VEYSİ ÜLGEN
Ve yıllar, yolları işaret ediyordu.
Ve yollar, yürümekle aşınıyordu.
Ve yürümek, umudu aklıyordu.
Onlar bir kez daha ak gömlekleriyle yürüyeceğiz dediler.
Çünkü onların gönüllerde kalan hikayesi, bugüne dair hakkı ve yarına bırakacakları onuru vardı.
Bu yüzden İnatla sokaklara açıldılar.
Onlar doksanlı yıllarda, emekçi dostlarıyla ak gömlekleriyle yürümüşlerdi. Fiili olarak yola koyulup, meşru taleplerini haykırmışlardı. Bununla yetinmemişlerdi. Fiili olarak sendikalarını kurmuşlardı. Sadece emekçilerden izin alırız demişlerdi. Sağlığın piyasasını bozmuşlardı.
Gün geldi ak gömleklerine panzerlerden paslı su sıkıldı.
Gün geldi ak gömlekleri faili meçhul kurşun mevsiminde kan kırmızısıyla işaretlendi.
Gün geldi ak gömlekleri içindeki iskeletler kırıldı.
Ama hiçbir zaman ak hayalleri kırılamadı.
Ankara’ya ak gömlekleriyle yürümek onlar için her zaman öncelikti.
Çünkü, onlara hükmedenlerin konaklarına varmak ve sağır hallerine haykırmak istiyorlardı.
Çünkü hep haklıydılar.
İnsanca yaşam dediler. Eşit işe eşit ücret dediler. Mesleki saygınlık dediler. Herkese eşit, ücretsiz, erişilebilir, anadilinde sağlık dediler. Sağlık için örgütlü, demokratik, eşitlikçi bir toplum dediler.
Çünkü çok öfkeliydiler.
Esas olarak onlara sağır iktidarlara çok öfkelendiler. Gözler sanki perdeyle, kulaklar sanki mermerle kapalıydı. Sesimizi duyun dediler. Bizi göreceksiniz dediler.
Çünkü fazlaca inatçıydılar.
Sesleri kulakları açtı, perdeyi indirdi.
Onları görmeyenlerin bir de karanlık tuzakları vardı.
Bir Ekim günü Ankara’da dostlarıyla sonbaharın ak güvercini olarak uçmak istediler. Ama ak güvercinler bu havalarda sevilmiyordu. Ve mütemadiyen vuruluyordu.
Ak güvercinlerin kanatları birdenbire kara bombaların parçalarına takıldı. Güpegündüz sorgusuzca ve havince vuruldular
Yürekler kanadı.
Gömlekleri kanadı.
Gözler kanadı.
Bu kanı, ancak emeğin alınteri silebilirdi.
Bu kara sisi, ancak güvercinin beyazı dağıtırdı.
Ak gömlekliler bu yüzden inatçıydılar.
Öncekilerden daha ağır bir saldırıya, öncekilerden daha ağır bir inatla, karanlığı geride bırakacağız dediler. Azdılar, ama dağ gibi durdular. Ve vadi fırtınası gibi aktılar.
Ve bir kez daha ak gömlekleriyle Ankara’ya yürüdüler. Başka bir sağlık sistemi mümkün dediler. Memlekette ak bir sayfa açılmalı dediler. Sağlığın ticareti zinhar olmaz dediler.
Sadece bir kişi daha nasıl çoğalırız diye beklediler. Ama her zaman ‘İyi Hekimlik’ için yürüdüler. Ve nefes alan herkesin sağlık hakkı için yürüdüler. Geleceğin ülkesini inşa için varız dediler.
Onlar geçmişten geleceğe uzanan ak gömleklilerdiler.