Bu coğrafyada pek çok acılara, haksızlıklara tanıklık etmiş bir gazeteci olarak toplumsal konulara kayıtsız kalamıyorum.
30 yıllık meslek hayatımda hep böyle oldu.
İmzamı taşıyan binlerce haber, makale ve dosya konuları tarihin arşivinde mevcuttur.
Heves olmasa da vicdani bir sorumluluktan olsa gerek gazeteciliğe yönetmenliği de ekledik.
İlk deneyimim, kıymetli büyüğüm Sayın Reşit Cantürk’ün yapımcılığını üstlendiği 2013 yapımı, 47 dakikadan oluşan “Hawara Lice-Lice’nin Feryadı” isimli belgeseldi.
Senaryosu olmayan, tamamen yaşanmış acı bir trajediyi anlatan filmimizde 1990’lı yıllardan kalma canlı tanıklar vardı.
Her birinin yaşadığı koca bir acı, büyük bir vahşetti.
O günden bugüne tam 9 yıl geçti.
Çözüm süreci bitince biz de gösterime ve dolaşıma koymadan şimdilik rafa kaldırdık.
Geçen zaman diliminde bir daha yapmam dediğim olay yeniden kapımı çaldı.
Bağlar’ın Dörtyol bölgesinde gündelikçi olarak hamallık yapanların hikayesini yazmak için gerçekleşen buluşmada tanışmıştım Ahmet Önder ile.
Omzuma dokunmuş, “Benim de haberimi yapar mısın? Çok mağdurum” demişti.
İnanılmaz, gerçek bir hikaye daha önümüze düşünce haberini yazmak, manşetlere taşımak yetmedi.
Yine kamera arkasına geçtik ve kayıt dedik.
Bu kez metraj kısa ancak hikaye yine Lice gibi gerçekti.
Bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğüm filmde, Diyarbakır’da doğmuş, Diyarbakır’da büyümüş, Diyarbakır’da evlenmiş, bu memlekette evlatları doğmuş bir babanın trajik hikayesi var.
Askerden firar ettiği için Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığından çıkarılan ve kendi memleketinde eline tutuşturulan bir belgede uyruğuna “Vatansız” yazan Diyarbakırlı Ahmet Önder’in hikayesini anlatmaya çalıştık “Qet-Hiç” adlı filmimizde.
Hikayenin başrolünde Bağlar Dörtyol’da sohbet ettiğimiz Ahmet Önder var.
20 yaşında henüz üç aylık evliyken askere giden, eşi ortada kalınca 6 günlük asker iken birliğinden firar ettiği için cezalandırılan bu adamın hikayesinin hukuk tarihinde örneği yok!
1994 yılında kararı veren İçişleri Bakanlığı.
Haklarının iadesi açılan tüm davalar, bakanlığın kararına çarpıp yerinde sayıklıyor.
Ahmet Önder, hiçbir işe giremediği gibi, hiçbir sosyal haktan da yararlanamıyor.
28 yıllık bir mücadele katkı, duyulmayan çığlığına ses katmak istedik.
Dostlarımızla ve filme katkı sunan Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerimizle kentin maneviyatı en yüksek yerlerinden biri olan Demir Otel’de filmin galası için buluştuk.
Yoğun ilgi arasında titreyen elleri ve sesi ile “Allah rızası için bana kimliğimi, özgürlüğümü verin” diyen Ahmet Önder’in sesi yankılandı salonda.
Ahmet Önder’e kimliğini, özgürlüğünü iade edin!
İade edin ki 28 yıllık bir hukuk ayıbının üstü kapanmış olsun…
Saygılarımla