Günaydın Türkiye. Günaydın sevgili okurlarım. Madem çözecektiniz 40 yıl önce niye çözmediniz Madem çözecektiniz 40.000 insanın ölmesini niye beklediniz?
Madem çözecektiniz bunca asker, polis, güvenlik sorumlusunun ve de sivilin neden ölmesini beklediniz?
Madem çözecektiniz bu yolda harcanan milyarlarca dolara neden göz yumdunuz?
Şimdi şehit ailelerinin durumu ne olacak? Onlara ne diyeceksiniz?
Diye soruların ardı arkası kesilmiyor.
Yani ne diyorsunuz?
Madem kırk yıl beklediniz, bir kırk yıl daha mı bekleyelim?
Bu uğurda kırk bin insan öldü, bir kırk bin insan daha mı ölsün.
Yetmedi bu yolda harcanan milyarlarca dolara neden göz yumdunuz?
Yetmedi onca asker, polis, güvenlik sorumlusunun ve de sivilin daha ölmesini mi istiyorsunuz.
Yetmedi bu yolda milyarlarca dolar daha mı harcansın demek mi istiyorsunuz?
Yetmedi yeniden on binlerce annenin yeniden gözyaşları sel gibi aksın mı diyorsunuz?
Gelelim Şimdi şehit ailelerinin durumu ne olacak? Onlara ne diyeceksiniz? sorusuna;
İşte cevaplanması en zor olan soru bu.
Yaklaşık Türkiye’de her aileden bir şehit verilmiştir. Onlarında ellerini öperek; anne, baba en çok üzülen doğaldır ki sizlersiniz. Siz gibilerin çoğalmasını istemiyoruz. Kimsenin artık evlatsız, babasız, nişanlısız, sözlüsüz kalmasını istemiyoruz.
Artık o uğurda sizlerin nafakasını silahlara, mermilere, toplara harcansın istemiyoruz.
Geçmişte işlenen yanlışların devam etmesini istemiyoruz.
Di ye ce ğiz.
Birbirimize sarılıp barışın geldiğini kutlayacağız.
Doğrudur, barışın öncesi kanla, gözyaşları ile doludur. Ancak sonrası hoş görü, kardeşlik, özgürlük, el sıkışma olur.
O la cak.
Dahası var tabi.
Vay neden dün terörist dediğine neden barış eli uzatılıyor.
Vay daha dün bölücü, hain dediklerine; neden hasta ziyareti ya da geçmiş olsun telefon aramaları yapılıyor.
Ya da Terörist diye hapse atılan bir kişinin eşinin ameliyatı nedeniyle hastaneye gitmesine neden izin veriliyor.
El insaf be kardeşim.
El insaf diyorum.
Yani bu kin, bu nefret, bu yan bakış ömrü billah devam mı etsin yani?
Barışa ilk adımı atmak işte bu diyorum.
Sonuç olarak “En kötü barış, savaşmaktan bin kez daha iyidir.” diyorum.
Haydi hep beraber ve hep bir ağızdan ”EN KÖTÜ BARIŞ ŞAVAŞTAN İYİDİR.” diye haykıralım.
Barış sevgidir. Barış; dostluktur, kardeşliktir. Barış gönül rahatlığıdır. İyi geçinmektir, barış. Kavgasızlıktır. Silahsızlıktır. Barış sağlıktır. Zindeliktir.
&
Bir söz de benden
Demokrasi bir eğitim işidir.
&
Kulağa hoş gelen sözler
Biz, bir sofrada açlık varken huzuru bulamayanlardanız!
&
Kirveme öğütler
Kirvem geride bıraktıklarımızı özlüyor, elimizin altındakinden sıkılıyor, ulaşamadıklarımıza tutuluyoruz. Robin Sharma
&
Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
BEDDUAMDIR
BU ÜLKE ZENGİN,
BU ÜLKEYİ SÖMÜRENLER ÖLSÜN.
BU ÜLKE BARIŞ GÖLÜ
DÖVÜŞTÜRENLER ÖLSÜN.
BU ÜLKEDE RUM ERMENİ VAR,
KISKANDIRANLAR ÖLSÜN.
BU ÜLKEDE KÜRT VE TÜRK VAR,
VURUŞTURANLAR ÖLSÜN.
BU ÜLKEDE ALEVİ VAR SÜNNİ VAR,
AYRI KOŞANLAR ÖLSÜN.
BU ÜLKE GÜZEL,
BU ÜLKEYİ SEVMEYEN ÖLSÜN.
BU ÜLKEDE BEN VARIM SEN VARSIN,
AYRIŞTIRANLAR ÖLSÜN.
GELİN HEP BİR AĞIZDAN SÖYLEYELİM:
''BEN U SEN YAŞASIN HAYINLAR ÖLSÜN.'
RECEP YILMAZ
&
Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.
Daha da önemlisi,
Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım.
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça kalın.