Koronavirüs salgını ortaya çıktığında neredeyse tüm dünya ülkeleri ilk etapta bocaladı, şaşırdı ve daha sonra bilimin ışığında salgına göre pozisyon almaya başladı. Bugün görüyoruz-ki salgından önce dünyayı yöneten güçler, güçlerinin etkisiyle aldıkları önlem ve pozisyonlarla yeni dünya düzenini oluşturup, önümüzdeki yıllarda da dünyanın hakimi olmayı sürdürecekler.
Bunun yanında geri kalmış ülkelerin geleceğe dair hiçbir şansı yokken, gelişmekte olan ülkeler -ki- bizde bu ülkeler kategorisinde bulunuyoruz, içeride birbirimizi gırtlaklamanın yanı sıra geçmişten gelen ve artık kokuşarak ortalığa saçılan irinle uğraşıyor, iç savaş dahil geleceğe yönelik tüyler ürpertici konuşmalara şahit oluyoruz.
Gazeteci ve bir vatandaş olarak uzun yıllardan beri şahit olduğum iktidar ve rant kavgası hiç bu kadar ayyuka çıkmamış, hiç bu kadar orta yerde yapılmamıştı. Adeta herkes ‘pastadan daha fazla pay alayım ve gerekirse kaçarım’ derdinde...
Bilenler bilir, daha önce Diyarbakır, Mardin ve Van gibi illerde kayyum yönetimindeki belediyelerde rant kavgaları, adrese teslim ihaleler, çifte maaşlar, partizanca işe alımlar, yandaş atamaları onlarca iddia ortaya atıldı ve birçoğu Sayıştay raporlarında dahi yer buldu.
Şimdi buna benzer iddialar yok mu, var elbette. Ama bunlar sadece kayyum yönetimlerinde yok. Paranın olduğu her yerde var ve artık neredeyse hırsızlık, yolsuzluk yapmayan ayıplanır oldu.
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa'nın Akçakale ilçe belediyesinde yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı. Aslında bu iddialar uzun süredir vardı. Akçakale Belediyesindeki yolsuzluk iddiaları eski ve yeni başkanın karşılıklı suçlamaları ile başladı, AK Parti Genel Merkezi’ne ihbar mektubu gönderildi, konu meclise dahi taşındı.
Ağırlıkla Arap kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı Akçakale, çok önemli ve stratejik bir konumda yer alıyor. Hele hele Suriye'deki savaştan sonra bu önemi daha da attı. Milliyetçi oyların hakim olduğu her zaman milliyetçi ve sağ partilerin belediye başkanlığını kazandığı Akçakale’nin şimdiki Belediye Başkanı Mehmet Yalçınkaya, 1999-2002 döneminde Doğru Yol Partisinden Milletvekilliği yaptı. Bugün ise AK Parti Belediye Başkanı.
Başkan Yalçınkaya’nın başı yolsuzluk iddialarıyla daha çok ağrıyacağa benziyor. Çünkü birçok akrabasının kısa sürede belediye imkanlarıyla zenginleştiği ve lüks hayat yaşadığı kamuoyuna yansıyor. ‘Yaptım’ dediği birçok işin aslında başka kurumlar tarafından yapıldığı, akaryakıttan-yol yapımına kadar birçok ihaleyi adrese teslim gerçekleştirdiği öne sürülüyor.
Öğrendiğim kadarıyla belediyedeki yolsuzluk iddiaları o kadar çok göze batar oldu ki, Şanlıurfa Valiliği’nin inceleme başlattığı ve son iki yılda yapılan tüm ihale dosyalarını istediği belirtiliyor. Sonucu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bir ilginç olayda Diyarbakır’da yaşandı. Salgın hastanesi olan Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Muhammed Asena görevden alındı ve ardından 4 başhekim yardımcısı da istifa etti. İlk başta normal bir görevden alma gibi görünen bu olayın aslında böyle olmadığını biz de biliyorduk ama Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı daha önemli iddialar ortaya attı.
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, Başhekim Asena’nın, AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Süleyman Serdar Budak'ın istifa etmesinin ardından göreve gelen Şerif Aydın’ın talebi üzerine alındığını öne sürdü.
Bozan, başhekimin göreve geldiği günden beri çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile tanınmasına, hastaneye büyük maddi kazanımlar sağlamasına rağmen neden bir gecede apar topar görevden alındığının açıklanmasını istedi. Bozan ayrıca, başhekimin birilerinin ihale ve yolsuzluk taleplerini reddettiği için görevden alınıp alınmadığını da sordu.
Anlaşılan bu görevden alma olayının arkasında da rant kavgası iddiaları bulunuyor ve görünen o ki önümüzdeki günlerde ortaya saçılan kirli çamaşırların ne ülkemize, dolayısıyla bize güzel bir gelecek hazırlamayacağı gerçeğidir. Çünkü yukarı ne ise aşağıda odur. Derler ya balık baştan kokar diye, işte bizimkisi o misal…
Sevgiyle kalın.