Bir süredir medyada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Başak Demirtaş’ın adı geçmektedir. HEDEP’ın her yerde kendi adayımızla yerel seçimlere gireriz, kararının ardından İstanbul ve diğer büyükşehirler için de kamuoyunda tanınan ve bilinen isimlerin aday olabilirliği konusunda yapılan değerlendirmeler yoğunlaşmaktadır. Kamuoyu tarafından tanınan ve uygun görülen isimlerden bir tanesi hiç şüphesiz İstanbul Büyükşehir için Başak Demirtaş’tır.
Daha önce de siyasete atılacağı konusunda ismi geçen cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, siyasete girmeyi şimdilik düşünmediğini açıklamıştı. Ancak İstanbul BB Başkanlığına HEDEP’in adayı olabileceği konusunda ismi geçen Başak Demirtaş’tan bu konuda henüz bir açıklama gelmedi. Bu durum, ortaya atılan iddiayı ve ihtimali güçlendirdiği ileri sürülmektedir.
HEDEP’in Kendi Adaylarıyla Seçimlere Girmesi
Kendi adaylarıyla seçime girilmesi kararının alınması siyasetin doğasına uygun bir karardır. HEDEP için bu karar kuşkusuz tarihi bir önemdedir. İsminde her ne kadar “Halklar” geçse de hiç şüphesiz HEDEP’in aldığı oylar Kürtlerden gelmekte ve bu partinin dayandığı taban yine Kürtlerdir. Bu çerçevede bu partinin yetkilileri süreç içerisinde gerek yaptıkları açıklamalar ve gerekse de hak ihlalleri ile ilgili ortaya koydukları tavırları hep Kürtlere dayandırmış, Kürtler adına tutum geliştirmişlerdir.
Bir partinin siyasi bir güç olmasının ölçütü, programı kapsamında örgütlenmesi, halka açılması ve seçimlerde aldıkları oylardır. İster genel seçimlerde ister yerel seçimlerde olsun, bir siyasi partinin potansiyeli sandıklardan çıkan sonuca bağlıdır. Elbette dönem dönem ortak hedefler için siyasal ittifaklar yapılabilir, ancak beklenen sonuç ortaya çıkmayınca bundan dersler de çıkarılmalıdır.
2023 Mayıs seçimlerinin öncesine ve sonrasına bakıldığı zaman HEDEP çizgisinde siyaset yapan güç adına istenen sonuçlar elde edilememiştir. İttifak konusunda ciddi manada siyasal hatalar yapılmıştır. Örneğin kendi adayıyla seçimlere girme seçeneği uygulansaydı hem Kürtler adına hem Türkiye’deki demokrasi güçleri adına daha iyi sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Bir ara bu seçenek dillendirildiği halde sonra vaz geçildi. Neden vaz geçildi? Kim vaz geçti veya kimler vaz geçirtti? Bu konuda hala ne bir açıklama yapılmış ne de bir özeleştiride bulunulmuş.
Örneğin bir önceki yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na oylar servis edildi. Neden ve neye karşılık? Bugüne kadar sadece bir kez Diyarbakır’a gelmiş ve Kürt kelimesini asla telaffuz etmemiş Topal Osman’ın torunu olan İmamoğlu’na Kürtler neden bir kez daha oy versin?! Kürt aydınları ve Kürt siyasetçileri sağduyulu bir şekilde ve demokrasi güçlerine açık olarak değerlendirmeler yapmalıdır, diye düşünüyoruz.
Marjinal Türk Solu Yıllardır Kürtlerin Sırtında Taşınmakta
Türk halkıyla çok zayıf bağlara zayıf olan ve halk nezdinde oyları olmayan, bu nedenle de günümüzde adına “Marjinal Sol” denen Türk soluna mensup onlarca kişi Kürt seçmeninin oyları ile meclise girdi. Kürt halkı için hiçbir faydası olmayan bu ucube yapıya, bir zamanlar “halkların Kardeşliği” son zamanlarda da “Türkiye Partisi” olma uğruna böyle davranılırken birkaç isim dışında farklı düşünen Kürt siyasi aktörlerinin yüzüne bile bakılmadı. Gelinen noktada Kürt halkı için hiçbir faydası olmayan bu tuhaf yapılar daha ne kadar Kürtlerin sırtında taşınacak sorusu sorulmalıdır bize göre.
HEDEP’in kendi adayları ile seçimlere girmesi, bütün siyasi denklemleri bozar, deniliyor. Evet gerçekten denklemlerin tamamını bozabilecek ölçüde HEDEP’in siyasi potansiyeli vardır. Özellikle başta İstanbul olmak üzere Adana, Antalya, Mersin hatta bir nebze İzmir’de de siyasi hesaplar özelikle CHP açısından bozulma olasılığı çok yüksek. Bu nedenle HEDEP’in kendi adayları ile seçimlere girmesini, Kürtleri “Sosyal-Demokrat” kavramı ile aldatanlar istemiyor.
Herşey bir yana, denklemleri bozabilecek siyasi güce sahip olan HEDEP, son seçimlerde olduğu gibi, bu gücün farkında değil veya bu gücünü siyasetin doğasına ve felsefesine uygun bir şekilde kullanamıyor. Örneğin son cumhurbaşkanlığı seçiminde hiçbir talepte bulunmadan (kamuoyu böyle biliyor) ve siyasi müzakereler yapmadan gücünü adeta Millet İttifakına peşkeş çekti! Halbuki her zaman dile getirdik, HEDEP siyasi partiler arasındaki çelişkilerden yana taraf olmadan özgün bir siyaset tarzı ile her iki ittifakla müzakereler yapabilme gibi esnek bir siyaset izleyebilirdi.
Başak Demirtaş İsmi Uygun
İstanbul Büyükşehir için Başak Hanım’ın ismi, şahsiyeti ve duruşu uygundur. Başak hanım vazgeçmezse HEDEP bu konuda onu aday gösterirse doğru bir siyasi strateji ortaya koymuş olur, bize göre. Türkiye seçmeninin demokrasi bilinci ileri bir aşamada cereyan etmekte ve Başak Demirtaş ismine sıcak bakabilir. Demokrasi güçleri birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederse Başak Hanım, İstanbul’a ve İstanbullulara yakışır.
Hatta bir adım daha ileri gidelim. Bu kez CHP, HEDEP’in adayını desteklesin ve Başak Hanım’ın adaylığında müttefik olsun. Sırf HEDEP tabanı destek bastonu olsun, bir kez de HEDEP çizgisi desteklensin. Ancak CHP parti aklı buna yanaşmayacaktır, bunu da iyi biliyoruz.
Fakat İstanbul’da CHP’nin Kemalist sol oyları Başak Hanım’a gelmese de evrensel demokrasi ve halkların demokratik birliğine inanan CHP seçmeninin yüzünü Başak Hanım’a çevireceklerine inanıyoruz.
Belirttiğimiz gibi, olursa şayet Avrupa’nın mega kentlerinden sayılan İstanbul, Başak Hanım ile gerçek anlamda halk belediyeciliği ne olduğunu yaşayacaktır. Haydi İstanbul, bu kez belediyecilik anlayışınıza kadın eli değsin, diyoruz.
Saygıyla…