Türkiye, doğal güzellikleri ve biyoçeşitliliğiyle zengin bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen, son yıllarda yeşil alanlarının korunması konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya.Ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan yönetim kaynaklı hatalar, doğal yaşamı ve insanların yaşam kalitesini tehdit ediyor.

Öncelikle, plansız kentleşme ve altyapı projeleri, yeşil alanların azalmasında en büyük sebeplerden biri. Şehirlerin hızla genişlemesi ve yeni konut alanlarının oluşturulması için tarım arazileri ve ormanlık alanlar tahrip ediliyor.Buda, biyoçeşitliliği azaltarak ekosistemlere zarar veriyor ve iklim değişikliği ile mücadeleyi zorlaştırıyor.

Ayrıca, kıyı bölgelerindeki yapılaşma ve turizm yatırımları da doğal alanların korunmasını tehdit ediyor. Plajların betonlaşması, deniz kıyılarının beton bloklarla çevrilmesi ve doğal yaşam alanlarının yok edilmesi, deniz ekosistemlerini ve kıyı ekosistemlerinin yok olmasına sebep oluyor. 
 Yönetimdeki şeffaflık eksikliği ve karar alma süreçlerinde kamuoyunun yeterince dahil edilmemesi de büyük bir sorun. Çevresel etki değerlendirmeleri ve planlama süreçlerinde şeffaflık sağlanmadığından, çevresel etkileri önceden tahmin etmek ve önlem almak mümkün olmuyor. Bu da doğal alanların korunmasını zorlaştırıyor ve çevresel tahribatı artırıyor.

Ayrıca, mevcut yasal düzenlemelerin yetersizliği de yönetimdeki hatalar arasında. Çevre koruma yasalarının uygulanmasında yaşanan aksaklıklar, kaçak yapılaşma ve doğa katliamlarına yol açıyor. Yapılan denetimlerin etkin olmaması ve cezai yaptırımların yetersiz kalması, çevre suçlarının artmasına ve doğal alanların tahrip edilmesine neden oluyor.

Bu sorunları çözmek için öncelikle katılımcı bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerekiyor. Kamuoyunun ve sivil toplum örgütlerinin sürece dahil edilmesi, doğal alanların korunması için büyük önem taşıyor. Ayrıca, mevcut yasal düzenlemelerin gözden geçirilerek çevre koruma standartlarının yükseltilmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Türkiye'nin yeşil alanlarını korumak ve biyoçeşitliliği sürdürülebilir şekilde yönetmek için acil ve kararlı adımlar atılması gerekiyor. Bu adımların zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi, hem doğal yaşam için hem de gelecek nesillerin refahı için kritik önem taşıyor.