ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ticaret Bakanlığı 2024 yılı ihracat verilerini açıkladı. Açıklanan verilerde Diyarbakır’ın yıllara göre ihracattaki düşüşü dikkat çekiyor. 2022 yılında 484 milyon 820 bin 185 olan ihracat oranı, 2023 yılında 358 milyon 12 bin bin 543’e geriledi. Bu rakam 2024 yılında ise 331 milyon 261 bin 694’e düştü. İhracatta yaşanan bu düşüş tekstil sektöründe de yoğunca kendini hissettirdi. Açıklanan verilere göre Diyarbakır’da 2024 yılında ihracat oranı yüzde 38,9 ile 10 milyondan 6 milyon 589 bin 96’ya geriledi. Ham madde ve işçi gibi konularda büyük avantajlara sahip Diyarbakır’da tekstil sektöründe yaşanan bu düşüş dikkat çekiyor. Tekstil sektörü temsilcileri, 2024 yılı ihracat tablosunu Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi.

“PAZAR ÜSTÜNLÜĞÜ BİZDE DEĞİL”

Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İş İnsanları Derneği (GÜNTİAD) Başkanı Sezai Ayas, 2024 yılı tekstil alanında yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Diyarbakır ve bölgenin, batı illerinin pazarı aynı değil, bizim pazarımız çok daha dar. Üretim gücümüz çok yüksek, yeni yapılarımız, yeni fabrikalarımız burada çok müsait ama pazar gücü, pazar üstünlüğü bizde olmadığı için özellikle Uzakdoğu ülkeleri bu rekabet üstünlüğünü bizden alıyor. Bir de bizim zaten şöyle bir durumumuz var, bu şansızlık mı diyeyim ya da başka bir şey, artık bizim açımızdan, bölge açısından arkadaşlarımız, sanayicilerimiz burada yatırıma başladığında pandemi ile karşı karşıya kaldık. Ardından zamlar geldi, krediler, farklı farklı maliyetler, asgari ücret, ondan sonra deprem gerçeğimiz var. Bunun dışında faizler, insanlar finansa erişemiyor, faizler ciddi anlamda yüksektir” dedi.

Diyarbakır’da Tekstil Sektörü Krizde3

“2024’ÜN SONUNDA BİR ARPA BOYU İLERLEME OLMADI”

“Fabrikaları bitiren arkadaşlarımız neredeyse sıfırı tüketmiş, öz sermaye bitmiş” diyen Ayas, şunları söyledi: “Bunun yanında bu fabrikalar bittikten sonraki bizim bölgenin durumu belli, biz kaliteli bir eleman bulamıyoruz ki burada hemen insan gücüyle çalıştığımız için emek yoğun olduğu için bir süreç var. Bir eğitim süreci var. Yani sanayicinin inşaatı bitirmesiyle iş bitmiyor. Yaklaşık bir sene de eğitim vermek zorundayız. Bir sene eğitim verdikten sonra verim alabiliyoruz. Bunlar hepsi kötü etken ama 2024’ün sonunda bir arpa boyu tekstilde ilerleme olmamış. Tam tersi insan kaybı oluyor bizde. Biten fabrikalar piyasadan dolayı açıp açmamada, personel alıp almamada tereddütlü. Faaliyette olan arkadaşlarımız kapasitelerini korumaya çalışıyorlar. Yani yüzde 100 kapasiteyle çalışan çok az kişi var, fabrikaları yüzde 40, yüzde 30, yüzde 50 civarında kapasiteyle çalıştırıyoruz. Yani sağlıklı bir şekilde sipariş alamıyoruz. Özbekistan olsun Ürdün olsun Mısır olsun Endonezya olsun bunlar biraz zorluyor piyasayı.”

“TEŞVİK 12 YILDIR GÜNCELLENMEDİ”

Tekstil sektörüne desteklerin yetersiz olduğuna dikkat çeken Ayas, “Örneğin İş-Kur’dan bir personel aldığımızda o eski teşviki kaybetmiş, en son 12 sene önce bir teşvik bölgemize gelmiş, yani Türkiye genelinde bir teşvik yapılmış. İsabetli bir karar aslında ama 12 senedir güncellenmemiş bu teşvik. Tam tersi olanakları kısıtlanmış. Mesela iş başvuru eğitimi İş-Kur’dan alamıyoruz. Ciddi anlamda bir sıkıntı olduğu için 2025 yılı ile ilgili bir şey diyemiyorum” diye konuştu.

