Ali ÖZGÜÇ yazdı..
Allah Resulü (s.a.v.) Ramazan ayı yaklaşırken ashabına şu müjdeyi verirdi; “Şüphesiz ki size bereketli bir ay gelmiştir. Allah (c.c.) bu ayda size oruç tutmayı farz kılmıştır. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır, şeytanlar zincire vurulur ve bu ay içerisinde bin aydan daha hayırlı bir gece bulunur. Kim bu aydan mahrum kalırsa tüm hayırlardan mahrum kalır.”
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Farz namazları cemaatle kılmak, teravihleri camide kılmak, vitir ve gece namazlarını düzenli bir şekilde eda etmek büyük ibadetlerdendir. Kur’an okumak, Kur’an’ın tefsiri üzerine çalışmak, Kur’an üzerine derin derin düşünmek ve Kur’an ahlakına sahip olmak Allah dostlarının işidir. Ramazan’da daha çok sadaka vermek, zekât vermek, infak da bulunmak ve fıtır sadakasını vermek Peygamberin (s.a.v.) sünnetine uymak demektir. Şüphesiz Allah için yapılan her ibadetin bir maksadı vardır. Oruç ibadetinin de pek çok hikmet ve maksatları vardır. Allah Resulü (s.a.v.) kutsi bir hadiste Allah’ın (c.c.) şöyle buyurduğu söylemektedir; “Ademoğlunun tüm amelleri kendileri içindir ancak oruç benim içindir ve onun mükafatını ancak ben veririm. Her hayrın on katına kadar sevabı vardır. Oruç ise kat kat daha fazladır. Mükafatını ben veririm. Zira oruç tutan kişi yemesini, içmesini ve şehvetini benim için terk ediyor. Oruçlu için iki sevinç vardır; biri iftarını açarken ve bayram yaparken diğeri ise Allah’a (c.c.) kavuşurken.”
Orucun bir maksadı da müminlere ihlas ve samimiyeti kazandırmaktır. Oruçlu kimsenin orucu, imanlı olduğuna tanıklık eder ve samimi olduğunu gösterir. Oysa oruç tutan bir kişi gizli bir şekilde orucunu bozabilir. Susadığı zaman dolaptan su içebilir. Canının çektiği meyveleri kimsenin olmadığı bir zamanda yiyebilir. Tabii ki bunları yapan kişi oruçlu sayılmaz ve oruçlu için vadedilen mükafatlardan da mahrum kalır. Fakat kişi orucu hakkıyla tuttuğu zaman bu oruç ona ihlası, samimiyeti ve sabrı kazandırmış olur. İmsaktan güneş batıncaya dek oruçlu kimse Allah (c.c.) için orucunu bozan sebeplerden sakınıyorsa, nefsine hâkim oluyorsa ve bunu zayıflamak için ya da geleneksel bir ibadet olduğu için değil de sadece ve sadece Rabbi (c.c.) kendisine orucu farz kıldığı için tutuyorsa Allah (c.c.) onun günahlarını affeder ve sadece oruç tutanların girebileceği cennetteki Reyyan kapısını kendisine açar. Nitekim oruç tutanlar dışında hiç kimse bu kapıdan geçemez ki bu da orucun büyük mükafatlarından birisidir.
Orucun bir hedefi de oruç tutanın şehvetini haramlardan uzaklaştırmaktır. Allah Resulü (s.a.v.) gençlere hitaben şöyle buyurmuşlardır; “Gençler gücünüz varsa evleniniz zira evlenmek gözü haramdan avreti de zinadan korur.” Oruç ibadeti sahibine metaneti ve güzel ahlakı kazandırır. Onu her türlü kötü ahlaktan, boşboğazlıktan, gıybet ve dedikodudan uzaklaştırır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; “Sizden kim oruç tutarsa küfür sözlerden uzak dursun ve boş boğazlık yapmasın. Şayet birileri ona sataşır veya kendisiyle kavga ederse ben oruçluyum desin.”
Oruç mümini Allah’a (c.c.) yakınlaştıran büyük bir ibadettir. Oruç sahibini Allah’ın (c.c.) cennetine götüren ve cehennemden uzaklaştıran büyük bir vesiledir. Cennet kapılarının açıldığı ve cehennem kapılarının kapandığı hadisin anlamı şu olsa gerek; Allah’a kulluk, Allah yolunda infak etmek, yetimlere, miskinlere ve fakirlere merhamet etmek gibi ibadetler bu ayda Müminler arasında daha fazladır. Bu ay içerisinde akrabayı gözeterek sila-i rahim yapmak için iftar sofraları düzenlenir. Bu ayda suç oranları azalır. Birçok günah terk edilir. Haram ve yasaklar çirkinleşir. Bu ayda şeytanların Müslümanlara vesveseleri ve müminleri günahlara teşviki daha azdır. Müminlerin şeytanlara karşı güçleri arttığı için de cennet kapıları açılır ve cehennem kapıları kapanarak şeytanlar zincire vurulur.
Orucun en büyük ve en önemli maksatlarından birisi de sahibine takvayı kazandırmaktır. Takva ise Allah’ın (c.c.) emrettiği şeylerde mümini muvaffak kılması, haram kıldığı şerlerden de uzaklaştırmasıdır. Yüce Allah (c.c.) orucun hikmetini beyan ederek şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Sûresi, 183) Ayette “umulur ki korunursunuz” diye Türkçeleştirilen ifade Arapça da “umulur ki takvalı olursunuz” şeklindedir. Selam ve dua ile…