FUTBOL gün geçtikçe daha da hızlı oynanan ve içindeki güzellikleri gösteren bir spor. Günümüzde de moda olan bir akım ortaya çıkmış durumda. Oda topu rakibe verip, rakibe göre aksiyon alıp, oyun alanını kapatarak ve pas yollarını engelleyerek yapılan şok preslerle topu kazanıp hücum etmek. Bu oyun kendinizden görece güçlü takımlarla oynarken kabul edilebilir gibi gözüküyor. Ancak sizden kadro olarak zayıf takımlara karşı bu oyunu oynamanın bir anlamı yok. O durumda da sizin topla maharetinizi göstermeniz gerekiyor. Bu oyunu oynamak çok ciddi fiziksel güç ve efor gerektiriyor. En önemlisi ise yüksek konsantrasyon. Her an tetikte olmak ve doğru zamanda doğru koşuları yapmak çok önemli.
Dediğim gibi bu “topu rakibe ver ve bekle” oyunu görece daha güçlü takımlara karşı kabul edilebilir bir plan. Bu planda takımca defans ve takımca hücum çok önemli. Kapılan toplarda çok kısa sürede rakip kaleye inmek gerekiyor. Aksi takdirde kapılan toplarla sete dönülmesi halinde bu planın pek bir anlamı kalmıyor. Herkes defans ve herkes hücum özelliği taşımalı. Futbolun planlı, programlı ve çok sayıda ögeyi bir arada barındırdığını göz önüne alırsak takımların da birden fazla planının olması gerekiyor. Yani sahada değişkenlik göstermek gerekiyor. Artık tek mevkide oynayabilen oyuncu sayısı Avrupa futboluna baktığımızda çok az. Kanat oyuncusunun aynı zamanda forvet özellikleri taşıması isteniyor. On numara pozisyonunda oynayan oyuncuların kanat özelliği göstermesi veya orta sahada oynayan futbolcunun hem 8 numara hem 6 numara pozisyonlarında oynayabilmesi gerekiyor.
Bütün planlar, programla taktikler belirlense bile oyunun hızlılığı ve temposuna ayak uydurmak gerekiyor. Orta sahayı artık çoğu takım pas geçiyor. Hızlı geçişlerle rakibin dengesini bozmak veya ceza sahasına yapılan geç koşular. Şu an futbolun geldiği nokta tam olarak bu. Bunu Manchester City’nin futbolunda görüyoruz. Guardiola oyuncularından tam olarak ceza sahası içine geç koşu yapmalarını istiyor. Bunu söylerken kulağa garip geldiğinin farkındayım. Ancak rakibin erken koşu yapan futbolcuyu takip etmesiyle, ceza sahasına geç koşuyu atan adam boşta kalıyor ve rahatça pozisyonu golle sonuçlandırabiliyor.
Futbol artık böyle hesapların yapıldığı bir oyun. Eskiden alt yapılarda kontrol pas öğretilirdi. Artık tekte ayaktan çıkar diye bir terim var. Hücum oyuncusunu ne kadar erken görürsen defansın yerleşmesi o kadar uzun sürer. Bu direkt pas oyununda kalecilerin topu oyuna sokmaları bile oyunun bir parçası. Futbol bu noktaya gelirken bizim yerimizde saymamamız gerekiyor. Sistemlere veya kendimizi bir kalıba sokmamamız lazım. Aksine sürekli değişkenlik gösteren, oyun içinde zaman zaman topu rakibine bırakan ancak top kendisinde olduğunda da güçlü bir oyun ortaya koyan takımlarımızın sayısını arttırmanın yollarını aramalıyız.