Mayıs 2023 seçimlerinin ardından muhalefet cephesinde yaşanan şok dalgaları yavaş yavaş dinmeye başladı;  hükümetin uygulamalarına ilk tepkiler de kendini gösterdi. Akaryakıta yapılan zam ardından İYİ Parti lideri Meral Akşener, zehir zemberek tepkilerini ortaya koydu. Ancak aynı şeyi ana muhalefet partisi olan CHP için söylemek mümkün değildir. Çünkü CHP’de “baba-oğul” uyumu sona erdi, yerini koltuk kavgasına  bıraktı.

Herşey “Değişim” adı altında başladı ve öne sürülmeye müsait olan İstanbul BB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çıkışlarıyla başladı. Adeta “Bir adım ileri, iki adım geri” taktiğini uygulayan İmamoğlu, nedense genel başkanlığa aday olduğunu açıklamadı bugüne kadar. Bu arada Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın “Adalet-Değişim” temalı yürüyüşü de sona erdi ki bu yürüyüş de İmamoğlu’na adaylık konusunda bir çıkış yaptıramadı hali hazırda.

Kılıçdaroğlu’ndan Yenileme Çıkışı

CHP’de belirsizlik süreci devam ederken siyaseten hamleler de olmuyor değil. Kendi için büyük tehlike olacağının farkında olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan morali bozuk ve “değişim” kavramıyla uyutulmaya müsait parti tabanının umudunu diri tutmak amacıyla “Yenileme” adı altında bir siyasi hamle geldi.

Önce Kılıçdaroğlu bu hamle ile ne demek istedi, ona bakalım.

CHP Lideri, değişime değil yenilemeye ihtiyaçları olduğunu vurguladıktan sonra “ Gazi Mustafa Kemal'in ortaya koyduğu bir çizgi, hedef var. Bunun neresini değiştireceksiniz? Yenilenme konusunda örgütün beklentilerini de alıp tüzüğümüzü değiştirmeye çalışıyoruz” kendine has bir siyasi tavır ortaya koydu.

Örgütlerin sesini dinledikten ve taleplerini aldıktan sonra gereksinme duyulan adımlarının “Yerel seçimlerde çok iyi bir performans yakalayacağımıza inanıyorum.  Pek çok çalışmayı belli bir noktaya getirdik. Aday belirlemelerimiz de iyi olacak. Çok iyi sonuçlar elde edeceğiz.”

Şu İYİ sözcükten kurtulmak gerekiyor bence. Bu tutmadı sanırım, onun yerine başarılı sonuçlar demek daha doğru olur diye düşünüyoruz.

 “Aday belirlemede şöyle bir yöntemimiz olacak: Tek bir gözlemle aday belirlenmeyecek. Anketler yapılacak, saha araştırması yapılacak. Bizim denetmenler gidecekler alana bakacaklar. “Kiminle kazanırız, kiminle kazanmayız” diye özel çalışmalar yapılacak. Adaylar belirlenecek.”şeklinde belirleme ile önümüzdeki yerel seçimlerden nasıl iyi bir sonuçla çıkacaklarına dair aday belirleme yöntemini açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu, kendilerini siyaseten bitirmek isteyenlere karşı bir hamlede bulunmuş oldu.

Değişim ile Kılıçdaroğlu’nu Siyaseten Silme Hedefi

Toplum olarak cumhuriyet tarihinin çok önemli bir o kadar kritik seçimi geride bıraktık. Çok umutlu bir psikoloji ile seçimi kazanacağına dair bir konumda olan muhalefet cephesi kaybetti. Bileşenler olarak kaybetti; ekip olarak kaybetti; hem masadan hem masanın yanından kaybetti. Yani sadece Kılıçdaroplu kaybetmedi, muhalif-i hattı cephesinde yer alanlar, kendilerine “Demokrasi Bloku” diyenler hepsi kaybetti. Nasıl Kılıçdaroğlu tek başına yüzde 48 almadıysa tek başına da kaybetmedi. Kaybettiyse herkes kaybetti.

Bu çerçeveden bakıldığında kaybedenlerden biri olan ve kazanılsaydı Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak olan Ekrem İmamoğlu, değişimin öncüsü olamaz. Daha açık bir ifadeyle kaybeden değişimin öncüsü olamaz ve böyle bir öncü ile muhalefet toparlanamaz. Değişim adı altında yapılmak istenen Kemal Bey’e siyaseten diz çöktürtmedir, ekibini politik arenadan silmektir. Denildiği gibi, ‘Neyi değiştirecekler?’, kazanmak için her yolu denemediler mi? Kaybetnin nedenlerinden biri “Kandil’den gelen açıklamalar” idi. Kim bu açıklamaları bir çerçeveye oturttu? Ya da kim buna karşı bir tutum ortaya koydu? Hiç kimse…

Kemal Kılıçdaroğlu, alevi olduğu için mi kaybetti? Hayır, kendisinin bu kimliği ile ilgili ilk açıklama müttefiklerinden biri olan İYİ Partili bir vekilden geldi ki buna ilk tepkiyi AK Parti gösterdi ve bu konu kapandı.

Şu anda gözüken “baba-oğul” sürecinin bitmiş olması ve    Ablalık-kardeş” etkileşiminin devam ediyor olması, her ne kadar dillendirilmese de.

Bütün bunlara rağmen CHP’de yenileme şart. Tabandan gelen sesi daha fazla dinlemek, örgütsel çalışmaları derinleştirmek ve ülke geneline yayarak halk ile daha fazla buluşmak. Türkiye’nin her bölgesinde parti olarak var olabilmek, örneğin güneydoğu illerinin çoğunda CHP ya yok ya da çok zayıf. Bu nedenle bu sürece müdahalede bulunmak. Ülke geneline bakıldığında CHP’li politik kadronun elit veya marjinal kaldığı görülmektedir. Bunun kırılması gerekiyor.

Saygıyla…