CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, yeni adli yılın açılışına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin bugünkü ortamında hukukun hiçbir yurttaş için öngörülebilir olmadığını söyleyen Tanrıkulu, "Hukuk devleti olmaktan çok uzaktayız ve uzun zamandır böyle. Türkiye neredeyse Anayasasız yönetiliyor" dedi.

"TEMEL HAKLAR ENDEKSİNDE 147 ÜLKEDE ARASINDA 133’ÜNCÜ SIRADAYIZ"

Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nin 2023 yılı sonuçlarına göre Türkiye'nin 147 ülke içerisinde 117’nci sırada olduğunu, özellikle temel haklar endeksinde 147 ülkede arasında 133’üncü sırada yer aldığını anlatan Tanrıkulu, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin bugünkü ortamında hukuk, hiçbir yurttaşımız için öngörülebilir değil. Hukuk devleti olmaktan çok uzaktayız ve uzun zamandır böyle. Türkiye neredeyse anayasasız yönetiliyor. Hukukun Üstünlüğü Endeksinin 2023 yılı sonuçlarına göre; Türkiye, 147 ülke içerisinde 117’nci sırada. Özellikle temel haklar endeksinde 147 ülkede arasında 133’üncü sıradayız.

Sadece bu tablo bile, Türkiye’de yargının, adaletin olmadığını hukukun uygulanmadığını açık biçimde ortaya koyuyor. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruların başladığı günden bugüne, 2024 yılına kadar önüne gelen dosyalardan esasına girdiği, karar verdiği, ihlal tespit ettiği 75 bin dosya var. Bu 75 bin dosyada yerel mahkemelerin, Yargıtay’ın hak ihlali yaptığı, hukuku uygulamadığı sonucu çıkıyor.

1 Ocak 2023 tarihiyle geçtiğimiz Haziran ayı arasında Anayasa Mahkemesi kayıtlarına göre 479 işkence ve kötü muamele başvurusunda hak ihlali tespiti yapılmış. Bu rakam bile yurttaşlarımızın kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkında işkence yasağında ne kadar uzak bir biçimde yaşadığını ortaya koyuyor.

"AİHM’İN İŞ YÜKÜNÜN 3’TE 2’SİNİ TÜRKİYE’DEN GİDEN DOSYALAR OLUŞTURUYOR"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önünde Avrupa Konseyi ülkelerinden giden yaklaşık 63 bin dosya var; bunların 23 bini Türkiye’den giden dosyalardır. Yani AİHM’in iş yükünün 3’te 2’sini Türkiye’den giden dosyalar oluşturuyor.  AİHM kararları ve Anayasa Mahkemesi kararları uygulnmıyor. Bu kararlar uygulanmıyorsa Türkiye’de hukuktan ve yargıdan bahsedemeyiz.

AİHM Büyük Dairesinin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili kararları var ve uygulanmıyor. Her iki hak savunucusu, sivil aktivist cezaevlerinde tutulmaya devam ediyorlar. AYM’nin bağlayıcı kararına rağmen Milletvekili Can Atalay hala cezaevinde. Bu örnekler, yüzlerce binlerce bilmediğimiz mağduriyetler için örnektir. Bizim bilmediğimiz, kamuoyunun önüne gelmeyen binlerce mağduriyet var.

Bugün için yargıdan iyi anlamda bahsetmek mümkün değil. Sürekli yargıyla ilgili kötü haberleri görüyoruz, okuyoruz. Görevi kötüye kullanma, hak ihlalleri, rüşvet ve daha bir sürü kötü haber okuyoruz. Gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne hizmet eden, adalet arayışında olunan bir ortam kalmadı.

"YARGI HÜKÜMETİN SOPASI HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ"

Hakimler ve savcılar baskı altında. Yargı hükümetin sopası haline dönüştürülmüş durumda. Daha dün avukat meslektaşımız Dilek Ekmekçi, bir siyasi partinin şikayetiyle tutuklandı. Kendisi akademisyen olmasına ve sabit adresi olmasına rağmen tutuklandı. Bu örnek bile yargının nasıl siyasetin baskısı altına alındığını ortaya koyuyor.

Önceki Genel Başkanımız aleyhine bir siyasi partinin şikayeti üzerine hukuka aykırı biçimde iddianame düzenlendi ve 3 Aralık’ta duruşma gerçekleşecek. Birçok örnek var ama bunlar çarpıcı olduğu için söylüyorum.

Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili olarak AİHM’in verdiği çok çarpıcı karar var ve bu uygulanmıyor, binlerce yurttaşımız mağdur durumda. Yargı paketleri geliyor, 9’uncu şu an parlamentoya gelecek. Yargının günlük sorunlarına ilişkin tek bir çözüm yok içerisinde.”

"AVUKATLIK MESLEĞİ BÜYÜK BASKI ALTINDA"

Avukat ve stajyer avukatların sorunlarına değinen Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Avukatlık mesleği büyük baskı altında. Avukatlık mesleği baskı nedeniyle yapılamaz hale gelmiştir. Avukatlar, büyük ekonomi zorlukları içerisinde. Okul fakülteleri diploma makinesine dönüşmüş durumda, eğitimin kalitesi maalesef içler açısı. Öğretim üyesi bile olmayan fakülteler var Türkiye'de. Şimdi bir avukatlık sınavı getirildi ama bunun da çözüm olmayacağını göreceğiz. Stajyer avukatların büyük sorunları var. Hakim ve savcı yardımcılarına ücret ödeniyor ama stajyer avukatlar ücret almadan güvencesiz biçimde çalıştırılıyorlar.

Stajyer avukatların sorunlarına parlamentonun çözüm bulması lazım. Kamu avukatlarının özlük hakları düzeltilmelidir. Bağlı çalışan yani işçi avukatlar var, emekleri sömürülüyor. İşçi avukatların meslek onuruna uygun biçimde ücret almaları sağlanmalıdır. CMK ücret tarifesinin mesleğin onuruna uygun hale getirilmesi lazımdır. Yargı hizmetlerinden KDV alınmaması lazım.

CMK ve adli yargı hizmetlerinden hiçbir şekilde vergi alınmaması lazım. Yani yargı ve vergi ilişkisi tamamen kesilmelidir; çünkü bu da bir kamu hizmetidir. Avukatlar yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Dolayısıyla caydırıcı cezaların sağlanması lazım ve avukatlara karşı saldırıların hiçbiri cezasız kalmamalıdır.”

Kaynak: HABER MERKEZİ