Diyarbakır Tekstilinde Istihdam Harekâtı Başlıyor7

“DESTEK SAĞLANMAZSA KAN KAYBI DEVAM EDER”

Destek sağlanmaması durumda tekstil sektöründe kan kaybının devam edeceğini kaydeden Ayas, şunları söyledi: “Destek sağlanamazsa sektörde kan kaybı devam edecek ve hızlı bir şekilde bölgemize, Diyarbakır’a bu kadar yatırım gelmişken, şuan sadece Tekstilkent’te 93 tane parsel var, bunlarda 75 fabrika bitmiş durumda. Biz bunları Diyarbakır’da iş ihtiyacı olan insanlar için açtık. Fabrikalar onların ama atıl kalmaması gerekiyor. Biz buğday deposu mu yapacağız burayı? Bizim bölgede en çok buğdaydır, samandır muhtemelen silo gibi kullanacağız. Bizim kapılarımız paslı kalmamız lazım.”

“SON 1 YILDA 250 BİN İSTİHDAM KAYBI”

2024 yılında tekstil ile ilgili hem iş insanları hem de büyük fabrikaların istihdamı ile ilgili çok büyük kayıpların yaşandığını ifade eden tekstil sektöründen iş insanı ve GÜNTİAD eski Başkanı Mehmet Dalkıran, “Son 1 yılda bu sektörde 250 bin kişi istihdam kaybı yaşadı. Büyük firmaların birçoğu Türkiye’deki farklı ülkelerde devasa yatırımlar yapmaya başladı. Bazıları buradaki yerlerini kapatarak yaptı. Bazıları mevcut durumunu korurken ‘burada nasıl krizi aşarım’ diye son bir yılda sadece Mısır’da 130’un üzerinde Türk tekstil firması orada büyük yatırımlar yaptı. Her bir tanesinin şuanda binlerce kişiyi çalıştırdığı firmalar bunlar” dedi.

“TEKSTİL FİRMALARI ÖLÜM KALIM SAVAŞI VERDİ”

Tekstil sektöründe yaşanan kan kaybının pandemi ile başladığını ve bütün dünya ülkelerini etkilediğini kaydeden Dalkıran, “Avrupa’da da Amerika’da da çok ciddi daralmalar oldu. Satın alma gücünü yitirdi insanlar. Bütün sektörleri etkileyen bir krizle karşı karşıyayız. Pandemi ile başlayan süreçte ikinci bir ürünü artık almamaya başladı. İnsanlar alım gücünü yitirdi. Türkiye bundan çok daha fazla etkilendi. Türkiye uzun süre tekstilin, istihdam ve ihracat gücünün farkına varamadı. Ya da yeteri kadar üstünde durulmadı. Dolayısıyla 2024 yılı bütün tekstil firmaları, deyim yerindeyse ölüm kalım savaşı verdi ayakta kalmak için” şeklinde konuştu.

Diyarbakır’da Tekstil Sektörü Krizde1

“2024 YILI AYAKTA KALMA YILI OLDU”

Dalkıran, şöyle devam etti: “Son bir yılda 250 bin istihdam kaybına karşılık son bir yılda faizlerin artmasıyla, enflasyonun yükselmesiyle insanlar daha önce, cumhurbaşkanının bir açıklamasıyla dolar kurunu serbest bırakılacağı öngörüldü. Ve bütün yatırıcımalar yatırımını bunun üzerine kurdu. Dolar yükselecek, Avrupa Amerika’ya ihracatımız yükselecek dolayısıyla yatırımlarını ona göre yaptılar. Faizler ve enflasyon yükselince dolar yerinde saymaya başladı ve bu süreçte belki o günkü söylemden bugüne kadar 2 binin üzerinde firma ya konkordato ilan etti ya da battı. İflas etti. Gelmiş olduğumuz noktada 2024 yılı tekstil sektörü için sadece ayakta kalma yılıydı çok büyük ağır bedeller ödeyerek şuan yaşatılmaya çalışılıyor.”

