Evlilikle birlikte kadınların kimliklerinde önemli bir değişiklik meydana gelir. O da soyadı değişimi. Geleneksel olarak, kadınlar evlendikten sonra eşlerinin soyadını alarak yeni bir kimlikle hayatlarına devam ederler. Ancak, son yıllarda kadınların kızlık soyadlarını kullanmaya devam etmeleri yönünde artan bir talep ve bu doğrultuda yasal düzenlemeler dikkat çekmektedir. Peki, evlendikten sonra kızlık soyadını kullanmak için hangi adımları atmak gerekiyor? İşte, bu süreci adım adım ele alıyoruz.
EVLENDİKTEN SONRA KIZLIK SOYADINI KULLANMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
Evlendikten sonra kızlık soyadını kullanmak isteyen kadınlar için Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi önemli bir düzenleme sunmaktadır. Bu maddeye göre, kadınlar evlenme sonrasında eşlerinin soyadını almak zorunda olmakla birlikte, yazılı başvuruda bulunarak hem kızlık soyadlarını hem de eşlerinin soyadını birlikte kullanabilirler.
KIZLIK SOYADINI KULLANMAK İÇİN İZLENMESİ GEREKEN ADIMLAR
1. Başvuru Hazırlığı: Evlilik sırasında evlendirme memuruna veya evlilikten sonra nüfus müdürlüğüne yazılı bir başvuru yapılmalıdır.
2. Dilekçe Örneği: dilekçeyle başvurunuzu yapabilirsiniz:
3. Aile Mahkemesine Başvuru: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Eylül 2015 tarihli kararı doğrultusunda, yalnızca kızlık soyadını kullanmak isteyen kadınlar Aile Mahkemesi’ne başvurarak eşlerinin soyadının iptalini talep edebilirler.
YARGITAY KARARI: ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ VE SOYADI HAKKI
30 Eylül 2015 tarihli Yargıtay kararı, kadının evlilikte kızlık soyadını kullanma hakkını insan hakkı olarak tanımaktadır. Bu karar, kadının soyadının özel hayatın bir parçası olduğunu ve evlilikle birlikte zorunlu olarak eşinin soyadını kullanmasının özel hayata müdahale niteliği taşıdığını belirtmiştir. Bu nedenle, kadınların kızlık soyadlarını kullanma taleplerinin reddedilmemesi gerektiği hükmüne varılmıştır.
İKİ SOYADI KULLANMA KANUNU
Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi, kadının evlilikte hem kızlık soyadını hem de eşinin soyadını birlikte kullanmasına olanak tanımaktadır. Bu düzenleme, kadının kimlik ve özel hayat bütünlüğünü korumak adına önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
