İkisi de birbirine zıt kelimeler aslında.

İhtiras, güçlü istek ve tutku anlamına gelir.

Diğeri, belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.

Bu his insana bazen her türlü kötülükleri yapar.

Kimi zaman istemeden kişiliğinden tavizler verilir, çoğu zaman da içine atar suskun kalır yanlışlara insan.

Ülke ve memleket öyle hale geldi ki yeni bir kavram türedi.

O da Güç Zehirlenmesi.

Ve bu kavramdan da yeni kişilikler türedi.

Artık ihtiras ve korku kavramları iç içe geçti. 

İkisi de yek vücutta buluştu artık.

Kuşadalı İbrahim Halveti’nin bir beyti var bu durumu özetleyen;

“Çarha dayanma her ne kadar üstü var ise

Hâkin efendi altı da var üstü var ise…”

Bu dünyaya, feleğe, şartlarına, sahip olduğun imkana dayanma, güvenme.

Yerin üstü var ise altı da var.

Bu dünyanın fani olduğunu, ahirete endeksli olarak yaşamanın sonunda hesap verileceğini idrak ederek yaşamanın önemine vurgu yapıyor şair.

Yaşamı bir bütünen öyle görüp yaşamak var iken kendini ölümsüz zannedip yol almak niye de ekliyor.

Oluşan tablo bu.

Ama her şeyden önce kişinin niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliği var.

Ona da Vicdan diyoruz.

Allah kimseyi bu kavramdan uzak tutmasın, ayrı düşürmesin.

Gün içinde her ne yaşanıyor ve yaşatılıyorsa da akşam kafamızı yastığa koyduğumuzda baş başa kaldığımız Vicdanımız, bizi insanlıktan çıkarmasın.

Saygılarımla