Uzunca bir tatil döneminin ardından başlayan 2022-2023 eğitim-öğretim yılının ilk haftası geride kaldı. 18 milyon 900 bin öğrenci, 1 milyon 200 bin öğretmenin ders başı yaptığı yeni dönemde veliler, okul idarecileri, öğretmenler, öğrenciler, kırtasiyeciler, servisçiler hâlen sorunlarla boğuşuyor. Buna bir de okulların fiziki durumları eklenince sağlıklı bir eğitimin ve dolayısıyla sağlıklı bir geleceğin nasıl mümkün olabileceği büyük bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.
Okul idarecileri dertli çünkü yeterli ödenek alamadıkları için okulun ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Dolayısıyla velilerden kayıt parası alıyor veya okul aile birliğine yükleniyor. Hâl böyle olunca bu durumdan sorumlu olan iktidar yerine okul idarecileri tepki alıyor.
Öğretmenler dertli çünkü kadrolu, sözleşmeli ve ücretli diye ayrımcılığa maruz kalmaları yetmiyormuş gibi birde ‘Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği’ ile uzman öğretmen ve başöğretmen unvanları için yılda bir kez sınava tabi tutulacak.
Veliler dertli çünkü enflasyon nedeniyle özel okul, dershane, servis, yemek ve araç gereç fiyatları aldı başını gidiyor. Çocuklarını devlet okullarına gönderen ve birden fazla öğrencisi bulunan veliler, geçen yıla göre yüzde 100’ün üzerinde harcama yapıyor.
Servisçiler dertli çünkü akaryakıt fiyatlarına neredeyse günü birlik zam yapılıyor. Bunlara araç muayene ücreti, sigorta, araç bakım giderleri gibi harcamalar da eklenince sene başında verdikleri fiyatlar güncelliğini kaybediyor ve zararına çalışmak durumunda kalabiliyor.
Öğrenciler dertli çünkü bu çağda sadece eğitimlerine odaklanmaları gerekirken, hayat pahalılığı ile tanışıyor, istediklerinin çoğunu gerçekleştiremedikleri içinde iyi eğitim alamıyor.
Kırtasiyeciler dertli sürekli değişen fiyatlar nedeniyle sattıkları malın yerine yenisini koyamıyor. Buna birde elektrik, su, yakacak, çalışan gideri ve ağır vergi de eklenince yükü daha da ağırlaşıyor.
Bir de okulların fiziki durumu var ki sormayın gitsin. Tamamen evlere şenlik. Özellikle gözden uzak okulların neredeyse 50 öğrenciye varan sınıf mevcutları bulunuyor. Bu tür okullarda ne çocukların gelişimi için sosyal alan, ne çocukların uygulamalı ders yapacakları laboratuvar, ne çocukların yararlanabileceği bir kütüphane bulunuyor.
En acısı da ne biliyor musunuz? Her dört öğrenciden biri aç. Evet, aç. Hem de bu çağda, hem de uzaya gideceğimizi söylediğimiz bir dönemde…
Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul gündeme getirmişti. Genel Başkan Kurul, ‘Okula kahvaltı etmeden gelen sıcak bir öğle yemeği yemeyen, ekmeğin arasında peynir ve köfte koyamayan çocuklar var. Gezilerimizde çocukların aç kalması nedeniyle baygınlık geçirdiğini ifade eden üyelerimiz oldu. Öğrencilerimizin önemli bir kısmı beslenemiyor’ demişti.
Bunun üzerine Öğrenci Velileri Derneği İzmir Şubesi harekete geçerek, devlet okullarında ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek verilmesi için dünyanın en büyük imza kampanyası platformu change.org’da bir kampanya başlattı.
25 bin hedef imzanın olduğu kampanyayı yazıyı kaleme aldığımda 21 bin 707 kişi imzalamıştı. Bu çok az bir sayı, herkesin bu kampanyaya imza atması ve sağlıklı bir nesil ve gelecek için yaygınlaştırması gerekiyor.
Kampanyayı başlatanlar ‘Okullarda bir öğün yemek neler getirir’ başlığındaki açıklamalarına da tamamen katılıyor, sizlerle paylaşıyorum:
-Okul devamsızlığını ve terkinin azalmasını sağlar.
-Beslenme bozukluklarının engellenmesini ve sağlıklı yemek yeme alışkanlığının kazanılmasını sağlar.
-Ekonomik krizlerinde oluşan toplumsal dengesizliğin çocuklara yansımasını minimuma indirir.
-Sağlıklı beslenme ile eğitimde başarı artar, çocukların algılamaları gelişir. öğrendiğinden zevk alırlar.
Dengeli bir toplumun gelişmesine önemli katkılar sunar.
Bir dip not: Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde mevsimlik tarım işçisi aile sayısı çok fazla. Bu aileler gittikleri yerlere çocuklarını da götürmek zorunda. Dolayısıyla bu çocuklar eğitimden uzak kalıyor. Yetkililer, her yıl gündeme gelen ve sağlıksız koşullarda yaşayan bu ailelere ve çocuklarına sahip çıkmalı. Eğitim hakkından mahrum kalmamalarını sağlamalı.
Sevgiyle kalın.