Londra merkezli uluslararası insani yardım örgütü Oxfam'ın yayınladığı eşitsizlik raporuna göre Koronavirüs pandemisi dünya çapındaki ekonomik eşitsizliği büyüttü.

Raporda, "Gezegen üzerindeki en zengin 1000 kişi Covid-19 nedeniyle yaşadıkları kayıpları sadece 9 ay içerisinde telafi edebilirken, dünyanın en yoksullarının ekonomik olarak toparlanması on yıldan fazla sürebilir" denildi. Ekonomik eşitsizliğin tüm ülkelerde eş zamanlı olarak şiddetlendiği belirtilen raporda bunun yüz yıl sonra ilk kez gerçekleştiğine dikkat çekildi.

Bu durum Türkiye gibi ülkelerde daha acı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Türkiye'de aylardır çok sayıda kıraathane, kafe kapalı. Onların yaşadığı ekonomik krizin yanı sıra oralarda çalışan emekçiler de büyük bir açlık ve yoksulluk içinde. Batı’dan Doğu’ya doğru geldikçe bu eşitsizlik ve adaletsizlik daha da büyüyor. Diyarbakır bu eşitsizliği en can alıcı yaşayan kentlerden biri…

Diyarbakır'da esnaf büyük bir kriz ile karşı karşıya. Hükümetin açıkladığı reform paketleri hiçbir yaraya merhem olmuyor. İşsizlik ise almış başını gidiyor. Bu kadar büyük krizler yaşanırken Esnaf ve Sanatkarlar Odası ile Ticaret ve Sanayi Odaları hiçbir şey yapmıyor.

Medyada muş-mış gibi yaptıkları sadece göz boyamaktan ibarettir. Binlerce esnafın bu zor durumlar için bağlı oldukları odalara ödedikleri bir aylık mevcuttur. Bu aylıklar nerelere gitt,i bunun cevabını kimse veremiyor. Kentteki STK'lara baktığımda her gün yeni bir organizasyon haberi ile karşımıza çıkıyorlar. Her gün Kalkınma Ajansları ile yaptıkları anlaşmalarla yerel gazetelerin ilk sayfalarını işgal ediyorlar. Peki bu anlaşmaların kime ne faydası var. Küçük esnaf bu anlaşmalardan ve organizasyonlardan ne elde edebiliyor.

Hiçbirinin umurunda bile değil. Yerel medyanın da umurunda değil. Yerel medyada birçok kuruluşun kuyruğu bazı STK temsilcilerinin ellerinde duruyor. O STK temsilcileri kuyruğu hangi tarafa sallarsa onlar da o tarafa doğru yönünü çeviriyor. Artık basının da hakikatin peşinde koşması gerekiyor.

STK'lar ve temsilcileri gelip geçicidir. Bir sonraki seçimde birçoğunun ilk koltuk buldukları partilere gideceğini kimse unutmamalıdır. Ama Diyarbakır'daki esnaf ve basın hep burada duracaktır. Bağımsız bir yayıncılık ile sorunların ortaya dökülmesi gerekiyor. Umarım bu cesarete sahip medya organları ortaya çıkar ve yaşanan sorunları tüm çıplaklığı ile kamuoyuna anlatır.