Soğuk Savaş Dönemi yaklaşık yarım asır sürdü. Bu dönem 1990’larda sona erdiğinde 20’li yaşlardaydık. Yani sürecin sonlarını belli bir bilgi kapasitemizle ve atmosferini duygu dünyamızda yaşadığımızı belirtebiliriz.
Peki üzerinden 30 yıl geçen Soğuk Savaş Dönemi kısaca neydi, hatırlamaya çalışalım. Bir defa dünya süper güçler dönemini yaşıyordu ki bu güçlerden bir ABD diğeri SSCB kısa adıyla Sovyetler Birliği idi. CoolWar olarak savaş tarihinin literatürüne geçmiş olan bu kavram başlangıcı 2. Dünya Savaşının sonlarına rastlamaktadır.
Kısaca,bu süreci, iki süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında 1947'den 1991'e kadar devam etmiş olan uluslararası siyasi ve askeri gerginlik, şeklinde tanımlamak mümkündür.
Soğuk Savaşın başlangıcı aslında, 1917'de Rusya’da sosyalizmin bir ideoloji şeklinde benimsenip Lenin önderliğinde gerçekleşen Büyük Oktober Devrimi nam-ı diğer Bolşevik Devrimi’nin zaferle sonuçlanmasına kadar gider. Bundan sonra dünya Doğu-Batı çekişmesinin bir ürünü olarak şekil almaya başladı.
İkinci Dünya savaşından sonra dünya iki kampa ayrılmaya başlandı. Ve 1947’li yıllardan sonra iki kamp arasında “soğuk rüzgarlar” esmeye başladı. Bu yıllarda SovyetleriJosef Stalin3 Nisan 1922 - 16 Ekim 1952 arasında ülkeyi yönetti.
ABD’de ise Demokrat Partili Harry S. Truman 12 Nisan 1945 – 20 Ocak 1953 iktidarda idi. Bu tarihlerde ABD önderliğinde Sosyalist tehdide karşı NATO kuruldu. 1955 yılında ise sosyalist blok Varşova Paktı ile buna cevap verdi. Artık dünyada nefes durulmuş deyim yerindeyse, sanki iki ülke arasında çıkabilecek bir kıvılcım dünyanın sonunu getirecekti. Resmi açıklamalar birbirini tehdit edici şekilde art arda yapılıyordu.
Bu süreçte daha çok ülkelerin dış politikaları ön plana çıkarken buna bağlı olarak iki süper gücün dışişleri bakanları adeta başkanlarının önüne geçiyordu. Gençlik yıllarımıza denk gelen bu dönemin sonlarını oluşturan yıllarda Sovyetlerde 27 Temmuz 1985 - 1 Ekim 1988AndreiGromiko Dışişleri Bakanı olarak adı tarihe yazılırken, devlet başkanlığı görevinde bulunan YuriAndropov ve Konstantin Çernenko’yu kimse hatırlamıyor bile. Buna karşın ABD’de Dışişleri Bakanı olarak Aleksander Haig süper güç olan ABD’yi temsil etti. Bu yıllarda ABD’de Ronald Reagan devlet başkanlığı görevini 1989’a kadar sürdürdü.
Bir Kapalı Kutu olarak adlandırılan Sovyetler Birliği’ni 1985-1991 yılları arasında devlet başkanı olan Mihail Gorbaçov dünyaya açtı. Glasnost (Açıklık) ve Perestroyka (Yeniden Yapılandırma) sürecini başlatan Gorbaçov, demokratikleşme reformları, 1985 yılında uygulanmaya başlanmış ve Aralık 1991 yılında Sovyetler Birliği rejiminin çöküşüyle sona ermiştir.
Evet Sovyetlerin çöküşüyle Soğuk Savaş dönemi sona erdi dendi, ancak hatırlanacağı üzere o yıllarda “Artık dünyanın tek jandarması ABD’dir” söylemi vardı. Fakat “çöküş”ten bu yana Sovyetler dağıldı ama sonrasında kurulan Rusya kendini yıllar geçtikçe toparladı ve şu aşamada tekrar dünyada ABD’nin ciddi manada rakibidir. Şeklen bakıldığı zaman Putin’in Rusya’sı Biden’in ABD’sine meydan okuyan bir güç olarak varlığını sürdürmektedir.
Ukrayna Krizi İle Dünyada Tarih Tekerrür Mü Edecek?
2014 yılında Ukrayna Krizi ile başlayan iki ülke arasındaki politik-diplomatik problemler yoğun bir hal almaya devam ediyor. ABD ve Rusya, Karadeniz’de birbirlerini “diş gösterme” politikası gütmektedir hali hazırda. Rusya, Doğu Ukrayna olarak adlandırılan Donbass Bölgesi sınırına on binlerce asker yığmış durumda. ABD, Karadeniz’e Montrö Antlaşması kapsamında savaş gemilerini gönderdi.
Özetle durum böyle ve bu durumdan anlaşılıyor ki, iki güç arasında bir süre “soğuk rüzgarlar” esmeye devam edecek. İleride iki güç arasında sıcak savaş yaşanacak mı, sorunlar diplomasi ile mi halledilecek belirsizliği sürerken bu ortamda Türkiye’nin barışa dönük denge politikası gütmesi dikkat çekmektedir. Türkiye bu ortamda bir yandan Ukrayna’ya silah satmakta öte yandan Rusya ile S-400 programına devam etmektedir. Belki de bu dönemlerde en zor olan da denge politikasıdır, ancak Türkiye’nin bu anlamda siyasal hafızası zengindir. Türkiye, denge politikası izleyerek de İkinci Dünya savaşına girmemeyi başarmıştı.
Soğuk Savaş döneminin ruhuna uygun olarak iki süper güç savaşmadı; başka bir anlatımla ABD ve Sovyetler Birliği arasında sıcak savaş yaşanmadı. Peki böyle bir tecrübe varken iki süper güç arasında Ukrayna Krizi nedeniyle sıcak savaş ihtimali var mı? Bu soruya cevabimiz hayır ancak Rusya’nın Ukrayna’nın Doğusunu bırakmayacağı olasılığı çok yüksektir. İlaveten bölgede ABD’nin askeri varlığı Rusya’ya nazaran daha zayıf. Kara-Zarar hesabı ile ABD böyle bir riski göze alacak kadar deneyimsiz değil.
Saygıyla…