Cumhuriyet Halk Partisi’nin son zamanlarda “siyaseti yumuşatma” adımları adı altında yaptıkları ilkesiz duruş ve ideolojilerine aykırılıklar ile Siyaset ve Politika yapmaksızın yükselişini, bu yükselişin kendi başarıları sanıp alışıla gelmemiş bir özgüven ile söylemleri üzerine bir yazı yazacağım.
CHP’nin son zamanlarda “Siyaseti Yumuşatma” Adı altında bir takım parti ziyaretleri gerçekleştirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’ni Kuran bir partinin, Değerler ve yozlaşmışlık oranın bu kadar düşük olması. Ekonominin ve Dünya Siyasi prestijinde bu kadar dibe çekilmiş bir Ülkenin Mimarları ile tokalaşmak ve AKP parti logolarının gölgesinde “Cumhurbaşkanı” Sıfatını kullanarak görüşmeyi “Devlet ayrı, Hükümet ayrı” Beyaz Türk siyasetine çekmesinin kabul edilebilecek bir yanı yoktur.
Hele hele ırkçı söylemleri ile bilinen MHP Genel Başkanının üç hilalin uluyan kurdu olmak ise bambaşka bir seviye…
Çoğumuzun bildiği gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün Altı ilkesinin Ambleminin CHP’nin parti simgesi olarak kullandığını biliyoruz.
Bu ilkeleri tanımlayalım
- Cumhuriyetçilik.
- Milliyetçilik.
- Halkçılık.
- Laiklik.
- Devletçilik.
- İnkılapçılık
Bu ilkeleri Mustafa Kemal benimsemiş ve kendinden sonra da gelecek yöneticilerin benimsemeleri için bu konular ile detaylı bilgileri kitaplarında ve konuşmalarında görüş fikirlerini sürekli olarak kendinden sonraki fikirlere beyinlere aktarması için çabaladı. Fakat kendi partisinin temsilcilerinde bile yaptıkları hareketten yola çıkarak bu ilkeleri edinmeyi bırakın değiştirip yeni ilkeler edinmişler. Altı oku, on iki ok’a çıkarmışlar. Oy ve Hırs uğruna kendi duruş ve fikirlerinden sürekli geri adım atan bu parti, İşçi, Köylü ve Emekçilerin değil Sermayenin, Eşit Halklar temsilciliğini değil Tek bir halkın temsilciliğini ve yönetimini, Yarınlarımıza yeni fikirler ile geliştirmeyi değil. Oy hesabının karanlığında kaybolmuş durumda.