Akit TV’nin canlı yayın konuğu olan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

15-16 Şubat tarihlerinde düzenledikleri “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nın sonuç bildirgesinden rahatsız olanlar ile ilgili konuşan Yapıcıoğlu, “Sonuç bildirgemizde meselenin altında yatan sebep o üstenci, jakoben, dayatmacı, inkarcı, retçi, asimilasyoncu zihniyet, sorunu bu noktaya getirdi. Dolayısıyla sorunun sebebi olan bir zihniyetin ya da yol ve yöntemlerin meseleyi çözmesi mümkün değil. Biz bir zihniyeti eleştiriyoruz. O jakoben zihniyet, o tepeden inmeci, o dayatmacı, o reddedici, o asimilasyoncu, tenkili açıkça savunan, katliamları haklı göstermeye çalışan bir zihniyet. Şimdi o ideolojiyi resmî ideoloji olarak bütün bir millete dayatma hakkını kendinde görenler diyorlar ki ‘Siz bu ideolojinin dışına çıkamazsınız. Siz farklı düşünemezsiniz.’ Bir taraftan diyorlar ki ‘Herkes fikir hürriyetine sahiptir, herkes istediğini söyleyebilir.’ Hatta Sayın Bahçeli Abdullah Öcalan'a ‘Kendi tabanına, kendi silahlı adamlarına çağrı yap. Silahları bırakın. Ondan sonra gel Meclis’te DEM grubunda görüş’ dediğinde alkış çalanlar. ‘Eğer silah olmazsa siyaseten her şey söylenebilir. Bu işin zemini siyasettir. Meclis’te her şey konuşulur, kürsü dokunulmazlığı var. Bu söylenenlerden dolayı bir takibat falan da olmaz’ diyenler ya da işte ‘bakın işte cumhuriyet sizlere bunları bunları kazandırdı’ diyenler Meclis’in bir üyesinin, bir milletvekilinin Meclis’te yapmış olduğu konuşmadan dolayı cumhuriyet savcılarını göreve çağırıyorlar.” dedi.

“KEMALİZM, RESMÎ İDEOLOJİYE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENEN YA DA DİNİN YERİNE İKAME EDİLMEK İSTENEN BİR İDEOLOJİDİR”

“Onların nazarında Kemalizm İslamiyet'ten sonraki en büyük dindir ve bu küresel bir din olma yolunda da hızlı bir şekilde ilerliyor.” diye belirten Yapıcıoğlu, “Biz de buna engel oluyoruz. Yaptıkları çıkışlar da aslında Kemalizm’i bir din olarak kabul ettiklerinin çok bariz bir göstergesidir. Kemalizm bir ideolojidir. Kemalizm, resmî ideolojiye dönüştürülmek istenen ya da dinin yerine ikame edilmek istenen bir ideolojidir. Onun müntesipleri yıllarca kanunlarla, Takrir-i Sükûnlarla başka başka baskılarla ya da ceberut yöntemlerle ya da darbelerle onun karşısında söz söyleyenleri şiddetle bastırdıkları için bu bugün de işte gürültüyle bastırmak istiyorlar. Diyorlar ki ‘siz ne cüretle bunu söylüyorsunuz’ ama onlar her gün yeryüzünde Allah'ın yarattığı insanlar olarak O’nun verdiği rızıkla beslenen, O’nun yarattığı havayı soluyan insanlar her gün Allah'ın dini aleyhine fütursuzca beyanlarda bulunmayı normal karşılıyorlar. Hatta dışarıda birileri dine çok galiz hakaretler ettiğinde bile birisi tepki koyduğunda ‘Fikir hürriyeti var. Siz nasıl insanlarsınız! Medeni insanlar olun. Fikre tahammül edin’ diyen insanlar onların tırnak içinde ‘kendi batıl ve uyduruk dinlerine’ birisi bir şey söylediğinde zıvanadan çıkıyorlar.” ifadelerini kullandı.

“BAZILARI RESMÎ İDEOLOJİYE BİAT ETMEYEN KİŞİLERİ TEHLİKELİ GÖRÜYOR”

Birileri kendini devletin sahibi olarak gördüğünü ifade eden Yapıcıoğlu, “Diğer bütün vatandaşları kendileriyle aynı seviyede görmüyorlar. Bu seçkinci, elit tabaka kendi söylediklerinden farklı bir sese tahammül etmiyorlar. Bu bir grup. Yani bu grup zaten bizim söylediklerimize karşı çıkar. Bunu da hiç tuhaf karşılamıyor, normal görüyoruz. Onlardan başka bir şey beklenmez. Çünkü bizi kendileriyle eşit görmeyen insanlardan başka bir şey beklemiyoruz. Bazıları da resmî ideolojiye biat etmeyen kişileri tehlikeli görüyor. Bunlar da cesur çıkışlar yapılmasını istemiyorlar. Yargı ve basının tehditleriyle ya da bazı makamlardaki kişilerin parmak sallamasıyla geri adım attıramadığı cesurların sayısı artarsa yarın bir gün daha fazla cesur sesin yükselmesinden rahatsızlık duyanlar var. Bunun için şiddetle üzerimize gelenler var.” şeklinde konuştu.

