Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2,5 yıl aradan sonra Diyarbakır’a gelecek olması sokaklarda küçükte olsa acaba ‘Çözüm süreci buzdolabından çıkartılır mı?’ beklentisi oluşturdu. Ama olmadı, çözüm süreci buzdolabında kaldı.
Neredeyse 40 yıldan bu yana devam eden çatışmalı süreç, başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere tüm ülkeye büyük zarar verdi. Ülkenin milyarlarca dolarlık kaynağı heba oldu, en önemlisi binlerce insan barış ve kardeşlik içinde yaşamak varken hayatının baharında toprağa düştü.
Yüzlerce yıllık Kürt sorunu, Türkiye’nin her zaman öncelikli sorunların başında gelmiştir. Kürt sorunu gerek iktidar, gerekse muhalefette bulunsun her zaman tüm liderlerin ilgisini çekmiş, çözüme yönelik çeşitli raporlar hazırlanmış ve yapılacaklar konusunda yol haritası belirlenmiştir.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bunlardan biridir. Erdoğan henüz Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı yaptığı dönemde, Kürt sorununa yönelik bir rapor hazırlamış ve Refah Partisi’nin merhum lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a sunmuştu.
Erdoğan, iktidara geldiğinde de Kürt sorununa yönelik ilgisini kaybetmemiş ve 2005’de Diyarbakır’da çok önemli bir çıkış yaparak, ‘İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa ad koyalım diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur’ demişti.
2009’a gelindiğinde ise, dönemin Bakanı Beşir Atalay koordinesinde, ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’, ‘Demokratik Açılım’ ve ‘Çözüm Süreci’ başlatılmıştı. HDP, çatışan taraflar arasında arabuluculuk yapmış, Akil İnsanlar heyetleri, halkı dinlemiş onlarca rapor, belge ve bilgiyi ilgili kurumlara sunmuş, Doğu ve Güneydoğu’daki olumlu hava, yatırımlara yansımış, insanlar yarınlara daha umutlu bakmış ve bölgedeki bu olumlu gelişme ülke geneline yayılmıştı.
Tarih 22 Temmuz’u gösterdiğinde Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memuru evlerinde ölü bulundu. İki gün sonra Türk Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar Kuzey Irak'taki PKK kamplarını vurdu. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ‘Kandil üzerinde uçan jetler Ceylanpınar’a cevap’ dedi. Bu çözüm sürecinin bitirildiği tarihi oldu. Fakat Ceylanpınar’daki cinayetlerle ilgili tutuklananların tamamının serbest kalması ve cinayetlerin üzerindeki sır perdesinin halen kalkmaması, büyük bir soru işareti olarak duruyor.
Tabii bu cinayetten önce 7 Haziran 2015 seçimlerini göz ardı etmemek gerekir. Bu seçimde AK Parti'nin oyu 2011 genel seçimine göre büyük oranda düşerken, HDP yüzde 10 barajını, yüzde 13.1 ile aşarak meclise MHP ile aynı milletvekili sayısını gönderdi. Seçim sonuçları bazı çevreler tarafından çözüm sürecinin AK Parti’ye değil, HDP’ye yaradığı yorumuna neden oldu.
Nihayetinde 7 Haziran 2015 seçiminden bir koalisyon çıkmayınca 1 Kasım’da yenilendi. Erdoğan, istediği 400 milletvekili sayısına ulaşmasa bile yeniden oylarını 2011 genel seçimindeki orana yükseltmeyi başardı. Fakat bu süreçte çok şey yaşandı, çok şey oldu ve çok insan yaşamını yitirdi. Çözüm sürecinin esamesi bile okunmadı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecinin bitmesiyle sert politika izlemeye başladı. MHP ile Cumhur İttifakı’nı kurduktan sonra ise, bu sertliğin dozu daha da arttı. İşte bu nedenle Erdoğan’ın yıllar sonra Diyarbakır’a gelişi çok önemliydi. Yeni bir çözüm sürecine yönelik beklentisi olan çok önemli ve sessiz bir kesim vardı, ama beklentileri boşa çıktı.
Çünkü Erdoğan, Diyarbakır meydanında çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden biri olan ve şu anda kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan HDP’yi ağır sözlerle suçladı ve çözüm sürecini bitirdiğini söyledi. Erdoğan;
-Diyarbakır annelerinin yüreklerini kimlerin yaktığını da gayet iyi biliyorsunuz. Sizler başkalarının evlatlarını dağa ölüme gönderenlerin kendi evlatlarını yurt dışında nasıl ihtimamla büyüttüklerini yaşattıklarını da gayet iyi biliyorsunuz.
- Baldıran zehri de olsa, bu meydanda söyledim, içeriz dedim. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar provoke ettiler, zehirlediler, istismar ettiler ve sonunda tamamen yıktılar.
-Küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık bir buçuk asırdır kaşıdığı bir yarayı kapatmak için çözüm sürecini biz başlattık. Ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık, çünkü çözüm sürecini bunların kötü niyeti, gizli gündemleri sonlandırdı.
- Biz Diyarbakır'da 2005 yılında size ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız.
- Hangi demokraside seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir? Devletin yatırım için gönderdiği ödenekler yollara mayın döşemek için kullanılır?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Diyarbakır'da Z kuşağı ile de bir araya geldi, şarkı söyledi, çeşitli yatırımların açılışını yaptı. Tüm bunlardan ne anlamamız gerekiyor?
-Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkan ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, Diyarbakır'da çözüm sürecini buzdolabından çıkartabileceği mesajı mı verdi?
-Sürekli düşüşte olan Kürt oylarının en azından bir bölümünü yeniden kazanabilmek için mi yaptı?
-Yoksa erken seçim startını mı verdi?
-Erdoğan yeni bir arayışta mı?
Neden şimdi?
Sorulan, sorgulanan bunlar. Çözüm süreci şimdilik buzdolabında kaldı. Yeniden buzdolabından ne zaman çıkartılacağı veya buzdolabından çıkartıldığında karşısında legal bir muhatap bulup bulmayacağı ise meçhul…
Sevgiyle kalın.