Günaydın Türkiye.
Günaydın sevgili Okurlarım.
Diyarbekir’ın; kültür kenti, tarih kenti, inanç kenti olması için için her şeyi var.
Yok olan valiliği ile Belediyesi ile sayısı binleri aşmış dernekleri ile ve de sivil toplum örgütleri ile el ele verip bir araya gelmek.
Ama nafile.
Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan bu kuruluş ve örgütlerin umurunda bile değil. Hepsi farklı rantlar peşinde. Bunlarım hiç birinin Diyarbekir umrunda değil.
Hele şairim, yazarım diye geçinenler hak getire... Onlarda iyi şiir ya da bir derleme kitapla Diyarbekir'in sırtından para kazanmak peşinde. Ve bunlar Diyarbekir'in sırtından para kazanmak için gösterdikleri çabanın dörtte birini Diyarbekir'in kalkınması, yurtta ve dünyada tanınması için gösterselerdi Diyarbekir'imin çehresi bambaşka olurdu. Ey Diyarbekır'de kalmakla övünenler, yalnızca Diyarbekir'de kalmak Diyarbekir'i sevmek demek değildir. Hatta Diyarbekirli olmak demek değildir. Diyarbekir'de kaldığınız zaman içinde sizlerin neler kazandığını çoğu insan biliyor ama Diyarbekir'in neler kaybettiğini de sizler biliyorsunuz. Ama umurunuzda olmadığını da ben gibi Diyarbekir sevdalıları da biliyor. Diyarbekir'e yazıktır, günahtır, ayıptır, yaptıklarınız.
Peygamberler şehri demek için hiçbir ilde olmayacak kadar Peygamber var.
Tarih şehri demek için on üç, on dört yüz yıllık geçmişi olan başka kaç şehir var?
İnanç kenti demek için dört din, dört mezhep onlarca tarihi cami, kilise, sinegok olan kaç şehir var?
Kültür kenti demek için tüm inanç sahiplerinin her birinin değerinden ölçülemeyecek kadar farklı güzellikleri, yaşam biçimleri, anma günleri ve bu anmalara ait yemek kültürleri bugün dünyada kaç ilke var.
Diyarbekir’in edebi, edebiyatı, şiiri yazarı, şairi el sanatları, insan ilişkileri hangi kentte var(dı).
Vardı diyorum, çünkü ilgisizliklerinizden, rant isteklerinizden… dolayı bitmek üzere.
Dişyarbekir’in köşklerine kendine özgü eşi benzeri olmayan evlerine sahip çıkalım dediğimde hanginiz ses verdiniz.
Anzele büyük bir balıklı göl haline getirilip turizme kazandırılsın avazıma hanginiz kulak verdiniz.
Diyarbekir 5 nolu Ceza evi müzeye dönüştürülsün ısrarıma hanginiz destek verdiniz.
Eski stadyumun yeri, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun dediğimde çoğunuz hayal peşimde olduğunu kulaktan kulağa fısıldadınız.
Hele hele SUR İÇİ DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin dediğimde önü alınmaz bir hayal gibi değerlendirildi.
Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.
Biliyorum;
İsteğimi; derleme kitaplar yazmaktan, şiir bile denmeyecek dizeleri sıralamaktan okumaya bile fırsatınız olmadı.
Çünkü cebinize girecek ya da size küçük unvanlar vermeyecek tekliflerdi.
Üç maymunları oynadınız.
Ama yan yana geldiğinizde ki onu bile beceremiyorsunuz, bir birinize yukardan bakıyorsunuz. Alçak dağları ben yaratım havasında havanızdan geçilmiyor.
Hepsi o kadarsınız.
Halbu ki biz;
Eşyayı dahi incitme!' diyen bir medeniyetin mensuplarıyız. Ancak Şimdi ise birbirlerinin küçük bir hatasını bekleyen ne çok insan var oldu.
&
Haydi gençler. Diyarbekirli olun ya da olmayın, el verin. Bel verin. Bu işlerin çoğunu başarabiliriz.
Bir yerden başlayın.
Siz umudumsunuz.
Sakın yapılmaz edilmez diyenlere kulak asmayın.
&
Sayın Valim lütfen ön ayak olun.
Diyarbekirde başarılır.
Kimse başaramaz, Kırklar Dağın’da yapılan o heyula binaları bir kalemde kıyıktı attı.
On üç binyıllık tarihi, Kırklar Dağını, Dicle Nehrini kurtardı rantiyecilerin elinden.
Kim mi?
Söyleyeyim o günün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Cumali Atilla.
Saygıyla anıyoruz.
Beş on rantiyeci kızdı. Ama on binlerce Diyarbekir sever Onu gönülden alkışladı. Sevdi bağrına bastı.
Haydı Valim, mühür sende. Giderken gönüllerde kalmak istiyorsanız el verin, bel verin.
Diyarbekirlinin gönlü pazara değil mezara kadar sever.
Her kitap yazanı, şer şiir yazdım diyeni sakın gerçek Diyarbekirli sanmayın.
Diyarbekirli, sizi rahatsız edecek şekilde Diyarbekir adına, Diyarbekir ihyası için sizden bir şeyler isteyendir.
Ben 77 yaşında bir nam ı değer bir Diyarbekir sevdalısı olarak, yaklaşık altmış yıldan beri Diyarbekir basınında var olan, Doğduğum, büyüdüğüm; ilkokulu, ortaokulu, Liseyi ve de Eğitim Enstitüsünü Diyarbekirde okuyan atamın, babamın mezarının olduğu bu kadim Kenti gezip gördüğümde efkârlanıp bu denli yazıları yüreğim sızlayarak yazaduruyorum.
İşte Sizden hiçbir karşılık beklemeden Diyarbekirim için isteklerimden bir kaçını sıraladım.
Biliyorum Size yardımcı olmuyorlar yeterince.
Biliyorum bilhassa şu anda Diyarbekirde olanların Diyarbekir umurunda değil.
Ağlıyorum.
Umuyorum.
Biz Diyarbekir’e emeği geçenleri unutmayız.
En canlı örneği Diyarbekir’in eski ama gönüllerde yes yeni duran Emniyet Müdürü Gaffar Okan.
Bakın o dönemde doğan çocukların adı ya Gaffar’dır ya Okan…
Saygıyla…
Hoş geldin Sayın Valim, hoş geldin Sayın Ali İhsan Su.
Sayın Valim, vatandaşımıza hizmetkar olmaya geldim, diyorsunuz.
Gelin Diyarbekir’e hizmetkar olalım hep birlikte.
Umutla…
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.