Yazımı esas manada göçmenlerin 'birey' olarak varlığı üzerine temellendirme niyetiyle yazdım. Ama böyle bir konu biraz daha soyut ve akademik tedrisattan uzak olacağından bu konuyu, Diyarbakır'daki Yezidi mülteci deneyimlerinin psikososyal sonuçları olarak çerçevelendirdim.
Bu hususta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin Yezidiler hakkındaki projelerini bizatihi tecrübe ettiğim için ve belediyenin göçmenleri karar alma mekanizmalarına dahil edilişini gözlemlediğim için, diğer illerdeki Göçmen politikalarına da ışık tutması açısından gözlemlerimi sundum.
Göçmenlerin literatürde yahut kamusal görünürlülükte yer alabilmeleri için daima mağduriyet görselleriyle ve duyumlarıyla simgelenmeye mecbur bırakılmaları gerekiyor.
Bu bağlamda 'göçmen' olmanın, diğer bir deyişle vatandaşlıktan mahrum olma halinin Faucoult ve Hannah Arendth perspektifinde nasıl bir yer tuttuğunu incelemek elzemdir. Göçmen kavramının, ulus devlet ve toprak olgusunun ötesinde ele alınmadan, göçmenler üzerinde yapılan tüm politikaların yine bir ulus-devletin çemberine yahut uluslararası ekonomi-politik malzemesi olma dışına çıkılmayacağı kanaatindeyim.
Spivakın madun kavramsallaştırması temelinde sosyal politikaların göçmenleri madunlaştırılmaması gerektiğini Diyarbakır Belediyesinin Yezidi Göçmenler üzerindeki politikaları temelinde incelemek gerekir.
Yezidi mültecilerin psikososyal ihtiyaçlarına ve Diyarbakır'da karşılaştıkları güçlüklere odaklanmak ve mülteci deneyimlerinin psikososyal sonuçlarını, aldıkları sosyal destek ve psikolojik durumları analiz etmek muhakkaktır.
Bugün mülteciler küresel politika ve ekonominin bir parçasıdır. Mülteciler hakkındaki literatürün doğru bir düzlemde inşası hem onların dünyalarını hem de kendi dünyamızı geliştirmek adına önemlidir. Prem Kumar Rajaram, mültecilerin birey olarak ele alınmadığını, sınırları ve bileşenleri tarihsel bağlamdan çıkarılmış, devlet merkezli perspektiflere ve uygun normlara indirgenmiş bir grup, topluluk olarak ele alındığını iddia ediyor.
Diyarbakır Mülteci Kampındaki Yezidiler hakkında temel bilgiler vermem gerekirse;
Ağustos 2014'te Kuzey Irak’taki Sincar bölgesindeki Yezidilere yapılan IŞİD saldırısının ardından, 500 binden fazla Yezidi, memleketlerinden kaçmak zorunda kaldı. Binlerce kişi Diyarbakır ve yakın şehirlere göç etti.
26 Ağustos 2014'ten bu yana. Türkiye’de Yezidi mültecilerin çoğunluğu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen ve yönetilen kampta kalmaktadır. Kamp için kullanılan alan yaklaşık 200.000 metrekaredir. Kamp, yılın ilk yarısında 5 bin Yezidi ağırladı, ancak sayı daha sonra azaldı. 28 Kasım 2015 tarihi itibariyle mültecilerin kaldığı toplam çadır sayısı 864'dür. Sadece Diyarbakır kampında yaş sınırı ve cinsiyete göre dağılan sığınmacı sayısı şöyledir:
Kampın Yönetimi: Yeni Bir Model
Hannah Arendt vatandaşlığın yitirilmesinin beraberinde yalnızca güvenlik hakkından mahrumiyeti değil, açıkça tanımlanmış, tüm kimliklerden de mahrum bırakılışı getireceğini ifade eder. Bu minvalde devlet merkezli politikalar genelde mültecileri tüm kimliklerden ve hatta kendi varlıklarından tenzih eden politikalardır. Bu merkezi politikaların aksine Diyarbakır belediyesi, mültecileri esasa koyan ve onların güçlendirilmesini amaçlayan bir anlayış izlemiştir.
Kamp koordinasyonunun, Yezidiler için herhangi bir güvenlik ihlalinin olmayacağına karar vermesi durumunda, mültecilerin kampı kısa süreliğine terk etmeleri konusunda hiçbir engel bulunmamaktadır. Yani mültecilerin hareket özgürlüğü kamp yönetimi taralından kısıtlanmamaktadır.
Kampla ilgili kararlara, Belediye yetkililerinin, ilgili STK'dan ve seçilmiş temsilcilerle birlikte oradaki Yezidilerin eşit katılımıyla oluşturulan Kamp Koordinasyon Birimi aracılığıyla ulaşılmaktadır. Başka bir deyişle, Yezidiler karar alma mekanizmalarından dışlanmamaktadır.
Kamplarda Eğitim çağında yaklaşık 700 çocuk vardır. Onların eğitimleri ile ilgili politikaları planlama ve uygulama süreçlerini Yezidi öğretmenler ve mülteci temsilcileri taralından yürütülür.
Yezidi kamp topluluğundaki ataerkil eğilimleri zayıflatmak için Diyarbakır Belediyesi, Yezidi kadınların karar alma mekanizmalarına katılımlarının güçlendirilmesi için seminerler başlatmıştır.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin Yezidi Mültecilerin Gelecekleri ile ilgili Planları:
Güvenlik problemleri çözüldükten sonra Sincar'daki memleketlerine dönmek isterlerse. Yezidilerin kendi kültürlerini ve sosyal yapılarını kaybetmeden hayatta kalabilmeleri adına belediye tarafından aşamalı planlar geliştirilmiştir.
Belediye Yezidilerin gelecekteki beklentilerini anlamak için çadırlarda anketler ve derinlemesine görüşmeler içeren bir araştırma projesi başlatmayı planlamaktadır.
Diyarbakır'daki Yezidi mültecilerin yanı sıra, Siirt. Batman ve Şırnak illerinde belediyeler tarafından inşa edilen kamplarda bulunan binlerce yezidi mülteci bulunuyor. Belediye civar illerdeki çadırlarda yaşayan bütün Yezidi mültecileri bir araya getirerek Diyarbakır'da konteyner evler veya apartmanlar kurmayı planlamaktadır.
Ülkelerine dönmek isteyen Yezidileri güvenli bir biçimde dönme imkanı sağlanacak. Diyarbakır'da kalmak isteyenlere ise eğitim programları ve istihdam olanakları sunulacaktır.