2023 Seçimlerinin getirmiş olduğu yenilgi ve ardında yaşanan şokun etkileri muhalefet bileşenlerini hala zorlamaya devam ediyor. Yenilgi ve şok adeta muhalefeti yatalak haline getirmiş, nefes alamaz durumda. Ölümle burun buruna geldi dersek mübalağa etmemiş oluruz, sanki. İslamiyette buna sekerat denilmektedir. İslamiyet’te geçen sekerat-ı mevt tamlamasında Ölüm Anı Sarhoşluğu anlamına gelmektedir. Her halde muhalefetin tam da yaşadığı budur.

Ana muhalefet partisi CHP’de “Baba-oğul Savaşımı”, bir türlü AK olarak Şenlenemeyen İYİ Parti’de dur durak bilmeyen istifalar, TBMM’de seçimin en karlı partileri olan DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerinin bir araya gelip grup kuramamaları ve seçimlerde oy düşüşü yaşayan HDP’nin seçimi ruh hali genel anlamda sekerat yaşayan muhalefet cephesinin genel manzarasının bir betimlemesi olarak ileri sürmek mümkün.

CHP’de Dedeler de çıkabilir

Baba-oğul savaşımı devam ededursun belki de çizgi dışında kalmış CHP’li dedeler de çıkabilir bir “değişim” eğilimi olarak. Kurultayını tamamlayan İYİ Parti’nin genel başkanlığına seçilen Akşener “Şımarıklık  bitti artık” , dedi. Akşener böylece partisinden istifa edenleri “şımarık” olarak ilan etmiş oldu. Başka şımarıkların çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek, dedikten sonra bütün bunların siyaset arenasında yaşandığı ve HDP’nin bu gölgede olan bitenleri bir yandan izlediğini öte yandan kendilerinin ne kadar iç değişim yaşayacaklarının muhasebesini yaptığını ifade edelim.

HDP’de köklü değişim beklemek zor neredeyse imkansız. Aslında köklü değişim her siyasi parti için farklı anlamlara gelmektedir. Bazı partiler sadece genel başkan değiştirerek yapılanı köklü değişim diye nitelerler. Örneğin Turgut Özal’ın ANAP’ı buna örnek göstermek mümkündür. Süleyman Demirel’i AP’nin veya DYP’nin başından almak da hemen hemen benzer bir durumu ifade eder. Ama CHP ve HDP gibi “kendi ideolojileri” ile yoğrulmuş siyasal partiler için aynı şeyleri ileri sürmek zor. Belki dönemsel değişiklikler yaşayabilir partiler ama stratejik değişiklikler yaşanmaz bu partilerde.

HDP için köklü değişimin ekseni PKK’nin şiddet eylemlerinin reddinden geçer. Bir gün siyaseten HDP konuşur ama PKK kurmayları konuşamazsa ve bunun koşullarını tamamen HDP’li aktörler tarafından oluşturulmuşsa o zaman köklü değişimden söz etmek olasıdır. Daha başka bir ifadeyle söylersek HDP’nin sivil siyaset anlayışı PKK’nin tetiğe basma eğilimini domine ederse siyasetten radikal değişiklikler yapar, noktasına gelmiş olur.

Hali hazırda bütün dünya biliyor artık, hala PKK’nin HDP’nin başta genel başkanının kim olacağından seçim listelerinin hazırlanmasına kadar baş rol oynadığını. Ama HDP aktörleri bunu hwp gizleyen, yadsıyan ve ıskalayan bir tarz-ı siyaset uyguluyor. Bu, bir anlamda kendi kendini kandırmaktır ama nihayetinde değişen bir şey olmamaktadır.

Hem Sandık Hem Silah, Olmaz  

Mamafih gerçekler böyle iken bir elde silah diğer elde oy ile sandığa gitmek ne başarılı olunur ne de meşru olunur. Bu noktada ya iş inada binmiş ya da birilerinin küçük çıkarları başat oluyor. Her seçimde oylar boşa gidiyor. Olan yüzde 10 gibi bir siyaseti belirleyecek bir güce oluyor, yani olan vatandaşın, seçmenin oy’una oluyor.

HDP’ye oy veren Kürtler siyaseten bir kimliğe kavuşmuş durumda. Tetik siyaseti ile buna yön vermenin vakti geçmiş bile. Önümüzdeki kurultayda HDP bu muhasebeyi yapar ve yürekli bir şekilde bunu tartışır ve yeni genel başkanını buna göre seçebilirse siyaseten rüştünü ispatlamış olur, kanaatimizce. Eğer bu iç muhasebe sürecinden daha doğrusu eleştiri-özeleştiri süreci ile klasik anlamda niteleyecek olursak, bundan yeni bir lider doğarsa HDP’de tarihsel bir dönüşümden söz edilebilecektir.

Aksi durumda, daha önce de zaman zaman bazı aktörler dile getirmişlerdi. Örneğin Ahmet Türk birkaç defa “Yüzleşme”den söz etmişti, ama arkası gelmemişti. Ya da Hendek sonrasında HDP’li Dengir Mir Fırat, hendek siyasetinin yanlış olduğunu belirtmişti. Ama hendekler konusunda hala bir yüzleşme yapılmamış, her zamanki gibi kolaycıl yaklaşım, suçu devlete atmak!

Bu anlayış sürdükçe HDP’de değişime direnilecektir, lafta kalacak herşey ve sadece Mithat ile Pervin gider, yerlerine ……………gelir,……………………..gelir.

Saygıyla…