Koronavirüs ile tanışalı yaklaşık iki yıl oldu. İlk aylarda çok fazla umursamadık. Virüs, ülke-ülke, şehir-şehir, ilçe-ilçe, köy-köy, mahalle-mahalle sonunda ev-ev dolaşmaya başlayınca ve aramızdan sevdiklerimizi aldıkça, durumun ciddiyetini kavradık.
Kuşkusuz iki yıllık dönemde etkilenmeyen, yara almayan neredeyse hiçbir sektör kalmadı. Ancak öyle bir sektör var-ki en büyük etki onun üzerinde görüldü. Sözünü ettiğim sektör elbette eğitim.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre, 28 Haziran 2021 itibarı ile 210 ülkenin 119’unda okullar tamamen açık, 56’sında kısmen açık, 16’sında ara tatil, 19’unda ise kapalı. Yani 210 ülkenin yüzde 57’sinde okullar tamamen açık, yüzde 26’sında kısmen açık, yüzde 8’inde ara tatil, yüzde 9’unda ise kapalı. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer aldı.
Ülkemizin eğitim alanındaki tüm uzmanları, geçtiğimiz sene hiç okula gidilmemesi nedeniyle neredeyse bir neslin yok olabileceği konusunda hemfikirler. Özellikle ilköğretimin ilk yılı için, durumun daha da vahim olduğu konusunda da birleşiyorlar. Çocukların okuma-yazma ve anlama becerilerinin bu dönemde belirginleştiğini, ne yazık-ki halen okumayı-yazmayı çözemeyen, hatta hiç bilmeyen sayısız çocuk olduğunu ifade ediyorlar.
Dolayısıyla okulların açık kalması en önemli önceliğimiz olmalı. Olmalıda bizdeki gibi mi olmalı?
İlk iki haftanın gösterdiği, geçen seneden ders çıkarmadığımız. Virüsün her yeni varyantı, çocukları daha fazla etkilemeye başladı. Nitekim okulların açıldığı günlerde Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Semih Canpolat’ın açıklamaları basına yansıdı. Canpolat, bir ayda 466 çocuğun Koronavirüs testinin pozitif çıktığını, 72’si klinik, 81’i yoğun bakım olmak üzere 153 çocuğun tedavisinin sürdüğünü ve günde ortalama 50 çocuktan test aldıklarını söyledi.
Öğrenci Veli Derneği de, yüz yüze eğitimde geride kalan iki haftaya ilişkin rapor açıkladı. İki haftada 611 sınıfın karantinaya alındığını açıklayan Öğrenci Veli Derneği, sınıfların acilen seyreltilmesini ve ek dersliklerin açılmasını isteyerek, sorun ve önerilerini sıraladı.
-Okulların büyük çoğunluğunda yeterli temizlik, güvenlik görevlisi hâlâ yok.
-Millî Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 170 bin öğretmen açığı olmasına karşın 15 bin öğretmenin atanacağı belirtiliyor.
-Ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu ve yeterli sayıda öğretmen ataması acilen yapılmalı.
-30-40- 50-60 kişilik sınıflarda fiziki mesafe mümkün değil. Bu koşullarda okullarda salgın yayılımı daha da artacak.
-Salgınla birlikte özel okullar ile kamu okulları arasında yaşanılan eşitsizlik hem eğitim hakkı, hem de sağlık hakkı açısından daha da derinleşmiştir.
- Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere okulların açık kaldığı süre boyunca toplu ulaşımın öğrenciler ve öğretmenler için ücretsiz sağlanmalı.
-Aşı, hijyen, havalandırma, fiziki mesafe tüm önlemler, bütünlüklü olarak hayata geçirilmelidir.
Buna geçen yıl imkansızlıklar nedeniyle uzaktan eğitime ulaşamayan milyonlarca öğrenciyi de eklemeliyiz.
Öğrenciler, veliler, eğitimle ilgili sivil toplum örgütleri sorunları gayet iyi tespit etmiş ve çözüm önerilerini de sunmuşlar. Ancak gördüklerimiz, duyduklarımız, haberlere yansıyanlar yetkililerin geçen yıldan ders çıkarmayı bir tarafa bırakın, her şeyi oluruna bıraktığını görüyoruz.
Önümüz kış, daha kötü günler görmemek ve okulları sürekli açık tutmak için, sorunları çok hızlı bir şekilde çözmeliyiz, en azından hayati önem taşıyanları.
Çünkü eğitim, olmazsa olmazımızdır. Bugünümüz, yarınımızdır. Düzenimiz ve her şeyimizdir.
Sevgiyle kalın.