Bu sene herkesin üzerinde mutabık kaldığı görüş, her alanda olduğu gibi 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılının çok zor şartlarda başlayıp, çok zor şartlarda devam edeceği ve çok zor şartlarda noktalanacağı yönünde. Tabi bu siyasiler için değil veli ve öğrenciler için geçerli. Siyasiler kendi istikballerini düşünürken, ülkenin istikbali olan çocuk ve gençleri düşünen yok.

2023-2024 Eğitim-Öğretim yılı, 11 Eylül de başlıyor. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 19 milyonun üzerinde çocuk ve genç, 1 milyon 140 bin dolayında öğretmen ders başı yapacak. Üniversitelerin açılış tarihi henüz belli değil. Bu üniversitelerin akademik takvimine göre değişiklik gösterebiliyor. 2023 yıl ilk tercih döneminde açık öğretim hariç yerleşen öğrenci sayısı şimdiden geçen yıldan 47 bin fazla gerçekleşerek 898 bin 24 oldu. Söz konusu rakam ek tercih ve dikey geçiş sınavı ile yerleşenlerle birlikte daha da artacak.

Türkiye'de resmi rakamlara göre kişi başına düşen milli gelir gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalarak, 10 bin doların altında seyrediyor. Son genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından ardı arkası kesilmeyen zamlarla vatandaş adata nefes dahi alamaz duruma geldi. Yeni eğitim-öğretim yılı ile birlikte vatandaşın nefesi tamamen kesilecek. 

Bu arada ülkemiz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü üyesi ülkeleri arasında eğitim-öğretimde sondan ilk 5 arasında yer alırken, öğrenci başına düşen harcama konusunda da aynı sırada buluyor.

2023-2024 Eğitim-Öğretim yılının başlamasına kısa bir süre kala okurlarımdan çok sayıda e-posta aldım. Bunları sizlerle paylaşacağım. Öncesinde eğitim camiasının içinde yer alan ve görüşlerine değer verdiğim birkaç arkadaşımla görüştüm. Tabi kırtasiye ve okul kıyafetleri satan dostlarımla da istişare ederek halkayı tamamladım. Bu görüşler her ne kadar Diyarbakır için geçerli olsa da ülke genelinde durumun farklı olduğunu sanmıyor, hatta bazı yerlerde daha vahim olduğunu tahmin edebiliyorum.

Eğitimci arkadaşlarımla öğretmen açığından personel eksikliğine, derslik yetersizliğinden sınıflardaki öğrenci sayısına, eğimdeki eşitsizlikten özel okul ve dershane fiyatlarına kadar birçok konuda sohbet etti.

Öncelikle kırsal alanda eğitim-öğretim de durumun iyi olmadığını söylediler. Taşımalı eğitim ve yemek ihalelerinin çoğunun yapılmadığını, derslik sorunlarının diz boyu olduğunu, ihalelerin çoğunun ise iktidara yakın şirketlere havale edildiğini dile getirdiler. Kent merkezindeki okulların çok eksiğinin bulunduğunu, bazı tadilatların her yıl olduğu gibi yine okulların açılmasına günler kala yapılmasını manidar bulduklarını ve özellikle kenar mahallelerde sınıf mevcutlarının 40’ın üzerine çıktığını üzüle-sıkıla anlattılar.

Bir dokunup bin ah işittiğim eğitimci arkadaşlarım, özel okul fiyatlarının 120 bin, dershane fiyatlarının 85 bin liraya kadar yükseldiği bir ortamda eğitimde fırsat eşitliğinden bahsetmenin söz konusu bile olamayacağını, onca öğretmen açığına ilaveten bir de öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli ve ücretli diye bölündüğünden yakındılar.

Kırtasiye ve okul kıyafeti satan arkadaşlarım ise, geçen yılla bu yıl arasında yüzde 300 dolayında bir fiyat artışı yaşandığını, okula yeni başlayacak bir öğrencinin defter, kalem, silgi, su matarası, boya, beslenme ve okul çantasının 3 bin liranın üzerine çıktığını, okul kıyafetlerinde rakamın kalitesine göre 5-6 bin liraya kadar yükseldiğini ifade ettiler.

Şimdi iki öğrenci ve bir veliden gelen e-postaları paylaşarak zincirin halkasını tamamlayalım.

‘Öğrenciler yol harçlığı ve burs bekliyor. Konuyu haber yapıp köşenize taşırsanız sevinirim. Geçen yıl Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi öğrencilere 2500 TL tek seferlik harçlık vermişti. Bu yıl ne kadar olacağı merak ile bekleniyor. Bu rakam tek seferliğine değil en azından 3 veya 4 seferliğine olursa daha iyi olur. Çünkü her şey çok pahalandı.’

‘Ben İstanbul'da üniversite kazandım. Yemeği içmeyi geçtim. Nerede kalacağım kara kara düşünüyorum. Devlet yurdu çıkmazsa yandım. Kaydımı donduracağım. Kalabalık bir aileyiz. Ailem zaten zar zor geçiniyor. Ondan sonra diyorlar gençler cemaatlerin ağına düşüyor.’

‘Ben 6 çocuklu bir ailenin reisiyim. 1 ilkokul, 2 ortaokul, 1 lise ve 1 üniversite okuyan çocuğum var. 33 bin küsur maaş alıyorum. 12500 lira kira veriyorum. Şimdi soruyorum size ben nasıl geçineyim, nasıl bu çocukların iyi eğitim almasını sağlayayım. Benim altımda maaş alan milyonlarca insan var. Onlar ne yapsın. İşimiz çok zor. Bunun çaresi bulunmalı.’

Tablo iç karartıcı. Bu rakamların içinde ulaşım ücreti bulunmuyor. Eğitim camiasında kartellerin değil ama öğrenci ve velilerin işi çok zor. Eğer gelişmiş ve iyi bir ülke olmak istiyorsak, önceliğimiz eğitim olmalı.

Sevgiyle kalın.