ÖZEL HABER - İbrahim İnanç YILDIZ
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 tarihindeki 7,7 büyüklüğündeki depremin etkilediği Diyarbakır’da binlerce yapı yıkılacak duruma geldi. Bu durumla birlikte kentte konut krizi yaşanmaya başladı. İnşaat Mühendisleri Odası’na göre 20 bin konuta ihtiyaç olduğu belirtilirken, depremin ardından şu ana kadar TOKİ tarafından yapımına başlanan bin 423 konut için kura çekimi yapıldı.
TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Yöneticisi Çekdar Taşkıran, konut krizini gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi.
REZERV KONUT ALANLARI OLUŞTURULMALI
Kentte 6 Şubat depreminden sonra mühendislik hizmeti almamış birçok yapının büyük ölçüde etkilendiğini söyleyen Taşkıran, ortaya çıkan barınma ihtiyacının karşılanmadığını belirterek, bu durumdan dolayı konut krizinin ortaya çıktığını dile getirdi. Büyük oranda etkilenen alanlardan birisinin Bağlar olduğunu ifade eden Taşkıran, bu bölgenin ‘90’lı yıllarda köy boşaltmaları sonrasında insanların barınma ihtiyacını karşılayabilmek için kendi imkanlarıyla mühendislik hizmeti almadan inşa edildiğini vurguladı. Bu alanda doğal felaketin yaşanmasının çok mümkün olduğunu belirten Taşkıran, “Bu alanları bilip kentte rezerv konut alanları oluşturmak zorundayız. Bu alanlarda dönüşüm başlasa, bu bölgelerde yaşayan insanların ha deyince bir yerlere gitmesini istemek doğru bir mantık değildir. Bir kurguyla geçici süreliğine de olsa, etap etap bu insanların oluşturulan rezerv alanları içerisindeki konutlara alınması gerekiyordu. Böyle bir durum oluşmadı” dedi.
HASARSIZ YAPIDA KİRALIK DAİRE FİYATLARI ETKİLENDİ
Böyle bir durum oluşmayınca, hasarsız yapıda kiralık daire gibi ilanların çıkmasıyla konut fiyatlarında çok ciddi bir artışın yaşandığını dile getiren Taşkıran, “Bu durum sadece satın alma maliyetini değil, kiralamayı bile çok ciddi bir şekilde arttırdı. Deprem sonrası herkeste birkaç katlı yapıların daha güvenli bir yaşam olduğu mantığı oluştu. Maalesef diyorum, hükümetin bu konuda başarılı olduğunu da düşünüyorum. O kadar kötü bir güven algısı yarattı ki, bu kentin kullanım izni olan yapılarına bile insanlar güvenemez oldu. Bütün bu sebepler konut krizinin ortaya çıkış nedenidir” dedi.
“30 KM UZAK BİR KÖYDE KONUT YAPMAK TUTARSIZLIKTIR”
Bu durumların yaşanmadan önce rezerv alanların oluşturulması gerektiğini anlatan Taşkıran, “Rezerv alan dediğimiz bir dönüşüm olacaksa ya da kaçak yapılaşmanın yoğunlaştığı ve sayılarının fazla olduğu bölgelerde daha planlı, mimarlık, mühendisi hizmeti almış yapılar inşa edilecekse ya da bu formatta bir değerlendirme, bu formatta bir bina tespiti yapılacaksa bu tür alanların oluşması gerekiyor. Ne yaptılar? Bugün kentten 30 kilometre uzak bir köye devasa bir TOKİ alanı inşa edildi konut krizini çözmek için. Bu inanılmaz tutarsız bir karardır. Bu yapılırken vaziyet planının ötesinde herhangi bir planlama çalışması dahi yapılmamıştır” dedi.
“PLANLAMA DİSİPLİNİNDEN UZAK KARARLAR ALINDI”
Yapılan bu çalışma ile yarın öbür gün başlarına geleceklerini söyleyen Taşkıran, “Bugün oluşturulan o konut alanıyla kent merkezi arasında kalan toprak sınıfları, toprak vasıfları ne olursa olsun ama ticari birimlere, ama konut alanlarına, ama yollarına dönüşecek. Ve kenti kompakt bir şekilde büyütebilecekken saçaklandırarak büyütmenin yol yöntemleri aranıyor adeta. Daha farklı alt merkezler oluşturalım, gittikçe kent dışarı doğru taşsın. Taşsın taşmasına da bunun getirdiği dezavantajlar neler? Bu tarz kararlar verilmeden önce kentin dışında kırsal alanlarda nasıl toprak sınıfları var? Buralar gerçekten yapılaşmaya müsait mi? Yapılaşalım ama işte bu alanlarda velev ki çayır mera alanları, velev ki tarım yapılıyor. Ne kaybedeceğiz? Ne kazanacağız? Bir kere planlama disiplininden çok uzak verilen kararlar” dedi.