“SEKTÖRDE BÜYÜK BELİRSİZLİK VAR”

Sektörde büyük bir belirsizlik yaşandığını kaydeden Dalkıran, şunları söyledi: “Şuan iş bulamama konusunda o kadar büyük bir belirsizlik var ki, maliyetlerden kaynaklı, büyük global şirketlerin yurtdışına gitmesinden kaynaklı, Türkiye’de iş yok. Mevcut çalışanların büyük kısmı yüzde 50 altında kapasiteyle çalışıyor. Buna rağmen iş bulamıyor. Daha da tehlikelisi bir belirsizlik var. Bu belirsizliğin nereye kadar süreceği konusunda da ciddi bir sıkıntı var. Bugün asgari ücretin bu şartlarda bu ülkede bir kişinin hayatını idame edemeyeceğini çok iyi bilmekle birlikte içinden geçtiğimiz durum (sektör için söylüyorum) Diyarbakır üzerinden söylüyorum yarın asgari ücrete dahi iş bulamayacak bir noktaya gelebilir. Çok daha vahim durumu bu. Yaşadığımız belirsizlik biraz bu.”

“DİYARBAKIR’DA YÜZDE 50 DARALMA OLDU”

2024’te Diyarbakır’da tekstilde yüzde 50 civarında daralma olduğunu kaydeden Dalkıran, “Bu çok ciddi bir rakamdır. Diyarbakır belki Türkiye’nin tamamına baktığınızda belki en fazla etkilenen kentlerden biri oldu. Avantajları olmasına rağmen etkilendi. Nedeni şu, Diyarbakır tekstil altyapısı olan bir kent değildi. 20-30 yıl önce genel bir şey yoktu. Diyarbakırlılar çok fazla tekstili de seven bir noktada değil. Bugün bir Batman ile kıyaslayamayız. Batman bugün altyapısıyla istihdam potansiyeli ile bölgedeki en güçlü kenttir. Diyarbakır’a yatırım yapanların büyük bir kısmı o yatırımın bir kısmını dahi amorti edemeden maalesef büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. İşletme sermayesini bile yatırıma gömmüş durumda Diyarbakır. Diyarbakır’da bugün Türkiye’de en büyük ve 90’lı yıllardan sonraki tekstil ihtisas OSB bir ilktir rol modeldir örnektir. Bunun birçok örneği şuan komşu kentlerde Van’da Bitlis’te konuşuluyor benzer şeyler yapılmasına yönelik ama 2024 Diyarbakır’ın tekstili için hazır giyim ve tekstilim tamamı için söylüyorum aylarca kapanan iplik fabrikaları oldu Diyarbakır’da. Çalışan personelin maaşını evde yatırtarak şirketi kapatıp bu şekilde daha karlı olduğunu hesap kitap yaptığı zaman bunun farkına varabildi.”

Diyarbakır Tekstilinde Istihdam Harekâtı Başlıyor6

“ÇOK BÜYÜK KAYIPLARIN YAŞANDIĞI BİR YIL OLDU”

Dalkıran, yaşanan kayıp ve nedenleri ile ilgili şunları söyledi: “Diyarbakır’ın markalar kenti olduğunu söylüyoruz ama bu oran hala yüzde 30’u geçmiş değil. Hala büyük bir kısmı fason işçilik yapıyor, fason üretim de yapmıyor. Fason işçilik de bu tarz krizler yaşandığında direk kaybedecek olan alan ya da sektör fason işçilik yapan firmalardır. Diyarbakır daha tam o gelişimini tamamlayamadan büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. 2019’da ilk temeli atıldığında 2021-2022’de inşaatlar hatta bitti üretime başlandı pat gözümüzü pandemiyle açtık, pandemi bitmeden bütün dünyayı saran ekonomik krizler başladı. Onlar daha bitmeden Rusya-Ukrayna savaşı başladı Gazze’de İsrail ile Filistin savaşı, bu gelişmeler birinci derecede bizleri etkiledi. Gazdan dolayı AB şuan çok büyük zorluk yaşıyor. İnsanlar şuan temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı yaşıyor. İnsanların artık birinci önceliği giyim değil, temel ihtiyaçlardır. Tekstil bu anlamda ciddi bir daralmaya girdi. Birincisi pandemi, ekonomik kriz, bölgemizde yaşayan savaşlar ve deprem. Bazı firmalar aylarca kapalı kaldı. Çok sıkıntılı çok büyük kayıpların yaşandığı bir yıl oldu diyebilirim genel anlamda.”

