Ali ÖZGÜÇ yazdı...

Ona, Allah’a, hemcinslerine ve tüm evrene karşı önemli sorumluluklar yüklemiştir. Kur’an-ı Kerim’de bu sorumluluk hilafet ve emanet olarak isimlendirilmiştir.
Önceki yazılarımızda Allah’ın insanı en güzel şekilde yarattığını ve insanın O’nun bir şaheseri olduğunu belirtmiştik.

İnsanoğlunun nasıl halife seçildiğine dair Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

"Hatırla ki Rabbin meleklere: 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.' dedi. Onlar: 'Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın?' dediler. Allah da onlara: 'Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim.' dedi." (Bakara, 2/30)

Emanetin insana nasıl verildiğini ve bu emanetin ne kadar büyük bir sorumluluk taşıdığını beyan eden ayette ise Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Doğrusu biz, emaneti göklere, yere, dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler ve ondan korkup titrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir." (Ahzâb, 33/72)

Yüce Allah insana öyle yetenekler ve kabiliyetler vermiştir ki bu kabiliyetleri başka hiçbir canlıya vermemiştir. Allah’ın insana vermiş olduğu akıl sayesinde insan, yeryüzünde birçok buluş gerçekleştirmiş, yerin derinliklerine inerek hazineleri ve içindeki kaynakları elde etmiştir.

İnsan, balıklardan daha derine dalarak oradaki cevherleri, yakut ve elmasları çıkarmış; kuşlardan daha hızlı uçarak gökyüzünün en uzak mesafelerini keşfetmiştir. Şayet insanoğlu kendi sorumluluğunu bilerek hilafet ve emanet görevlerinin bilincinde hareket etseydi, bugün yeryüzünde fesat, zulüm ve inkâr yerine barış, adalet, ahlak ve iman egemen olurdu. Ne yazık ki insanlar sorumluluk bilincini yitirmiş, hilafet ve emanet görevlerine cahilce ve zalimce yaklaşmışlardır. Bunun tek nedeni, insanoğlunun Allah’ı unutması ve yaratılış gayesinden sapmasıdır.

Ali Özgüç Kopya2-1

İnsana yüklenen bu iki sorumluluğun, insanın yaratılışıyla bağlantılı olduğunu şu ayette görmekteyiz:

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 51/56)

Hilafet ve yeryüzünü imar etmek, insana ilmi keşifleri, icadı ve inşayı öğretmektedir. Hilafet ve imar, insaniyete hizmet etmek için verilen ilahi bir sorumluluktur ve marjinal ya da ikinci plana atılmış bir görev değildir. Kur’an’da halife kelimesi geniş bir anlamda kullanılmış ve yeryüzünü imar eden, onu korumakla sorumlu olan insan anlamına gelmiştir.

Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır:

"Biz Sâlih’i gönderdik. Dedi ki: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) var etti ve size orayı mâmur hale getirme görevi verdi. O halde O’ndan mağfiret isteyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır, duaları kabul eder.’" (Hûd, 11/61)
Yeryüzünü imar etmek; doğayı korumak, karada, denizde ve havada fesat çıkarmamak, hilafetin ve imarın gereğidir. İnsana verilen en büyük emanet ise Allah’ın ona bahşettiği en büyük nimet olan İslam dinidir. İnsanoğlunun bu dine karşı görevi, İslam’ın getirdiği mükemmel ilahi sistemi, adaleti, selam ve barışı, güveni, gerçek hak ve kardeşliği yeryüzüne yaymak ve egemen kılmaktır.

Allah’ın insanlara farz kıldığı görevlerin başında Allah’a iman ve O’na teslimiyet gelir. Bununla birlikte imanın diğer esasları olan meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve kaderin Allah’ın takdiri olduğuna iman etmek de insanoğlunun sorumlulukları arasındadır.
İkinci temel görev ise İslam’ın şartlarını yerine getirmektir. Bunlar; kelime-i şehadet, namaz, zekât, oruç ve hacdır.
Emanet, Allah’ın insanda yarattığı organları da kapsar. Akıl, dil, göz, kulak, burun, el, ayak, kalp ve diğer organlar birer emanettir. Bunları korumak ve her bir organı Allah’ın emrettiği şekilde kullanmak emanete sahip çıkmaktır.

•    Dil: Hakikati beyan etmekte kullanılmalıdır.
•    Göz: Gerçekleri görüp ibret almak için kullanılmalıdır.
•    Kulak: Hayırlı işleri duymak için kullanılmalıdır.
•    Beyin: Kâinatı ve evreni düşünmek için çalıştırılmalıdır.
•    El: İnsanlara yardım etmek için kullanılmalıdır.
•    Ayak: Yeryüzünde dolaşarak hak yolunda çalışmak için kullanılmalıdır.

Eğer insan, İslam’ın değerini bilmez, iman esaslarına gönülden inanmaz, İslam’ın şartlarını yerine getirmez ve Allah’ın kendisine bahşettiği organları O’nun emrettiği şekilde kullanmazsa, emanete ihanet etmiş olur. Aynı şekilde, hilafet makamına da ihanet etmiş sayılır. Selam ve dua ile.
 

Kaynak: Ali ÖZGÜÇ