Zekât, İslam’ın beş şartından biri olan mali bir ibadet olup, hicretin ikinci yılında (M. 624) farz kılınmıştır.

Maddi durumu iyi olan Müslümanların, mallarının belirli bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermesidir Zekat. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde zekâtın önemi vurgulanmış olup Müslümanlara farz olduğu bildirilmiştir. İlk dönemlerde Müslümanlar sadaka vererek ihtiyaç sahiplerine yardımcı oluyordu. Ancak hicretin ikinci yılında zekât, belirli oran ve kurallarla zorunlu hale getirilerek İslam’ın temel ibadetlerinden biri oldu.

Zekât verebilmek için bazı şartları taşımak gerekmektedir. Bu şartlar oluştuğu zaman Müslümanların bu ibadeti yerine getirmeleri gerekmektedir.

Her şeyden önce ‘Müslüman’ olmak gerekiyor, zira Zekât, sadece Müslümanlara farzdır.

Bunun yanında kişinin ‘Hür’ olması gerekmektedir. Köleler zekât vermekle yükümlü değildirler.

Ayrıca muhakkak surette ‘Akıllı ve ergen’ olmak şarttır. Çocuklar ve akıl hastaları zekâtla sorumlu değildirler.

Gerekli olan miktar kadar mala sahip olmak lazımdır. Kişinin temel ihtiyaçların ve borçlarından fazla, belirli bir miktar mala sahip olması gerekir.

Malın üzerinden mutlaka bir yılın geçmiş olması gerekir.  Zekâta tabi malın, üzerinden bir hicri yıl (kameri yıl) geçmesi gerekir.

Zekat verme miktarı, kişinin zekât vermesi için sahip olması gereken asgari servet miktarıdır. Günümüzde genellikle 85 gram altın veya bunun değerine eşit para veya mal olarak kabul edilir.

Bu şartları taşıyan her Müslüman, mallarının %2,5’ini zekât olarak ihtiyaç sahiplerine vermekle yükümlüdür.

Bu şartları taşıyan her Müslüman Tevbe Suresi’nin 60. Ayet’inde geçtiği üzere;

- Fakirler yani kendine yetecek kadar malı olmayanlar.

- Miskinler, hiç malı olmayan ve yardıma muhtaç kimseler.

- Zekât toplayanlar. Devlet veya yetkili kurumlar tarafından zekât işlerine görevlendirilenler.

- Müellefe-i kulûb. Kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kişiler.

- Köleler . Özgürlüğünü kazanması için borcunu ödeyemeyen köle ve esirler.

- Borçlular. Borcunu ödeyemeyecek kadar zor durumda olan kişiler.

- Allah yolunda olanlar. İslam’ı yaymak ve korumak için mücadele edenler.

- Yolda kalanlar (İbnü’s-sebil). Yolculukta olup memleketine dönemeyecek durumda kalanlar’a zekatlarını verebilirler.

Ancak bunun yanında, Zekat verme şartlarını taşıyan kişiler: Anne, baba, dede, nine ve üst soy ile çocuklar ve torunlardan oluşan alt soydaki kişilere zekatlarını veremezler. Aynı şekilde, eşlerine, zengin sayılanlara ve Müslüman olmayanlara da zekatlarını veremezler.

Zekât, kişinin malının bereketlenmesine vesile olduğu gibi toplumda yardımlaşmayı güçlendirir. Verirken niyet etmek ve gizli tutmak da sevabını ziyadesiyle artırır.