İstanbul, dün 6.2 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. AFAD verilerine göre, merkez üssü Marmara Denizi Silivri açıkları olan deprem, saat 12.49 sularında gerçekleşti. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Orta Marmara'dan geçen segmenti üzerinde yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde meydana gelen depremin yaklaşık 13 saniye sürdüğü belirtildi. Depremin ardından 184 artçı sarsıntının da kayıt altına alındı.

"BATIDAN DOĞUYA DOĞRU YIRTILMASI ÖNEMLİ"

Gebze Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, Deprem Bilimi Doktoru ve Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Savaş Karabulut, depremin etkilerini ve olası senaryoları değerlendirdi. Karabulut, yaşanan depremde açığa çıkan enerjinin 30 bin ton TNT'ye eşdeğer olduğunu ve bunun Hiroşima'da patlayan atom bombasının iki katına denk geldiğini ifade etti. İstanbul da dahil olmak üzere hiçbir şehrin böyle depremlere hazır olmadığını belirten Karabulut, "6.2'lik depremde yapılarda hasar oluştu. Ancak kimsenin hayatını kaybetmemesi büyük bir şans. Depremin en çok hissedildiği yer Küçükçekmece oldu. Ardından Eyüp, Arnavutköy ve Büyükçekmece gibi bölgelerde etkili oldu. Sarıyer'de bile, merkez üssüne yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta olmasına rağmen güçlü hissedildi. Zemin koşullarının bu farkta etkisi büyük. Depremin batıdan doğuya doğru yırtılması da önemli, bu durum Anadolu Yakası'nın gelecekte olası büyük bir depremden daha fazla etkilenebileceğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Savaş Karabulut

7.6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM

 Karabulut, fay hattının tamamının kırılması durumunda 7.6 büyüklüğünde bir depremin meydana gelebileceğini belirterek, "Bu da yaklaşık 25 adet 6.2 büyüklüğündeki depreme eşdeğer. Aynı anda 25 adet 6.2 büyüklüğünde depremin olduğunu düşünün" dedi.

 “SEFERBERLİK BAŞLATILMALI”

 Depreme karşı halkın önlem almasının ekonomik olarak neredeyse imkansız olduğunu da söyleyen Karabulut, "Doğrudan halkın alabileceği bir önlem yok. Halk ekonomik olarak büyük bir darboğazda. İşsizlik, düşük asgari ücret, yetersiz emekli maaşları nedeniyle apartman aidatlarını bile ödeyemez durumdalar. Binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını test ettirmek için dahi bütçeleri yok. Bu nedenle kamucu bir yapı, merkezi bir planlama ve devlet bütçesinden ayrılacak kaynakla bir seferberlik başlatılmalı" diye konuştu.

“KANAL İSTANBUL'DAN VAZGEÇİLMELİ”

 Karabulut, şöyle devam etti: "Birçok proje yapılıyor, ancak bu tür projelerden vazgeçilmesi gerekiyor. Örneğin Kanal İstanbul Projesi. Bu projede yapılacak konutların hiçbiri emekçiler tarafından alınamayacak, bu yapılar zenginlere ve Ortadoğu'dan gelen yatırımcılara satılacak. Üstelik proje alanı hem sulak alan hem de zemin koşulları açısından riskli. Şu anda İstanbul'da boş olan konutlar kamulaştırılmalı ve deprem riski altında yaşayan vatandaşlara verilmelidir" şeklinde konuştu.

Kaynak: MA