Diyarbakır’ın ve bölgenin gündemi akıl almaz bir konu nedeniyle günlerdir işgal ediliyor.

Neymiş efendim! Büyükşehir Belediyesi’nin yaya güvenliği, sürücülerin dikkati ve trafik emniyeti için yollara Türkçe’nin yanı sıra yanında yazdığı “Pêşi Peya/Önce Yaya”, “Hêdi/Yavaş” uyarı yazıları, “Karayolları Trafik Kanununa göre ve mevzuat standartlarına uygun değil”miş. Bu nedenle Valilik talimatıyla emniyet mensuplarının nezaretinde Karayolları ekipleri tarafından caddelerden silinmiş.

Dünya ülkeleri dilleri yaşatmak için yoğun gayret gösterip projelerle destek verirken, ülkemizde milyonlarca kişinin kullandığı bir dilin üzeri karalanıyor. 
Bilmeyenlere bir kez daha hatırlatalım; Kürtçe dilbilimciler tarafından da belirtildiği üzere yeryüzünde “en zengin” diller arasındadır. Kürtlerin anadiline, Diyarbakır gibi bir kentte yapılan saygısılzlık ve karalama kampanyası kimseye kazandırmaz, aksine kaybettirir.

Peki neden Diyarbakır?

Yanıtı çok basit!

Siyasetin kalbi Ankara kadar Diyarbakır’da da atar ondan. 

Bu nedenle kente gelen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm siyasi liderlerin söylemleri hep değişmemiş midir? 

Dağkapı, Vilayet önü, İstasyon Meydanı'ndaki mitinglerde liderlerin tek gündemi Kürt sorunu ve söylemleri Kürtçe olmuştur.

Ötesine gidelim.

Seçim kampanyalarında “Serok Erdoğan” pankartları kim astı?

AK Parti teşkilatları değil miydi o Kürtçe yazıları kentin surlarına asan?

"Ampul" amblemli araçlar değil miydi Kürtçe propaganda araçları ile caddeleri turlayan? 

Nereden nereye?

Geçmiş söylemler ve pratikler, bugünkü uygulamalrla çelişmektedir.

Bakın, AK Parti’nin tüzük ve programlarında aynen şu ifadeler yer almaktadır:

“Özellikle etnik kimlik ve yerel dillerle ilgili vatandaşlarımızın hak ve hukukunun genişletilmesi için ise; bizzat devletin televizyonundan 24 saat anadilde yayın sağlanmış, özel radyo ve televizyonlara anadilde yayın serbestisi getirilmiş, anadilde siyasi propaganda imkanı sağlanmış, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin aileleri ile, yakınlarıyla anadilde görüşme yapabilmesi imkanı sağlanmış, çocuklarına istedikleri ismi verme özgürlüğü sağlanmış, yerleşim yerlerine yerel isimler, eski isimlerinin verilmesi imkanı getirilmiş, Türkçe bilmeyen vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırılmış, Üniversitelerimizde farklı yerel dillerde bölüm ve enstitü açılması sağlanmış, bütün vatandaşlarımızın kendi anadillerini öğrenmeleri için kursların açılması düzenlemesi yapılmış, daha da ileri bir adım olarak, tercih ederlerse devlet okullarında kendi anadillerinin öğretilmesi mümkün hale gelmiştir. Bir anlamda, bu ülkede haksız şekilde geçmişte vatandaşların anadillerinde konuşmalarının önünde kısıtlamalar varken, bugün devlet ‘anadili ben öğreteceğim’ demiştir.”


Son ifade çok dikkat çekici değil mi?

“Devlet anadili ben öğreteceğim demiştir…”

Bunun üzerine bir söz var mı?

Şu an ve son 22 yılın tek başında iktidarı olan bir partinin söylemleri böyle ise Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı Diyarbakır, Batman, Van, Mardin’de DEM Partili belediyelerin bu hizmetine kim ve neden müdahale ediyor?

Ankara kulislerinde AK Parti’nin bölge milletvekilleri hatta parti yönetiminden bazı isimler, yaşanan bu durumdan çok rahatsız.
Öyle ki AK Parti Diyarbakır Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Başkanı M. Galip Ensarioğlu, “Kürtçe uyarı yazılarının silinmesini doğru bulmuyorum. Bu yazılar, trafikte dikkat çekmek amacıyla yazılmış olup yasa dışı değildir. Kimsenin yasal olmayan hiçbir uygulamaya müdahale etme hakkı yoktur. Bu konuda gerekli adımların atılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Amacımız, bu tür olayların tekrarlanmamasını sağlamaktır. Bu süreçte toplumun huzurunu bozacak uygulamalardan kaçınılmalıdır” demiştir.

Son bilgi, belediyeler silinen Kürtçe yazıları yeniden yazmaya başladı.

“Sil-yaz” kovalamacası bakalım nereye kadar sürecek?

Kürtler, anadilleri konusunda oldukça hassastir.

Kent halkının canını sıkan bu gelişmelerin yanında bir de dünyanın dört bir yanından Amedspor için kente gelen yıldız futbolcuların Kürtçe söylemleri içimizi ısıtıyor. 
İlk yabancı transfer Adama Traore’nin “Rojbaş Amed – Günaydın Amed”, son transfer Nicolas N'Koulou’nun “Şevbaş, ez hatim – İyi geceler – ben geldim” sözleriyle , gülümseyen yüzlerimize gölge etmeyin!
Unutmayın ki İslamiyet’te kendilerini başkalarından üstün görme veya tahammül göstermeme olayı yasak kılınmıştır. 

Öyle ki Kuran-ı Kerim’de “O'nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de: Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır. (Rum, 30/22)” ifadesi vardır. 
Kimse şirk koşmasın…