Günaydın Türkiye, Günaydın sevgili Okurlarım. Geçen gün torunumla Cumhuriyet’in 100. Yılı münasebetiyle düzenlenen fener alayını izlerken, insanlar durmadan ‘Yaşasın Cumhuriyet’ diye slogan atıyorlardı.
Torunum bana sordu;
Dede cumhuriyet ne demektir?
Dedim ki bu söyleyeceklerimi defterine yaz en azından ortaokula geçtiğinde okursun.
Ve başladım söylenmeye;
Yavrum, yaşama nedenim, belki bir daha aynısını söyleyemem, iyice kulak ver bana;
Demokratsa işte o cumhuriyettir,
Eşitlikçiyse işte o cumhuriyettir,
Özgürlükçüyse işte o cumhuriyettir,
Adilse ve hukuka saygılı ise işte o cumhuriyettir,
Laikse işte o cumhuriyettir,
Ve önce insan diyorsa işte o cumhuriyettir.
İçi boşaltılmış, boş çuvala döndürülmüşse o cumhuriyet değildir.
Kimsenin de işine yaramaz, hakim çevrelerin, egemenlerin dışında…
Dedim.
Dedim demesine ama ne kadar iyi ettim bilemiyorum.
Bakalım kimler ne demiş
İbni Haldun’a göre bir toplumun çöküş alametler;
1- Dayanışmanın yok olması,
2- Üretimin zayıflaması,
3- Vergilerin artması,
4- Tüketimin çılgınlığı,
5- Liyakatin dikkate alınmaması,
6- Adaletsizliğin yaygınlaşması,
7- Umutların kırılması,
8- Göçün hızlanması,
9- İblisane bir gurur ve kibir,
10- Gösteriş riyakârlık ve yalakalık,
11- Ve en kötüsü de; her şey normalmış gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması.
…
Mısırlı İlahiyatçı Dr. Zakir Naik’e kulak verelim;
Doları düşmesini istiyorsanız;
1) Artık cami yerine fabrika,
2) İmam hatip yerine teknik lise,
3) Saray yerine okul,
4) İthalat yerine üretim yapmak lazım.
Ve ekliyor; bunları bilmek için profesör olmak gerekmez.
…
Süleyman Demirel’e kulak verelim;
Silah satan barış ister mi?
İlaç satan sağlık ster mi?
Din satan ilim ister mi?
Hırsız olan hukuk ister mi?
…
Halkı diğerlerine karşı öfkelendirirsek, karınlarının açlığını unuturlar. Charlie Chaplin
Bir söz de benden
Ne zaman ki iktidarı ile ana muhalefeti ile ve diğer muhalif ya da yandaş partiler Türkiye ama yalnız Türkiye için el ele, yürek birliği yaparlarsa Türkiye’nin hızını içte ve dışta hiçbir güç engelleyemez.
Bu haftalık bu kadar alıntı yeter sanırım.
Siz bunları düşüne durun, yenilerini haftaya yazarım.
&
Kirveme öğütler
Kirvem;
Dostoyevski Suç ve Ceza adlı kitabında;
“Bir toplumda; hırsızlar, katiller, serseriler rahat dolaşıyorsa o toplum iyi yönetilmiyordur.” diyor.
Aklını başına topla…
Bu hafta da bir şiirimle yazımı sonlandırayım.
Gökyüzünün dünyayı sardığı gibi,
Surların Diyarbekir’i çevrelediği gibi
Sar beni gülüm.
Ilık ılık yağ üstüme ıslat beni
Çiseleyen yağmur altında kalmış
Bir kedi masuniyetiyle.
Sana söylemeden es yüzüme
Diyarbekir’in temmuz sıcağında.
Palto ol, mont ol, kazak ol ısıt beni,
Kadim kentin kara kışında, zozanda.
Sevgi ol dol yüreğime
Mardin Kapı’da değirmenlere akan sular gibi.
Dicle’de bir balık ol tutayım seni.
Dıngılava’da gürül gürül akan su ol, içeyim seni.
Yediveren gül ol, dereyim seni.
Dağ Kapı ol, Saray Kapısı ol,
Dört ayaklı minare, Melik Ahmet ol.
Kurban; Diyarbekir ol,
Diyarbekir ol ki seveyim seni.
Recep Yılmaz
&
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
2023 yılı Türkiye Kadın Sporcularının ONUR YILI olsun
Bir an önce hafif raylı sistem başlanıp, bitirilsin.
Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbekir 5 nolu cezaevi geleceğe ibret olsun diye gerçeğine uygun bir şekilde müzeye dönüştürülsün.
Sur içi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.
Eski stadyumun yeri ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.
Daha da önemlisi,
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.