Neredeyse herkesin üzerinde mutabık kaldığı ülkenin geleceği açısından en kritik seçime doğru hızla yol alıyoruz. Mevcut ittifaklar genişlemeye çalışırken, yeni ittifaklar kuruluyor, parlamenter ve başkanlık ‘tek adamlık’ sistemi masaya yatırılıyor, iktidardan beslenen çıkar grupları kaybetmek korkusuyla dört elle iktidara sarılırken, yeni türeyen çıkar gruplar ise olası iktidar değişikliğinde yerlerini alabilmek için elli takla atıyor.
Böylesi bir kritik seçime doğru gidilirken elbette üslup sertleşiyor, ağza alınmayacak sözler sarf ediliyor. Tüm bunlar yaşanırken, birçok meslek grubundan yetişmiş insanımız, gelecek kaygısı yaşayan genç nüfusumuz, ülkeden umudunu kesen sermaye göçü hızla devam ediyor.
Birde yapılan ilginç açıklamalar var ki, sormayın gitsin. Söyleyene değil, söyletene bakın cinsinden. Yetkili merciler de, ‘Gel kardeşim sen ne diyorsun, bu açıklamaları neye dayanarak yapıyorsun. Elinde bilgi, belge var mı? Bir kaos ortamı yaratıyorsun. Bundan kim ve kimler çıkar elde ediyor’ demiyor, hesap sormuyor, hukuki yaptırım başlamıyor.
Kamuoyunda İsmailağa Cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’den yani meşhur Cübbeli Ahmet’ten söz ediyorum. Cübbeli Ahmet, bir süre önce yaptığı açıklamada ‘Lükse düşmeyin’ diye başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Memleketin önündeki durumlar belli değil. Bütün dünyanın gavuru şeyleri bize çevirmiş yani... Suriye'de büyük bir siyonist Kürdistan kurulmak üzere... Burada büyük tehlikeler var. Yeniden bir İstiklal Savaşı gibi, bir Kuva-i Milliye hareketlenmesi gibi, yeniden bir vatan müdafaası gibi durumlar icap edebilir. Önümüzdeki günler çok hayır göstermiyor. İlerisi hayırdır ama çok vatan haini var. Çok din-devlet düşmanı var. Onun için bir temizlik de icap edebilir. Ne olur ne biter bilmiyorum ama nakit çok önemli bir şeydir. İnsan kenarda köşede onun için ekmek alacak para koymalı. İnsan bir senelik ihtiyacını, temel ihtiyaç maddelerini, bozulmayacak mallardan kilerinde, ambarında bulundurmalıdır. Bu sünnettir. Un, şeker, kuru fasulye, nohut gibi.’
Cübbeli Ahmet, bu açıklamanın bir hafta sonra yeni bir açıklama yaparak, yasal ve yüzde 10’un üzerinde oy alan HDP’yi ‘terörist’ ilan etti, İstanbul Sözleşmesini ve 6 masayı hedef alarak, derin devleti şöyle savundu:
‘Derin devlet olmalı. Yanlış yaparlarsa birileri ne olacak. Hükümetler gelse de gitse de değişmezleri olan bir kurum her zaman lazım. Askere polise silah sıkanı, polisle korursan, Meclis'te de konuşturursan... 'Bu devlet bölünmelidir' diyene maaş bağlayan bir devlet var mıdır? Bu işe karışanın kafasının kapatılması lazım. Siyasi yasak getirilmeli, vatandaşlıktan ihraç edilmeli.’
Cübbeli bunları kim adına veya kime destek için söyledi?
Cübbeli bu bilgileri nereden alıyor?
Bu konuşmaların etkisi var mı?
Bu konuşmaların seçimle ilgisi bulunuyor mu?
Aslına bakarsanız konuşmayı yapanın profiline ve bugüne kadar desteklediği siyasi partilere yakınlığına baktığınızda soruların cevabı konuşmaların içinde saklı.
Peki bu konuşmaların toplumda karşılığı var mı? Maalesef ki var. Hatırlayalım; 2015’de yapılan seçimde iktidar çoğunluğu kaybetmiş, seçim 1 Kasım'da yenilmemişti. Bu süreçte dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na gazeteciler şöyle bir soru sorulmuş ve böyle bir cevap alınmıştı:
‘Ankara saldırılarının (gar katliamı) ardından yapılan bir anket ve sonuçları var mı?’
‘Şimdi, anketler geliyor. Ankara'daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var. Birçok anket var. Saldırıdan sonra da yüzde 44 bandına doğru yükselme trendi devam ediyor. Önemli olan burada bizim hedefimiz AK Parti'nin tek başına iktidarı getirecek sonucu elde etmesi. A Planı itibariyle tek başına iktidardayız. Başka ihtimal düşünürsek bu tablonun değişmeyeceğine dair kanaatimiz vardır demektir, öyle bir kanaatimiz yok.’
O gün yaşananlara, bu gün söylenenlere baktığımızda bunların boşu boşuna söylenmediğini bir amacının ve hedefinin olduğunu görmek mümkün. Ya tarihin tekerrür etme olasılığı var mı? İşte bu kez bu çok zor görülüyor. Çünkü muhalefet grupları bundan gerekli dersi aldı kanaatindeyim ve bunu İstanbul seçimlerinde gösterdi. Ha muhalefet bir rehavete kapılır, masaları dağıtır, onlarda HDP’yi ‘terörist’ ilan ederse hepsi kaybeder, siyasi parti mezarlığına gömülürler.
Sevgiyle kalın.