Malum Ramazan ayındayız. İnanların tatlı bir telaşla idrak etmeye çalıştığı güzel bir ay.

YUSUF AKSLI

Hemen hepimizin, Ramazan ayında tutulan oruç ile alakalı bildiği, duyduğu, okuduğu ve vakıf olduğu konular vardır.

Her ne kadar 21. asırda hala “Hocam, sakız çiğnemek orucu bozar mı?” gibi sorularla meşgul oluyorsak da, herkes biliyor bileceği kadar.

Ama hakikaten başlıktaki gibi mevzu aç kalmak değildir.

Hele açlığını reklam malzemesi yapıp satış işine girmek hiç değildir.

Çocukluğumuzda arkadaşlarla birbirimize “hele dilini çıkart bakayım niyetli misin değil misin?” diye sorduğumuz sorular artık sorulmuyor tabi ki.

Orucun bozulup bozulmadığına yönelik sorular da değişti.

Yukarıda meşhur ‘sakız’ örneğini yazdım.

Diş macunu kullanmak, kolonya dökmek, fazla uyumak… Sorular uzadıkça uzar.

Tuttuğu orucu bir reklam aracı yapmak için didinenler bir yanda, diğer yanda bu orucu kişisel ikbal haline getirmek için ultra lüks iftar sofrasında, zaten normal hayatlarında neredeyse aynı lükslükte yaşayan insanları konuk edenler.

Oruç tutmak gibi gerçekten fiziki ve ruhi zorluklar yaşatan bir ibadeti yapıp, hepi topu toplamda 10 dakikayı geçmeyecek kadar olan ‘namaza’ yanaşmamak da garip bir şey.

‘Namazsız oruç kabul olmaz’ gibi bir düşünce sahibi değilim. Haşa!

Sadece zorluklar arasındaki farklılıkları anlamak için hep düşünürüm bu durumu.

Para karşılığında görsel ve yazılı medyada vaaz verenlerin durumunun vehametine ise girmek istemiyorum.

‘Dini konuların’ çok hassas olmasından dolayı pek de o alanda görünmek istemez insanlar.

Doğruluk payı var ama ya ‘vicdani konular’?

Ya ‘ahlaki konular’?

Yani kimse, ‘kul hakkı yemek orucu bozar mı?’ diye de sormuyor, bu soruyu sorulmuş sayıp cevap verecek ‘din alimi’ kimse de yok.

Alışveriş sırasında tartıya hakkaniyetli yaklaşmamak ya da.

Komşusunun mide guruldusuna kulağını kapatıp çeşit çeşit yemeklerin olduğu masalara sahip olmak?

Kapısını çalan birine yemediği, dünden kalma yemeğini ve ekmeğini büyük bir ‘minnetle’ vermek?

Oruç ibadetini mazeret gösterip ‘sinirli’ tavırlarla ailesi başta olmak üzere çevresini kırıp-dökmek?

Bunlar orucu bozar mı?

İşte bu sorularla meşgul olmak, tuttuğumuz orucun makbuliyetini arttırır eminim.

Zira, Cenab-ı Allah’ın bizim aç ya da tok kalmamıza ihtiyacı yoktur.

Zat-ı Alileri ruhumuzu işgal eden yukarıda saydığım kavramlarla ilgilenir.

O yüzden mevzu aç kalmak değildir derken, aslında ruhun açlığından bahsetmek istedim.

Mide bir şekilde dolar ve doyar, ruhu doyurmak aslolandır.

Ahlak, Adalet, Vicdan ve Hak…