2022 kötü bir yıl oldu, çok acılar yaşandı, çok sıkıntılar çekildi. Belki yeni yıl, yeni umutlar, yeni güzellikler getirir diye dileklerde bulunduk, ümitle beklemeye başladık, ama olmadı. 2023 neredeyse 2022’de yaşadığımız sıkıntıların-acıların toplamını bir seferde yaşattı bizlere…
6 Şubat 2023 Pazartesi günü Kahramanmaraş merkezli 10 kenti etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler tarihin en acı günlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Resmi can kaybı 40 bini, yaralı sayısı 100 bini çoktan aştı. Ancak 13 milyon 500 bin nüfusun etkilendiği bir alanda ve ilk deprem saatinin 04:17 olması can kaybı ve yaralı sayısının bunun katbekat fazlası olduğu tartışmalarını şimdilik alçak, önümüzdeki günlerde yüksek sesle yapılacağı sinyalini veriyor.
Depremin üzerinden iki hafta geçti. Hasarın büyüklüğü, yarattığı tahribat her geçen gün daha fazla belirginleşiyor. Buna rağmen halen ulaşılamayan yerlerin olduğu, halen enkaz altında canlıların bulunduğu belirtiliyor. Her enkazdan ayrı bir dram, her enkazdan ayrı bir hikaye ortaya çıkıyor. İnsanların yıllarca çalışıp didinerek elde ettiği birikimleri, gelecekleri moloz yığınlarının altında kaldı. Bunu gündeme getirmesi gerekenler, siyasi olarak bir kenara itilenler, yol arkadaşları tarafından trenden indirilenler, ‘seçimin ertelenmesi gerektiğini’ gündeme getiriyor, siyasi istikballerini düşünerek indikleri trene binmek istiyor.
Bu büyük felaket bize birçok şeyi öğretti. Bunlardan birincisi ve en önemlisi dayanışma. Halk ilk dakikadan itibaren yöneticileri beklemedi koordineli bir şekilde arama-kurtarma çalışmalarına katıldı, elindeki ekmeği-suyu bölüştü, soğuktan korunmak için aynı battaniyenin-yorganın altına girdi. Sivil toplum örgütleri kurdukları platformlarla hızlı bir şekilde alana indi.
Diyarbakır’da depremin ilk anından itibaren 84 sivil toplum örgütü birleşerek hızlı bir şekilde Kent Koruma ve Dayanışma Platformunu kurdu, oluşturulan kriz masası ile barınmadan-gıdaya, arama-kurtarmadan, iş makine ve ekipmanlarının bölgeye sevk edilmesine kadar birçok konuda koordineli çalışarak örnek oluşturdu.
İkinci olarak bu boyuttaki yıkım doğal olarak ev sorunu yarattı. Bu da vicdandan yoksun fırsatçıların kirli ve çirkin yüzlerini ortaya çıkardı. Bir anda ev kiraları iki-üç katına çıkarken, bazı nakliyeciler de fiyatlarını aynı oranda katladı. Bu olay karşısında da dayanışma kendini bir kez daha gösterdi. Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Valilik ile birlikte hareket ederek fahiş fiyatlara tepki göstermekle kalmadı, nakliyeciler için fiyat tarifesi çıkardı, emlakçılar da fahiş fiyat uygulayan mülk sahiplerinin aracısı olmayacaklarını ilan etti.
Bir üçüncü önemli konu da depremde kayıp çocuklar tartışması oldu. Refakatsiz birçok çocuğun ortadan kaybolduğu iddia ediliyor. Bunların bazılarının organ mafyası tarafından kaçırıldığı, bazılarının farklı ülkelerdeki çocuksuz ailelere para karşılığı evlatlık olarak satıldığı, bazılarının ise cemaatler tarafından alıkonulduğu ileri sürüldü.
Süratle bu konuya el atılmalı. Ailelerin sosyal medyaya verdiği ilanlara baktığımız da kayıp çocuk olayı bir gerçek. Ancak bunun sayısı konusunda bir karmaşa söz konusu. Yetkililer, hiç zaman kaybetmeden depremin etkilendiği her kentte özel ekipler kurmalı, kayıp çocuk sayısı belirlenmeli, gerçekler ortaya çıkarılmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir.
Dördüncü konu deprem göçü… 13 milyon 500 bin kişiyi etkileyen deprem büyük bir göç dalgası yarattı. Resmi rakamlara göre 2 milyon 200 binin üzerinde bir göç yaşandı. Gayri resmi rakamların bunun daha fazla olduğunu söylüyor. Yaşanan ve bundan sonra yaşanması muhtemel göçün ne kadarı kalıcı, ne kadarı tersine göç olacağı şimdilik belli değil. Ancak Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’dan göçlerin büyük bölümü kalıcı olacağı yönünde… Uzmanlar, bunun o kentlerin demografik yapısını etkileyebileceğini söylüyor.
Beşinci sıkıntı ise, depremzedelerin göç yolundaki tesislerin fahiş fiyatta uyguladığı yönündeki şikayetleridir. Otobüs firmalarının ihtiyaç molası için durduğu tesislerin yemek, çay ve diğer ürünlerin fiyatları ikiye katlanmış durumda. Bu konuda otobüs firmalarına büyük görevler düşüyor. Anlaşmalı oldukları tesis yöneticilerini uyarmalı, fahiş fiyat uygulamasından vaz geçmelerini sağlamalıdır.
Büyük acılar yaşadığımız, gözyaşlarımızın sel olup aktığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte dayanışmanın en güzelini yaşadık, yaşıyoruz. Ama birde deprem fırsatçılarını gördük, görüyoruz. İşte bu deprem fırsatçılarını deşifre edelim ki, deprem sonrası bize bakacakları yüzleri kalmasın.
Sevgiyle kalın.