1969 yılında ülkücülerin Başbuğ dediği Alparslan Türkeş önderliğinde kurulan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yüzde 2 dolayındaki oy oranını, liderliği devralan Devlet Bahçeli döneminde yüzde 18’lere kadar yükseltti. Kurulduğu günden beri Türk siyasetinde her dönem birçok tartışmanın odağında olan Cumhur İttifakı’nın ortaklarından MHP, bugünlerde yeniden tartışmaların odağında yer alıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, geçmişte bugünkü ortağı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik siyasi rekabeti dahi aşacak şekilde etmediği laf, yapmadığı eylem bırakmamıştı.
Mesela, Bahçeli o dönem grup toplantısında ‘Her şey iyi güzel de, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinden bu tarafa yaşananlar Erdoğan nasıl izah edecek, nasıl açıklayacak? Önümüzde 17 Aralık’tan 25 Aralık tarihine kadar geçen dokuz günlük süreyi Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Haftası ilan edip, Türkiye'nin dokuz ayrı bölgesinde hırsızlığı, soygunu ve rüşveti cesaretle anlatacağız’ demiş ve odasındaki saati 17:25’te durdurmuştu.
Merhum 9. Cumhurbaşkanı ve Başbakanlardan Süleyman Demirel, ‘Dün dündür bugün bugündür’ sözünü sanki Cumhur İttifakı ortaklar için söylemiş. Ortak olmadan önce söylenenler, yapılanlar hatırlanmak istenmiyor, hatırlatanlara da büyük tepki gösteriliyor. Ancak özellikle büyük ortağın, küçük ortağın yaptıklarından, söylediklerinden sıkıldığını erken seçim tartışmalarının olduğu bir dönemde görmek zor olmasa gerek. Çünkü küçük ortak, artık büyük ortağa kan kaybettiriyor.
-Küçük ortak dava arkadaşlarını kurtarmak adına af af diye tutturdu, büyük ortak baskılara boyun eğerek, ‘Bahçeli Affı’na onay verdi. Söyledikleri nedeniyle içeride bulunan siyasetçiler, aydınlar es geçildi, dışarıya çıkarılanlar suç işlemeyi sürdürdü.
-Oyları sürekli eriyen küçük ortak, söyledikleri ile bir zamanlar büyük ortağa destek veren liberallerin yanı sıra, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde büyük ortağa destek veren Kürtlerin başka partilere kaymasına neden oldu.
-Küçük ortağın büyük ortak üzerindeki etkisi, büyük ortak içinde rahatsızlıklara neden oldu, sözü dinlenmeyenler yollarını ayırarak yeni partiler kurdu, ya da istifaya zorlandı.
-Büyük ortağın hukukta ve ekonomide sıkıntıları aşmak için yeniden birçok alanda reform yapma isteği, küçük ortağın manevraları sonucu açığa düşürülerek etkisiz hale getirildi.
-Bir dönem partileri de kapanma eşiğine gelen büyük ortağın içinden parti kapatılmasına karşı olunan her söylemin ardından, küçük ortak kapatma dilekçe bile hazırlayarak ‘Hadi parti kapatalım’ diyerek ortaya çıktı.
-Büyük ortak alttan alttan yeni ortak arayışına girerken, bunun duyan küçük ortak, ‘Desteğimi çeker, erken seçim çağrısı yaparım’ mealine gelecek tavır-davranışların içine girdi.
-Büyük ortak açıktan destek arayışına girdiğinde ise, küçük ortak içinden kopan ve anketlere göre önüne geçen partiye gel bize katıl yerine, gel bize ilhak ol anlamına gelen küçültücü ifadelerle rencide ederek, ortağından uzak tutmaya çalıştı.
-En azından büyük ortağın içinden hatırı sayılır bir kesim son yerel seçimde, küçük ortağının politikaları nedeniyle başta büyükşehirler olmak üzere birçok belediyenin kaybedildiğine inanılıyor.
-Kamuoyuna küçük bir bölümü yansıyan seçim ve siyasi partiler yasasında yapılacak olası bir değişiklikte, küçük ortağın daha etkili olduğu kulislere sızıyor.
-Son olarak bir dönem büyük ortağın içinde siyaset yapmış ve halen bir partinin genel başkan yardımcısı olan bir siyasetçi ve 2 gazeteci, güpegündüz saldırıya uğradı. Küçük ortak, ‘Sevmeyiz, ama bizim bilgimiz ve alakamız yok’ dese de, büyük ortağın suspus olması küçük ortağın büyük ortak üzerindeki etkisini bir kez daha gösteriyor.
Ortaklar arasındaki rahatsızlığı anlatacak o kadar çok şey var ki, herkes kendine göre bir liste yapabilir. Güncel olması adına benim ilk aklıma gelenler bunlar. Ortaklar arasındaki bu satranç oyunu ne zamana kadar devam eder bilinmez ama bu zoraki ortaklık kolay kolay biteceğe benzemiyor.
Sevgiyle kalın.