HDPEski Eş başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevinde yaptığı açıklamalarla hem Türkiye siyasi gündemini belirliyor hem de 6’lı Masa bileşenlerine uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Demirtaş önce uyarıyor daha sonra da deyim yerindeyse fırça çekiyor! Masa Bileşenleri ise ona karşı ince bir politika olarak kabul edilen geçiştirme veya duymazlıktan gelme politikasını uyguluyor. Amaç, Erdoğan’a karşı seçime kadar HDP şahsında Kürt Oylarını idare etmektir. Tam da bu noktada samimiyet test ediliyor adeta.

12 Mayıs’ta Selahattin Demirtaş 6’lı Masaya bir dizi uyarılarda bulundu. Peki neydi bu uyarılar, kısaca bakalım.

Demirtaş’ın Tartışılmasını İstediği Kavramlar

Bir defa Selahattin Demirtaş’ın uyarılarında bazı kavramlar ortaya çıkmıştır ki, uyarıların ve taleplerin esas gövdesini bunlar oluşturmaktadır. Peki nedir bunlar?

Demokrat Aydınlar, Kollektif Umut, Demokrasi Sözleşmesi…

Selahattin Demirtaş, bazı gazeteci ve aydınlara eşi Başak Demirtaş aracılığıyla gönderdiği mektubunda Türkiye’nin mevcut siyasi panoramasını çizdikten sonra AK Parti iktidarının ülkeyi bir siyasal çöküşe götürdüğünü iddia etmektedir. Bundan çıkış ise demokratik bir sözleşme ile ancak gerçekleşebilir inancındadır. Bu nedenle demokrat aydınlara bir dizi görev düşmekte diye tespitlerinin tartışılmasını istemektedir. Aydınlara “Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda sizin gibi değerli aydınların, yazarların ve sanatçıların çok önemli bir rol oynayabileceği düşüncesindeyim. Sizler toplumun vicdanı, ortak aklı ve hakkaniyetin sesi olarak ülkemizin içinde bulunduğu tıkanıklığın aşılmasına katkı sunabilirsiniz. Tarihi bir fırsatın heba edilmesine engel olabilir, demokrasinin inşasını kolaylaştıracak birlik zeminini yaratabilirsiniz.” Şeklinde bir rol biçmeye çalışan Demirtaş, onlara ne üçüncü göz diyerek Bir Hayalimiz Var adlı bir konferansın düzenlemesini önermektedir. Muhalefetin kısır bir döngü içerisinde olduğunu söyleyen Demirtaş, neredeyse bu konuda ümidini yavaş yavaş tüketmektedir.

Selahattin Demirtaş belki de 6’lı Masa bileşenlerinin veya Millet İttifakının yapmak istemediği ya da yapmakta zorlanabileceği bazı önerileri de ortaya atarak bunların hayata geçirilmesini istemektedir. Örneğn Demirtaş, “yirmi milyon Kürt resmiyette yoktur, yüz yıldır üstü çizilmiştir.Hakeza Alevi yurttaşlarımızın, neredeyse devletin tümünden dışlanmış olmaları, Cumhuriyet’in ikinci yüz yılında yeniden inşa sürecine eşit yurttaşlık talebiyle katılmalarını zorunlu kılmaktadır. 1923’ten sonra 2023’te de Kürtlerin, Alevilerin ve diğer kesimlerin yok sayılmaları demokrasiyi kurmayı imkansız hale getirir.” ki bu, Türkiye’de köklü bir rejim değişikliğini ön görmektedir. Mevcut şartlara ve siyasi yapı ile bu yapıdaki aktörlerin konumlarına bakılırsa bu talebin yerine getirilmesi ne seçim öncesi ne seçim sonrası mümkün değildir. Tabi bu imkansızlığın hem mevcut devlet siyasetinden hem de Kürtlerin bulunduğu siyasi durumundan kaynaklanan bir çok nedeni vardır.

Hatırlanacağı üzere son olarak da bu uyarılar pratikte bir anlam bulamayınca Demirtaş, “Utanmıyor musunuz! Bunun vebali sizde kalır” diyerek eleştiri dozunu yükseltmiş hatta bu doz “fırça atma” olarak yorumlanmıştı.

Demirtaş’ın bu gibi çıkış ve ifadeleri HDP’li Kürtlerin yanı sıra diğer siyasi Kürt çevrelerinde de sempatiyle karşılanmakta; olumlu bulunmakta. Hatta deniyor ki Demirtaş’ın bu hamleleri, Türk Siyasi tarihinde bir Kürt siyasetçinin muhalefeti bu kadar açık bir şekilde yönetmesi veya yönlendirmesi bir ilktir.

Muhalefet cephesinden bu konuda bir ses çıkmaması çeşitli yorumlara neden olmuştur. Bize göre iki önemli sonucu ortaya çıkmıştır:

Birincisi; Millet İttifakı bileşenleri geleneksel Türk siyasi kurnazlığı ile işi geçiştirmek istemiştir. HDP şahsında Kürt oylarını kaçırmamak için bu gibi adımları sessizce karşılamak, tepki göstermemek ve seçime kadar işi bu şekilde idare etmektir.

İkincisi, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP özelinde Kürt siyasi aktörleri Geleneksel Türk Siyasetinin ne yapmaya çalıştığını iyi bilmektedir. Seçime giden yolda siyasi taleplerin garanti altına alınması istenmektedir. Bileşenler arası Siyasi müzakerelerin şeffaf bir şekilde, halkın da duyabileceği, görebileceği bir biçimde yapılmasından yana bir siyasi sürecin izlenmesi Kürtlerin de istediği bir durumdur. Bundan yana taban bir HDP görmek istemektedir.

HDP, Siyasi Gücünün Farkında Hareket Edecek mi?

 Kamuoyu, önümüzdeki seçim sürecinde, öyle anlaşılıyor ki, muhalefet cephesinde bir dizi git-gellere tanıklık edecektir. Tabi bu git-geller HDP ile 6’lı Masa bileşenleri arasında yaşanacağı bir gerçek. Ancak bize göre HDP’nin siyaseten asıl açmazı kendini muhalefet tarafında konumlandırmış olması ve burada siyaset yapmaya devam etmesidir. Hal böyle olunca Millet İttifakı bileşenleri, HDP nasıl olsa burayı demokratik cephe olarak niteliyor ve gideceği başka bir yer yok. O nedenle belki Demirtaş’ın “kısır döngü” dediği nokta burasıdır. HDP, Millet İttifakının nazlı geçiştirme politikalarından kendini kurtarabilirse, özgücüyle hareket etmiş olur.

Halbuki HDP özelinde Kürtler siyaseten tarihi bir fırsat yakalamış durumda. Gücünün farkında olarak hareket kabiliyetini gösterebilmeli ve Cumhur İttifakı ile de müzakere kapılarını aralamalıdır. Tabi Kandil Kafaları karıştırmazsa…

Saygıyla…