Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Emre Bozkırlı, tüm vücut fonksiyonları için hayati önem taşıyan tiroid hormonlarını salgılayan, kelebek şeklinde olup boyun bölgesinde bulunan tiroid bezleri hakkında önemli bilgiler verdi.
Normalde tiroid bezinin iç dokusunun homojen olduğunu belirten Prof. Dr. Bozkırlı, etrafındaki tiroid dokusundan farklı yapıda ve radyolojik olarak etrafından ayırt edilebilen kitlelere “nodül” adı verildiğini söyledi. Bu kitlelerin toplumda görülme sıklığının elle muayenede yüzde 3 ila 7 olarak tespit edilse de, başta ultrasonografi olmak üzere radyolojik yöntemler kullanıldığında bu oranın yüzde 35-45’e çıktığına dikkat çekti. Tiroid nodülü olan kişilerin genellikle boyunda şişlik şikayetiyle doktora başvurduğunu ancak başka hastalıklar için yapılan ultrasonografi, tomografi ve magnetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik incelemeler sırasında tesadüfen tespit edildiğini dile getirdi.

“NODÜL VARSA KAN TESTİ VE ULTRASONOGRAFİ YAPILIR”

Tiroid nodülü tespit edilen hastalarda tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesi için kan testi yapıldığını belirten Bozkırlı, bu testin sonuçlarına göre hastanın ilaç tedavisine ihtiyacının olup olmadığının belirlenip bir sonraki aşamada yapılacak görüntülemelerin planlandığını ifade etti.
Görüntüleme yöntemleri içinde en sık kullanılan yöntemin ultrasonografi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bozkırlı deneyimli bir hekim tarafından değerlendirildiğinde, nodülün iyi veya kötü huylu olup olmadığıyla ilgili ciddi bilgiler edinildiğini söyledi. Ultrasonografide nodülün yerleşimi, şekli, boyutları, sınırları, içeriği, bası tanıları ve kanlanma özellikleri gibi birçok konuda fikir sahibi olunabileceğini sözlerine ekledi.

“BİYOPSİNİN HİÇBİR YAN ETKİSİ YOKTUR”

Bir sonraki tetkik aşamasının biyopsi olduğundan bahseden Prof. Dr. Bozkırlı “Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi genellikle ultrason eşliğinde tiroid nodüllerinin içerisine iğneyle girilerek birkaç damla örnek alınmasından ibaret bir işlem olup, uygun ellerde yapıldığında hiçbir yan etki beklenmeyen çok faydalı bir tanı yöntemidir. Sonuçlara göre hastanın ameliyat olmasına gerek olup-olmadığına karar verilir” dedi.
Tiroid nodüllerinin ilaç tedavisi bulunmadığını ancak hormon salgılayan tiroid nodüllerinde radyoaktif iyot tedavisi uygulanabileceğini belirten Prof. Dr. Bozkırlı biyopsi sonuçlarına göre kötü huylu olma ihtimali yüksek durumlarda operasyonun gündeme geldiğini anlattı. Bozkırlı, biyopsi sonuçları iyi huylu tespit edilen hastaların 6 ay- 1 yıl gibi aralıklarla ultrasonografi takiplerine devam edildiğini ve radyofrekans ablasyon yönteminin de son yıllarda giderek daha fazla tercih edildiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: İHA