“BİR DE MİLLİYETÇİ DUYGULARI İSTİSMAR EDEREK SİYASİ İKBAL HESABI YAPANLAR VAR”

Yapıcıoğlu, sözlerine şu ifadelerle devam etti:

“Bir de milliyetçi duyguları istismar ederek siyasi ikbal hesabı yapanlar var. Bunlar da Türk-Kürt kardeşliğini sağlam bir zemine oturmasından korkuyorlar. ‘Eyvah, şimdi hakiki bir kardeşlik tesis edilirse bunlar gerçekten birbirleriyle kenetlenirlerse biz neyi söyleyerek kendi siyasetimizi yürüteceğiz?’ diye kara kara düşünüyorlar.

Bir de İslam'ı önce idareden, sonra ticaretten-çarşıdan-pazardan, sonra sosyal hayattan, sonra aile hayatından çıkarmak istiyorlar. İslam’ı sadece mabetlere ve insanların gönüllerine hapsetmek isteyenler ‘İslam görünür olmaktan çıkarsa zaman içerisinde yok olup gider, zaten tehlikeli bir zehirdir, yok da olmalıdır’ diyen insanlar; İslam'ın yeniden görünür olmasından, Meclis’teki birilerinin Besmele ile söze başlamasından ya da memleketin sorunlarının çözümünün İslam’da ve kardeşliğimizin temeli İslam'da olduğunu demesinden çok ciddi rahatsız oluyorlar. ‘Kur'an kurslarını ve medreseleri kapatmış, camileri ahıra çevirmiş; Arapça tedrisatı ya da işte Arapça ibareler geçiyor diye dini kitapları yasaklamış, memlekette neredeyse cenaze yıkayacak adam kalmayacak bir noktaya yaklaşmışken ne oldu bunlar bir daha bir dirildi, küllerinden yeniden doğdular? İktidara bile geldiler Müslümanlar.’ Bundan ciddi rahatsız oluyorlar. Şimdi bir de iktidara gelen Müslümanlardan bir adım daha öteye çıkıp biraz daha o İslamî söylemleri öne çıkaranlardan daha fazla rahatsız oluyorlar.”

“MÜSLÜMAN TÜRKLERLE MÜSLÜMAN KÜRTLERİN BİRLİKTELİĞİNDEN ÇOK CİDDİ ŞEKİLDE RAHATSIZ OLANLAR VAR.”

“Bir de bu Müslüman Türklerle Müslüman Kürtlerin birlikteliğinden çok ciddi şekilde rahatsız olanlar var.” diye vurgulayan Yapıcıoğlu, “Bazı siyasetçiler Kürtlere dediler ki ‘bakın siz öyle bir coğrafyada yaşıyorsunuz ki sizin etrafınızda Türkler, Araplar, Farslar var. Her üç kavimde Müslüman, siz de Müslümansınız. Sizin dininiz sizi aldattı. Bunlar dini kullanarak sizi sömürüyor. Siz İslam'dan uzaklaşmadan siz bu sömürüden kurtulamazsınız, kendi haklarınıza kavuşamazsınız’ dediler. Öte taraftan Türkiye'de yaşayan Kürtlere de şunu dediler; ‘Tarihte hiçbir kişi şimdiki hükümet kadar size haksızlık yapmamıştır, zulüm yapmamıştır. Kürtleri katlediyor, katliam yapıyor’ ama en büyük katliamları yapan CHP olmasına rağmen Kürtleri götürüp CHP'nin kanadının altına sokmak için çok yoğun bir çaba sarf ettiler ve geçtiğimiz seçimlerde de önemli oranda Kürt seçmenin CHP'ye oy vermesine temin ettiler. Buna rağmen Cumhurbaşkanı seçiminde seçimi kazanamadılar. Niye kazanamadılar? İşte ‘bazı dindar Kürtler, İslamî hassasiyeti yüksek Kürtler bu tarafta yer almadı. O zaman biz onlara vuralım. Bir taraftan da milliyetçi duyguları kabarık olan insanları da biraz kışkırtalım. Böylece araya bir fitne, bir nifak tohumu sokarsak bunlar birbirlerine girerlerse birbirlerinden koparlar. Biz o zaman belki iktidara gelebiliriz.’ diye hayal görenler, hesap yapanlar var.” dedi.

Kaynak: BÜLTEN