Zihinsel sağlık, fiziksel sağlık kadar önemli bir konu olmasına rağmen, toplumumuzda hâlâ büyük bir stigmayla karşı karşıya.

Kişinin zihinsel sağlığı bozulduğunda, bu durum sadece fiziksel bir rahatsızlık değil, aynı zamanda toplumsal bir damga haline geliyor. Zihinsel sağlık sorunları yaşayan bireyler, zaman zaman bu rahatsızlıkları gizlemek zorunda kalabiliyor, çünkü toplum, bu durumu hâlâ bir zayıflık, bir eksiklik veya bir “delilik” olarak algılayabiliyor. Bu stigma, zihinsel sağlık sorunlarını daha da karmaşık hale getiriyor ve tedavi sürecini geciktiriyor.

Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk veya şizofreni gibi zihinsel sağlık sorunları, yalnızca bireylerin duygusal ve psikolojik durumlarını değil, yaşam kalitelerini, iş ve sosyal ilişkilerini de derinden etkileyebiliyor. Ancak toplum, bu hastalıkları fiziksel hastalıklar kadar ciddiye almakta zorlanıyor. Zihinsel sağlık sorunları yaşayan bir kişi, fiziksel bir rahatsızlıkla karşılaştığında alacağı empatiyi ve destekleyici tutumu genellikle bulamıyor. Bunun yerine, toplumdan aldıkları genellikle ya küçümseyici bakışlar ya da dışlayıcı tutumlar oluyor.

Bu durumun en belirgin göstergelerinden biri, toplumdaki "delilik" veya "zihinsel bozukluk" etiketleridir. Toplum, zihinsel hastalıkları çoğu zaman anlaşılması güç, kontrol edilemez durumlar olarak görmekte, bu da bireylerin tedaviye yönelmekteki cesaretlerini kırmaktadır. Zihinsel sağlık sorunları, fiziksel hastalıklar gibi tedavi edilebilirken, stigma nedeniyle bireyler doktora gitmekten veya terapi almakta çekinebiliyor.

Stigma ile mücadele etmek, yalnızca zihinsel sağlık hastalıkları yaşayan bireylerin değil, tüm toplumun görevidir. Öncelikle, zihinsel sağlığın, fiziksel sağlık kadar ciddi bir konu olduğu konusunda farkındalık yaratılmalıdır. Eğitim, toplumu bu konuda bilinçlendirmek ve anlayış geliştirmek için en güçlü araçtır. Okullarda, iş yerlerinde ve toplumsal yaşamda zihinsel sağlık hakkında açık ve samimi konuşmalar yapılmalı; bunun normal bir konu olduğu anlatılmalıdır.

Medya da önemli bir rol oynamaktadır. Zihinsel sağlık sorunlarıyla ilgili yapılan haberlerde ve dizilerde doğru ve duyarlı bir dil kullanmak, bu konuda yanlış algıların önüne geçebilir. Zihinsel sağlık problemleri yaşayan bireylerin toplumda normal, saygı gören bir yer bulabilmesi için, toplumsal algının değişmesi şarttır. Aynı zamanda, devletin ve ilgili kuruluşların da bu konuda destekleyici politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Zihinsel sağlık hizmetlerinin ulaşılabilir, kaliteli ve uygun fiyatlı olması, tedaviye ulaşımı kolaylaştıracaktır.

Zihinsel sağlık sorunları, yalnızca bireysel bir mesele değildir. Her bireyin zihinsel sağlığı, tüm toplumun sağlığına yansır. Zihinsel sağlıkla ilgili yaşanan damgalar, toplumsal huzuru ve dayanışmayı da zedeleyebilir. Toplum, zihinsel sağlık sorunları konusunda daha açık fikirli ve empatik bir yaklaşım geliştirdiğinde, bireyler tedaviye daha erken başvurabilir, tedavi süreçleri daha sağlıklı ilerleyebilir. Böylece, hem bireysel hem de toplumsal sağlık daha güçlü bir hale gelir.

 Zihinsel sağlık sorunları, tedavi edilebilir ve yönetilebilir durumlar olup, bu süreçte alınacak her türlü destek, bir yaşamın kalitesini büyük ölçüde artırabilir. Toplum olarak bu konuda daha duyarlı, daha anlayışlı olabilmek, yalnızca hastaları değil, tüm toplumun daha sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlayacaktır.