Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

Bir insan hiçbir zaman dört dörtlük değildir. Dört dörtlük olamaz da. Liderler de öyledir. Dünyada hiç ama hiç bir lider dört dörtlük değildir

Herhangi bir liderin dört dörtlük olduğunu savunanlar ya kör ve sağırdırlar ya da cahil ama taraflıdırlar. Dahası var; yalakadırlar. Bunlar ellerinde tuzluk, salatalık arayan yağcılardır.

Dünyada hiçbir lider dört dörtlük değildir. Dört dörtlüğüm diyen liderler; hastalıklı insanlardır, diktatördürler. "Ya ben ya tufan." diyen tipte kendini beğenmişlerdir.

Bilmezler ki bir gün;

“Keser döner, sap döner;

Gün gelir hesap döner.”

Bir de dört dörtlükleri yaratan goygoycular vardır.

Ellerinden bir iş gelmezlerin becerebildiği tek şey; her an kullanabilecekleri birini Kayseri usulü boyayıp allayıp pullayarak kendilerinde olmayan ve asla olmayacak, olmadık üstün özellikleri yükleyerek, dört dörtlükleştirirler. Ve o kişiyi asla kendi haline bırakmaz. etrafını sararlar. Ona kendi yapamadıklarını toplum istiyor iddiasıyla yaptırmaya çalışırlar.

Bu dünyanın kendilerine kalacağını sanırlar.

Bilmezler ki her karanlıktan sonra mutlaka bir aydınlık gelir.

O da goygoycuların tınısını halkın ezgisi sanarak, halkım istiyor gazıyla olmadık şeyi halkına yaptırmanın mutluluğunu yaşar. Vurur abalıya. Ne adalet ne adliye…

Halbuki ‘Suçluluğu kanıtlanana kadar her kes masumdur. Düşündürmezler zaten goygoycuları ona.

Olan halklara olur.

Ama bilmez ki bir gün adalet herkese lazım olduğu gibi kendine de lazım olacağını.

Sonuç mu?

Söyleyeyim.

Ne senin atan ne de diğerinin atası dört dörtlük değil.

Günümüzde değil dört dörtlüğü, dört üçlüğü bile bulmak olası değil.

Bütün bu dört dörtlüğüm diyenlere söylenecek bir Arnavut atasözü var, onu da söyleyerek bugünkü yazımı sonlandırayım.

“Tahta bir çekiç ile sıcak demiri dövemezsin”

&

Kim ne demiş

İzmir’de yaşayan İranlı bir İngilizce öğretmeninin Instagram hesabında paylaştığı video. Diyor ki: “Saçınızın rüzgarda dalgalanmasının İran’da suç olduğunu biliyor musunuz?

&

Bir söz de benden

Sayın Valim,

Barışın şehri Diyarbekir’in

tarihi köşklerine bir el atın.

Sahip çıkın.

&

Tabii ki savaşa hayır.

Çünkü;

Ağlayan annenin, yetim kalan çocuğun, kocasını kaybeden kadının, savaşa sürgün edilmiş gencin siyasi kimliği yoktur. Savaşta kapalı açık, dinli dinsiz yoktur. Oralı, buralı, şuralı; benden, senden sizden; bizdendi sizdendi onlardandı yoktur. Masum halk ölürken sinmek insan ayıbıdır.

&

YAŞAMAN LAZIM;

MASKE TAK,

MESAFEYE ÖZEN GÖSTER,

KENDİNİ ve ÇEVRENİ TEMİZ TUT.

Hurafelere kulak asma.

MASKE TAKMA ALIŞKANLIĞINA

DEVAM ET.

Çünkü

Geçmiş bir şey yok.

&

Şimdi de sıra haftanın öğüdünde

Kirveme öğütler

Kirvem bak Cesare Pavese ne diyor.

“Hızlı ve uzun yol almak istiyorsanız, üstünüzdekileri çıkarıp hafifleyin. Tüm hınçlarınızı, kıskançlıklarınızı, hoşgörüsüzlüklerinizi, bencilliklerinizi ve korkularınızı atın üstünüzden.”

Kulak vermek gerek bu söze…

&

“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, MÜZEYE dönüştürülsün.”

“SUR İÇİ; DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.

“Sur İlçesinin adı “ESKİ DİYARBEKİR” olsun.”

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.