Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına 25 Ekim 2007'de Lanzarote’de imzalanan ve 6084 sayılı Kanunla Resmi Gazete'de yayınlanarak 10 Eylül 2011'de yürürlüğe giren Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi'nin 17'nci yılında; Türkiye Barolar Birliği ve Sosyal Hizmet Federasyonu işbirliğiyle IV. Çocuk Koruma Kongresi düzenlendi. TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, "Politika, Yasama, Çocuk" konusunda konuştu. Çarpıcı veri ve istatistikleri paylaşan Biçer Karaca, bütüncül çocuk politikası ve çocuklar için bütçe çağrısı yaptı.
İSTATİSTİKLERİ PAYLAŞTI
Acaba bu sözleşmenin gerekleri ülkemizde yerine getirildi mi" diye soran Biçer Karaca, çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismarın önlenebilmesi için çocuk hakları temelli mekanizma ve anlayışa ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Biçer Karaca kongrede; TBMM’de 27'nci ve 28'inci dönemin 3'üncü yasama yılına kadar olan süreçte; içerisinde "çocuk" ve "istismar" tanımı geçen kanun teklifleri, soru ve araştırma önergeleri üzerine bazı istatistikleri paylaştı.
“PARLAMENTODA ÖNERGELERİN YALNIZCA YÜZDE 11’İ CEVAPLANDI”
"2023 yılında en az 29 bin çocuk istismara uğramış, yüzde 83'ü kız çocuğu. 14 kız çocuğu katledilmiş. Son 6 ayda 32 çocuk intiharı gerçekleşmiş. TBMM'ye, 27’nci dönemde 'çocuk' tanımı geçen 1615 soru önergesi verildi. Bu önergelerden 178 tanesine yani önergelerin yüzde 11’ine süresi içerisine cevap verildi. 715 tanesi yani yüzde 44’ü cevaplanmadığı için gelen kağıtlarda yayınlandı. 'İstismar' tanımı geçen 560 soru önergesi verildi. Yalnızca 69 tanesine yani yüzde 12’sine süresi içerisinde cevap verildi. Yani Anayasa ve İçtüzük’ten aldığı denetim yetkisini kullanarak parlamentoda verilen soru önergelerinin gereği, yürütme organı ve bakanlıklar tarafından yerine getirilmiyor.
“ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLKESİYLE HAREKET EDİLMELİ”
Türkiye'de her 3 çocuktan biri okula aç gidiyor. Her 5 çocuktan biri derin yoksulluğa maruz ebeveynlerle yaşıyor. Çocuğun üstün yararı ilkesinin hem mevzuat dahilinde hem de uygulamada bütüncül bir bakış açısıyla öncelikli olarak, hatta ilk sırada gözetilmesi gerekirken; bir çok alanda karar alıcılar ve uygulayıcılar tarafından eksiklikler çocuğun menfaatine yönelik değil, ne yazık ki aleyhine işleyecek şekilde yürütülmeye devam ediyor.