“CUMHURBAŞKANI 2025 YILI İÇİN UMUT VERDİ”

2025 yılından umutlu olduklarını kaydeden Dalkıran, “Hem asgari ücretin belirlenmesi ve sayın Cumhurbaşkanının tekstil sektörüyle ilgili ilk ağızdan en güçlü şekilde dile getirmesi 2025 yılı için bize bir umut verdi. Sayın Cumhurbaşkanının ‘1 milyon 200 bin tekstil çalışanını ve bu sektörü koruyacağız’ demesi belki ilk defa devlet nezdinde en üst tabakada tekstil dile getirildi ve korunacağı sözü verildi. Bu tüm sektörde pozitif bir etki yarattı. Bizim öngördüğümüz, bir kere ihracatçıya ciddi bir faiz desteği vereceğini ki vermelidir, sanayiciye, çalıştırıcı istihdamı koruyan her sanayicinin çalıştırdığı kişi sayısı kadar aylık 2 bin 500 lira ek bir destekte bulanabileceğini, bununla birlikte Ar-Ge İnovasyon teknoloji yatırım noktasında KOSGEB’ler üzerinde ciddi bir destek verebileceğini, çünkü artık klasik fason işçilik ile Türkiye’de tekstil sektörünün ayakta duramayacağını herkes çok iyi biliyor. Klasik üretim teknikleriyle, klasik eskisi gibi yüzbinlerce adet olayı tamamen bitti artık, süreç artık fast fashion dediğimiz hızlı üretime geldi. Türkiye’de eğer bunu sağlıklı şekilde hükümet desteklerse niş üretim dediğimiz spesiyal ürünlere biraz daha ağırlık verilirse Türkiye Avrupa’ya çok daha yakın olmasından kaynaklı sektörde halen çok güçlü bir noktada” şeklinde konuştu.

Diyarbakır’da Tekstil Sektörü Krizde2

“KİMSE FİYAT TUTTURAMIYOR”

Tekstil sektöründen iş insanı ve GÜNTİAD eski Başkanı İhsan Oğurlu, kötü gidişat ile ilgili “2024 çok kötü geçti hele ikinci yarısından sonra. 2025 de çok kötü geçecek. Kurun düşük kalması, girdi maliyetlerinin yükselmesi, tabi Euro daha da etkili oldu. Bir yılda yüzde 17-18’e yakın artış olması, girdi maliyetlerinin yüzde 70 artması nedeniyle kimse fiyat tutturamıyor. Mesela şu müşteri geliyor ‘ben dolarla sizden aldım geçen yıl fiyatıyla sizden alırım’ diyor. Şimdi Euro yüzde 17-18 artmış, maliyet yüzde 70 artmış, o fiyata veremiyorsun. Dolayısıyla gidip başka yerden alıyor. Asgari ücretin yükselmesi, doların düşük olması, uluslararası firmaların daha avantajlı olması, Mısır, Bangladeş, Özbekistan’dır o tarafa kaydı. Ciddi bir işsizlik getirdi, kimse fiyat tutturamıyor” dedi.

“SEKTÖR BİTİYOR”

“O maliyetle Türkiye’de artık kimse tekstili üretemez” diyen Oğurlu, şöyle devam etti: “Sektörde 1 milyon 200 bin çalışan var. Asgari ücret alan insanlar da o parayla geçinemiyor, geçinemediği zaman da sıkıntıdır. Bir arkadaş dört bant çalışıyordu, şuan bir banda düşmüş. İstihdamda da azalma oldu. Her gün düşüyor. Sadece dün 5 firma kapatmış. Bu genel bir sorundur. Bu maliyetlerle kimse buraya gelip yatırım yapmaz. İnsanlar varını yoğunu sattılar fabrikalar kurdular ama tekstildeki kötü gidişat maalesef daha fazla etkiledi. Sektör bitiyor. Somut olarak ihracat yapan, döviz getiren ihracatçıların reel kuru neyse onun üzerine bozmasıdır. Tek çözüm odur. Bugün doların artması yine girdi maliyetlerinin artması demektir.”

Muhabir: Sertaç KAYAR