Temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliğinde olan etki ajanlığı düzenlemesinin kamuoyu duyarlılığı nedeniyle Anayasa’ya aykırı olduğu ve yasa teklifinden çıkarılması gerektiğine dikkat çekilince, teklifin iktidar tarafından yeniden değerlendirileceği açıklandı.
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Arkadaşlarımızın itirazlarını da kale alarak, biz de neyi, neden yapmak istediğimizi anlatarak, tekrar üzerinde bir kez daha çalışacağız ama her halükarda bu düzenlemeyi yapacağız” açıklaması yaparak son noktayı koydu.
Muhalefet ve basın meslek örgütleri düzenlemeyi muğlak ifadeler içerdiği için cadı avına dönüşebileceği endişesini taşıyorlar. Etki ajanlığı olarak nitelenen yasa tasarısı, basın özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne açık bir tehdit, söz söyleme ve yazma hakkına doğrudan saldırıdır. Yani, Demokles’in kılıcı gibi kişiyi korku ve baskı altında tutan ceza tehdididir. Türk Ceza Kanunu’nda casuslukla ilgili madde zaten yar alıyor. Can Dündar’da MİT tırları haberinden dolayı ‘Casusluk’ ve ‘silahlı terör örgütüne yardım suçlarından 27 yıl hapis cezası almıştı. Etkin Ajanlığı düzenlemesi ise yaptığın haberden, söylediğin sözden toplumu etkileyerek infial yaratmak oluyor. Neye, kime göre. Örneğin iktidar ve ortaklarının kamu yararını ihlal eden çalışmaları haberleştirince toplumda infial yaratırsa gazeteci etki ajanlığı mı yapmış oluyor? Yoksa, rahatsız eden bilgilerin ve düşüncülerin susturulması mı öngörülüyor. Dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye’de bu düzenlemenin yasalaşmasıyla liderliği kimseye kaptırmayacak gibi görülüyor. Acaba ben bu yazıyla ‘Etki ajanlığımı’ yaptım diye düşünmeden de edemiyorum.