Her şey Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yapılacak yeni yola Şeyh Said Bulvarı adını vereceğini duyurmasının ardından başladı. Tepkiler birbirini izledi. İlk tepki Diyarbakır'da yapımına başlanan bulvara 'Şeyh Sait' adının verilmesine Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'dan geldi. Bakın Özdağ tepkisini nasıl açıklamış:
“Hangi devlet kendisine karşı isyan etmiş, yüzlerce subayı, askeri ve sivil memuru katletmiş ve sonunda idama mahkum edilen bir vatan haininin ismini asıldığı şehirde inşa ettiği bulvara verir?” diye sorduktan sonra “Madem Şeyh Sait bulvarı yapacaktınız neden kayyum atadınız? HDP’de yapardı Şeyh Sait bulvarını.” Şeklindeki ifadelerle Devletin Valisini ve HDP’yi aynı kefeye koyan bir değerlendirmede bulundu.
Özdağ'ın kim olduğuna bakacak olursak, ailesinin kökenleri Dağıstan'daki Türk halklarından olan Kumuklara dayanmaktadır. Ümit Özdağ, 3 Mart 1961 tarihinde, Milliyetçi Hareket Partisi'nin ilk kadın kolları başkanı Gönül Özdağ ve 27 Mayıs Darbesi'nde görev alan Millî Birlik Komitesi üyesi Kurmay Yüzbaşı Muzaffer Özdağ'ın oğlu olarak doğdu. Şeyh Said’i ipe götüren kendi dedesi olduğunu açıklayan Özdağ’ın menşeine dayanarak kendisinden gelen ilk ve sert tepkinin ne anlama geldiği anlaşılır bir durum olur.
Buna sessiz kalmayan İYİ Parti İstanbul Milletvekili, Diyarbakırlı Salim Ensarioğlu, Şeyh Said’i bu toplumun bir “değeri” olarak yorumlayan karşıt bir açıklamada bulundu.
Ensarioğlu’dan ‘Hafıza Barışı’ Açıklaması
Şeyh Said’e yönelik ithamları şiddetle reddettiğini söyleyen Ensarioğlu, “Bu tür ithamları ifade edenler toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmek dışında herhangi bir amaca hizmet etmeyenlerdir. Biz toplumun tüm değerlerine saygı ve hürmeti bir hafıza barışı olarak görüyoruz” şeklinde ifadelerle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a cevap verdi. Bir adım daha ileriye giden Ensarioğlu “Beddiüzzaman Said Nursi ve Seyid Rıza’nın mezar yerlerinin açıklanması gerektiğini belirten Ensarioğlu, şöyle devam etti:
“Anılan değerlerin mezar yerleri aleni bir değer iken devlet sırrı diye ifadelendirilmesi akla ziyan olmakla beraber hafıza barışına hizmet etmemektedir. Ülkemizde öncelikli olarak bir hafıza barışından başlanıp huzur ikliminin kalıcı olarak sağlanmasının tüm kesimlerin dahli ile mümkün olabileceği inancının kırılmasına müsaade etmeyeceğimizi ilgili taraflar bilmelidir. Ayrıca bu inancı taşıyan ilgili kamuoyunun taşıdığı bu inancını daha yüksek bir sesle dile getirmesini temenni ediyorum.”
Bu şekilde değerlendirmelerde bulunan Salim Ensarioğlu, hem Hafıza Barışı kavramından ne anlamak istediğini hem bu kavramı anlamayana anlatmaya çalıştı.
Gelişmelere bakılırsa mensubu olduğu İYİ Parti’nin siyasi ve milliyetçi aklı bu barışı reddediyor.
İYİ Parti, Hafıza Barışını Reddetti
Yaşanan gelişmeler karşısında ve son dönemlerde oldukça siyaseten kan kaybeden İYİ Parti, sözcüsü Kürşat Zorlu’nun ağzından partiyi bağlayan üst düzey bir açıklama ile konuya müdahil oldu.
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, İstanbul Milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu‘nun Şeyh Said ile ilgili açıklamaları nedeniyle Meral Akşener’in talimatıyla disipline sevk edildiğini duyurdu.
Ensarioğlu’nun disipline sevk edildiğini söyleyen Zorlu’nun açıklaması şöyle:
“İstanbul Milletvekili Sayın M. Salim Ensarioğlu’nun, İYİ Parti’nin kuruluşundaki temel değerlerini ve bugüne kadar sürdürdüğü siyasi mücadele ve tutumunu yok sayan bu açıklamasını asla kabul etmiyoruz. Milli mücadelenin ruhuna ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesinin ortaya koyduğu tarihi ve milli gerçeklere aykırı paylaşımını reddediyoruz. Böyle bir anlayışın partimizle hiç bir ilişkisi yoktur ve bundan sonra da olamayacaktır. Söz konusu paylaşımla alakalı, genel başkanımızın talimatlarıyla, gereken disiplin süreci ivedilikle başlatılmıştır.”
İYİ Partinin siyaset aklı, Salim Ensarioğlu’nun Şeyh Said ve öncellerine ilişkin “değer” ve “Hafıza Barışı” açıklamalarını milli mücadele ruhuna ve cumhuriyetin kurucu değerlerine aykırı olarak değerlendirmektedir. Başta inkılap tarihi kitapları olmak üzere geleneksel devlet anlayışının Şeyh Said ve benzeri şahsiyetleri İYİ Partinin son olarak ortaya koyduğu kapsamda yer vermektedir. Buna göre Şeyh Said ve benzeri kişiler birer “eşkıya” olarak lanse etmektedir.
Hala Şeyh Said üzerinde kaldırılması gereken bir perde vardır. Şeyh Said eşkıya mıydı yoksa Kürtçü müydü? Yoksa bir irticacı mıydı? Bugün hala bu soruların cevabı bilimsel olarak ortaya konmuş değil. Kürt siyasi aklı Şeyh Said ve benzeri şahsiyetleri ulusal bir değer olarak görmektedir. Belki de o ve arkadaşlarının Diyarbakır’da asılmalarının sebebi budur. Bir yaklaşıma göre, Şeyh Said’in Kürt Davası ile ilgili mahkemede söyledikleri gizlenmiş veya gizlenmektedir.
Diyarbakırlı bir Kürt ve politikacı olarak Salim Ensarioğlu, belki de bölge insanının duygularına tercüman olmuş veya onların niyet ve düşüncelerinin ortaya koymuştur.
Bütün bu tartışmaların veya belirsizliklerin önüne geçmek için Şeyh Said dosyasının bilimsel araştırmalara açık hale getirilmesi gerekmektedir. Hatta bu gibi dosyaların açıklanması günümüz Kürt sorununu şiddet dışı yöntemlerle çözümüne katkı yapabilir.
Diyarbakır Büyükşehir Başkan vekili olan devletin valisinden Şeyh Said ile ilgili yapılmak istenenin doğru olduğu ve bölgenin barışına olumlu katkı yapacağı açıktır.
Saygıyla…