İslam Din’i, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi sadece bireysel bir durum olarak görmez. Aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olarak da kabul eder. Yardımda bulunmak, sadece maddi bir destek sağlamak değildir. Aynı zamanda insanın ruhsal ve manevi ihtiyaçlarına da yöneliktir. İslam Din’inde ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, hem bireysel hem de toplumsal olarak huzur ve adaleti sağlamak için önemli bir görevdir.

Aynı zamanda bu durum, hem Allah’a olan kulluk borcu hem de insan haklarına saygı gösterme adına bir sorumluluktur.

İslam Din’i, insanların birbirlerine destek olmalarını, yardımlaşmalarını ve dayanışma içinde olmalarını teşvik eder. Kur’an-ı Kerim’de ve birçok hadiste, yoksullara, yetimlere, dul kadınlara, muhtaçlara ve düşkünlere yardım etmenin öneminden bahsedilir. İhtiyaç sahiplerine yardım etmek, bireysel olarak insanı olgunlaştırıp ‘halden anlayan’ bir duruma getireceği gibi, toplumsal barışı ve huzuru sağlamaya da katkıda bulunur.

İslam, yoksulluk ve açlığın önüne geçmek için yalnızca yardımlaşmayı teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda fakirlik gibi sorunları ortadan kaldırmaya yönelik sosyal düzen ve ekonomik anlamda adaleti de amaç edinir.

Kur’an-ı Kerim, yoksul ve muhtaç insanlara yardım etmeyi bir ibadet olarak kabul eder. Cenab-ı Allah, kendisinin rızasını kazanmak için ihtiyaç sahiplerine yapılan her türlü yardımı kabul eder. Ve bu yardımların sürekliliğinin daha evla olacağının da altını çizer. Nitekim, bu konunda Bakara Sure’si 148. Ayet-i Kerime’de "Siz, hayırda birbirinizle yarışın" demek suretiyle, durdurak bilmeden hayırlar yapmayı emreder.

Aynı şekilde Hadislerde de ihtiyaç sahiplerine yardımın önemi sıkça vurgulanmıştır. Buhari’nin nakline göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şu şekilde buyurmuştur:"Bir mümin, diğer bir mümine karşı, bir beden gibidir; bir parçası hastalandığında, diğer parçaları da birlikte hastalanır."

İki cihan güneşi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), yardım etmeyi teşvik etmiş ihtiyaç sahiplerinin, ihtiyaçlarını karşılamanın, Allah’a en yakın olmanın yollarından biri olduğunu ferman buyurmuştur.

Dinimizde yardım, sadece maddi destekle yapmakla sınırlı değildir. İnsanların farklı ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak el uzatmak son derece önemlidir.

İhtiyaç sahiplerine ‘maddi destek’ zekat, fitre ve sadaka adı altında maddi yardımda bulunarak rahat nefes almasını sağlamak çok önemlidir. Bu durum, ihtiyaç sahibine verilen bir borç değil, ona karşı bir görevdir.

‘Manevi destek’ konusu da son derece önemlidir. İnsanlara moral vermek, dua etmek, zor gününde omuz vermek ve ihtiyaç halinde kendisine anlayış ve hoş görü göstermek de hatırı sayılır bir yardım tarzıdır.

Maddi olarak imkânı olmayan birine, zaman ve emekle yardımda bulunmak da çok kıymetlidir. Birinin evine yardım etmek, ona ihtiyaç duyduğu işleri yapması konusunda yardımcı olmak, manevi olarak ona destek olmak da ‘zaman ve emek yardımı’ olarak da yorumlanabilir.

Unutmamamız gereken bir başka konu da, yaptığımız iyilik ve yardımları ne bir gösteriş merasimine dönüştürelim ve ne de ihtiyaç sahiplerini rencide edecek tarzda yapalım.

Biz Müslümanlar, sadece Allah’ın rızasını almak için bazı şeyleri yaparız. Maddi ve manevi desteklerimiz de bunların başında gelir. İhtiyaç sahibi olduğu belli olanlara yardım eli uzatmak da bu sebeptendir.