ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA
12 bin yıl öncesine kadar dayanan köklü tarihiyle adeta bir zaman tüneli olan Diyarbakır, geçmişin fısıltılarının yankılandığı bir merkez. Diyarbakır'da yaşayan herkesin atalarından duyduğu bir su efsanesi, günümüze kadar geldi. Bu efsaneye göre kent, bir gün yıkılacak ve suya gömülecek.
DİYARBAKIR EFSANESİ NEREYE DAYANIYOR
Yapılan tarihi araştırmalarda bu efsanenin hikayesi kral ve kızının hikayesine dayanıyor. Bilindiği üzere tarihi Ulu Cami'nin altında su kanalları ve gizli geçitlerin olduğuyla ilgili iddialar var. Bu efsaneye dair Diyarbakır'a gelen eski seyyarların dikkat çekici açıklamaları arşivlerde yer ediniyor. 146 yılında Diyarbakır'a gelen şair, filozof ve seyyar Nasır-ı Hüsrev izlenimlerini şöyle anlatıyor: "Şehrin orta yerinde sert kayalıklardan fışkıran bir beş değirmeni de devirebilecek bu güçlü su kaynağını kimse bilmez. Şehirde bu suyla beslenen ağaçlar ve bahçeler var. Yer yüzünde ne Diyarbakır'a benzeyen bir şehri gördüm, ne de buraya benzeyen başka bir şehir duydum."
MASALSI EFSANE TÜYLER ÜRPERTİYOR
Ayrıca "Diyarbakır'ın altında su var" efsanesiyle ilgili anlatılan masalsı hikayeye göre, bir zamanlar Diyarbakır'ın kalbinde şimdi Ulu Cami olarak bilinen yerde görkemli bir saray yükseliyor. Bu saray, Mortoma Kilisesi'nden önce inşa edilmiş ve içerisinde bir kral ile onun dünya güzeli kızı yaşıyormuş. Kral kızını o kadar çok seviyormuş ki onun başına gelebilecek en ufak bir tehlikeden bile korkarmış. Kral bu nedenle kızını sarayın dışında adım atmasına izin vermezmiş. Kralın kızı işte bu sebeple sarayın dışındaki dünyayı hiç göremeden büyür.
KRAL, KIZINA ŞEHRİN ALTINDA GÖLET YAPAR
Kral, günlerini duvarların arasında geçiren kızının can sıkıntısından kurtulması için her gün farklı eğlenceler düzenler. Ancak zamanla bu eğlenceler kız için monoton bir hale gelir. Günler geçtikçe içinde büyüyen keşfetme arzusu onun babasına karşı çıkmaya iter. Bir gün babasının karşısına geçip "ya bana şimdiye kadar hiç görmediğim bir eğlence bul, ya da sarayın dışına çıkıp dünyayı keşfedeceğim. Burada canım çok sıkılıyor" der. Kral kızının bu talebi karşısında ne yapacağını bilemez. Kral günlerce düşünür ve yeni eğlenceler tasarlamaya çalışır. Ama hiçbiri kızını tatmin etmeye yetmedi. Sonunda kral kızının ilgisini çekecek olağan üstü bir şey yapmaya karar verir. Ve şehrin altına büyük bir göl yaptırarak, kızını kayıkla burada gezdirmeyi planlar. Bu benzersiz eğlence fikri kızının gözlerini parlatır. Kral Diyarbakır'ın altına inşa ettiği bu gizli gölde kızını kayıkla gezdirir ve kızın yüzü neşeye boğulur.
KRAL VE KIZININ HİKAYESİNE HALK DA İNANIR
Su üzerinde yapılan bu eşsiz gezintiler kralın kızının can sıkıntılarını alıp götürür. Kral kızının yüzündeki mutluluğu görmek için her şey yapmaya hazırdı ve bu göl sarayın dışına çıkmadan da bu dünyayı keşfetmenin yolunu sunmuştu. Bu ilginç hikaye zamanla halk arasında yayılır ve bir efsane haline gelir. Halk Diyarbakır'ın aslında su üzerinde durduğunu ve bir gün bu suya batıp yok olacağına inanmaya başlar.
EFSANEYE GÜNÜMÜZDE DE İNANILIYOR
Ulu Cami altındaki bu gizli göl hem kralın kızına duyduğu sevginin, hem de Diyarbakır'ın büyülü geçmişini bir sembolü olarak hafızalara kazındı. Bu efsane günümüzde halen dillendirmeye devam ediliyor. Ve pek çoklarına göre Diyarbakır efsanede anlatıldığı gibi günün birinde bu suya batarak yok olacak.