ÖZEL HABER - Leyla DAĞ
Çoğunlukla Doğu Karadeniz’de has bir kültür olduğu bilinmekle birlikte, Kürtler de bugünü binlerce yıldır kutlamakta ve bu gelenek, Orta Doğu’nun zengin kültürel mirası içinde önemli bir yer tutmaktadır.
Kürtlerin Serê Salê kutlamaları, Mezopotamya’nın kadim takvim sistemine dayanır. Bu gelenek, Sümerler ve Babillere kadar uzanır. Güneş takvimine dayanan bu kutlama, Kürtler için hem kültürel bir bağ hem de toplumsal bir dayanışma aracıdır.
ETKİNLİKLER NASIL GERÇEKLEŞİYOR?
Çoğunlukla 13 Ocak akşamı, her sokak ve mahallede çeşitli etkinlikler yapılır. Mahallenin çocukları kadın ve erkek kıyafetleri giyer, saç ve sakallarını uzatarak kutlamalara başlarlar. Vurmalı bir çalgı eşliğinde, sokak sokak dolaşıp komşuların kapısı çalınarak yeni yılları kutlanır.
Kapılarına gelen çocukları eli boş göndermeyen sokak sakinleri, evde ne hazırlık varsa ki özellikle ‘pestil, ceviz, sucuk, kesme ve çeşitli meyveleri heybelerine koyarlar.
Bu sırada, yere ve zamana göre değişkenlik gösteren tekerlemeler okunur. En çok duyulan;
‘Serê Salê Binê Salê
Xwedê Zarokek Bike Derguşa Malê olmakla birlikte
Serê Salê Binê Salê
Xwedê Aşitîyê Bîne Vî Welatê olarak da okunur.
Bu yıl da pek çok kentte Serê Salê coşkuyla kutlandı. Diyarbakır’da farklı ilçelerde düzenlenen etkinlikler halaylarla ve renkli görüntülerle sona erdi.
Siirt’te Botan Dil ve Kültür Araştırma Derneği (BOTAN DER) ve Siirt Belediyesi, tiyatro gösterimleri ve çocuklara yönelik hediye dağıtımı gibi etkinliklerle bu geleneği yaşattı. Etkinliklerin sonunda çekilen halaylar kutlamalara ayrı bir coşku kattı.
İstanbul’da ise Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), Okmeydanı’nda düzenlediği etkinlikle Kürt yeni yılını kutladı.
Serê Salê, geleneksel bir kutlama olmasının yanı sıra Kürtlerin kültürel kimliklerini ve dayanışmalarını da ifade ediyor. Günümüzde, büyük şehirlerde bile bu gelenek yaşatılmaya devam ediyor ve genç kuşaklara aktarılıyor.
Kürtlerin köklü geleneği olan Serê Salê, her yıl 13 Ocak’ta başlayan ve üç gün süren coşkulu etkinliklerle kutlanıyor. Mezopotamya’dan günümüze taşınan bu miras, Kürt halkının kültürel zenginliğini yaşatmaya devam ediyor.
