrafyaya dönüştürdü. Bu fay hatlarından biri mezhepsel farklılıklar, diğeri etnik çatışmalardır.

Şimdi biz Türkiye’nin insanları olarak ya sıranın bize gelmesini bekleyeceğiz ve bölünüp parçalanma sürecinin içerisine gireceğiz; ya da Türkiye’nin taşıyan 85 milyon insan hep beraber diyeceğiz ki ‘biz bu oyunu bozuyoruz. Biz birlik ve kardeşlik içerisinde Türkiye’de sorunlarını çözecek iradeyi ortaya koyuyoruz. Bu meselenin başlangıcı bu ikinci yolun tercih edilmesiyle gerçekleşmiştir.”

“BÖLÜNME TEHDİDİ, DEMOKLES’İN KILICI GİBİ TÜRKİYE’NİN ÜZERİNDE HEP SAVRULMUŞ”

“Henüz çok işin başındayız” diyen Kurtulmuş, “Burada beklediğimiz, hedeflediğimiz şey tam manasıyla birlik ve kardeşliğin temin edilmesi. Bunun yolu da terörsüz bir Türkiye’nin inşa edilmesi” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin terör nedeniyle çok bedel ödediğini, bugüne kadar 40 bini aşkın vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatan Kurtulmuş, “Bölünme tehdidi, Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde hep savrulmuş. Artık bunu ortadan kaldırmak, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının tamamına yakının ortak beklentisi” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş’un açıklamasına göre bunun için öncelikli olan, terör örgütünün tasfiye edilmesi, silahların ortadan kaldırılması ve Türkiye’de demokratik yollar içerisinde farklılıkların yarışmasının temin edilmesi.

SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI NE ZAMAN YAPILACAK?

İmralı’nın silah bırakma yönündeki çağrısının şubatta ya da Nevruz’da yapılacağı yönündeki iddialara “Bir süre vermek doğru değil” şeklinde yanıt veren Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Burada öncelikle İmralı’dan terörün bitirildiğine dair açıklamanın gelmesi gerekli. Biz burada silahları susturma çağrısına uyulmasını temenni ederiz. Ama uymayıp, ‘biz terör faaliyetlerine devam edeceğiz’ diyenlere karşı da Türkiye her türlü tedbiri almak durumundadır.

Dolayısıyla ciddi ve çok büyük sorumluluklar gerektiren bir süreç. Aynı zamanda risklerle barındıran bir süreç. Onun için burada spekülasyon yapmayıp, sonuç alacak adımları atmak lazım.”

BU SÜRECİN ADI “SÜREÇ” Mİ?: “HENÜZ SAMİMİ BİR BAŞLANGIÇTAYIZ”

Ekim ayından bu yana devam eden tartışmaların adına süreç deyip denilmeyeceği ile ilgili de açıklama yapan Meclis Başkanı, “Henüz samimi bir başlangıçtayız. Tekraren söylüyorum: İmralı’dan bu konuyla ilgili kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamanın gelmesi lazım. Ondan sonra siyasi adımlar atılır” dedi.

Benzer şekilde içinden geçtiğimiz günleri, 2013-2015 yılındaki çözüm süreciyle de kıyaslayan Kurtulmuş, iki sürecin birbirinden farklı olduğunu söyledi.

“2013’TEKİ ÇÖZÜM SÜRECİNDE ŞARTLAR BAMBAŞKAYDI”

“Geçen seferki şartlar bambaşkaydı” Kurtulmuş, o süreci provoke eden çok fazla unsur olduğunun altını çizdi:

“Maalesef o zaman devletin içerisinde odaklanmış, devletin önemli kurumların içerisinde odaklanmış olan birtakım çevreler de o sürecin baltalanması için ellerinden geleni yaptı.

Bu sürecin o süreçle hiçbir benzerliği yoktur. Örgütün silahları bıraktığını ilan etmesiyle sürecin hızlanacağını düşünüyorum.”

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÖRÜŞMELERİ VE İMRALI GÖRÜŞMELERİNİN HİÇBİR İLGİSİ YOK

Anayasa değişikliği ile ilgili olarak “Kapsayıcı, kuşatıcı, hukukun üstünlüğü prensibini esas alan, güçler ayrılığı ayrımını tam manasında takdim eden bir anayasanın yapılmasında büyük bir zaruret var” değerlendirmesini yapan Numan Kurtulmuş, Anayasa görüşmeleriyle İmralı görüşmelerinin birbirine paralel süreçler olmadığını söyledi ve “Hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kurtulmuş, “Biz anayasa görüşmelerine başladığımız zaman, İmralı’yla ilgili tartışmaların hiçbirisi gündemde değil. Suriye’deki bu yeni gelişmelerin hiçbirisi gündemde değil. Dolayısıyla Türkiye’nin bir sivil anayasa yapma ihtiyacı ayrı bir konudur” dedi.

Kaynak: Ekotürk