Güneydoğu Anadolu Bölgesinin de içinde yer aldığı Yukarı Mezopotamya, "kentsel yerleşim tarihi" bakımından önemli bir coğrafi sahayı teşkil eden Silvan geçmiş tarihini ve konumunu arıyor.
Birçok medeniyete beşiklik etmiş tarihi kalıntılarıyla çeşitli kültürlerin ürettiği binlerce yılla temsil edilen derin tarihi birikime sahip bir coğrafyada olan Silvan, Böyle bir coğrafyada yer alan ve konuma sahip kentin mekansal analizi, fiziksel yapıyı salt dönemsel boyutta incelemenin ötesine geçerek, demografik, sosyo-ekonomik ve politik boyutlarını da içeren çalışmaların yapılması gerekiyor.
Nitekim Diyarbakır ve çevresi ilk yerleşim yerlerinin görüldüğü oldukça geniş bir iskân sahasını meydana getirmektedir. Neolitik Çağ'dan itibaren yerleşim gördüğü anlaşılan bu bölgede, Bizans döneminde (4. yüzyıl sonu- 5. yüzyıl başı) Bizans ve Sasani devletlerinin sınır boyunda Martyropolis kenti, din adamı Marusa b. Lyuta tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Kentin oluşum sürecinin, Bizans İmparatorluğu'nun merkezileşme politikası dahilinde bölgede yaşayan Hıristiyan vatandaşlar için bir yerleşim edinme düşüncesiyle başladığı anlaşılmaktadır.
Kente kutsallık atfetmek adına İran, Mezopotamya ve Asuri şehirlerinde öldürülen Hıristiyan azizlerin kemikleri toplanarak kentte inşa edilen ilk dini yapılara yerleştirilmiş ve kente "Şehitler Şehri" anlamına gelen "Martyropolis" adı verilmiştir. Bizans İmparatorları'nın hamiliğini üstlendiği Martyropolis kentinin yerleşim düzenin ilk çekirdeği, kilise ve kale-sur yapıları etrafında gelişim göstermiştir. 640'yılında El-Cezire bölgesinin fethi sonrasında, Ortaçağ'da Kuzey Mezopotamya sahasında, Müslüman hanedanların siyasi yapılanma süreciyle başlayan İslam şehircilik olgusu, yerleşilen bölgenin kültürel deneyimleri ve kentsel inşa pratikleri ile geliştirilerek ileri bir seviyeye taşınmıştır. Bu önemli merkezlerden biri de Diyarbakır'ın Meyyafarikin/Silvan ilçesidir. Ortaçağ boyunca Meyyafarikin şehri, farklı Müslüman hanedanların siyasi ve idari merkezi haline gelmiştir.
Müslümanlar döneminde, Meyyafarikin şehrinin kentsel gelişimi Şeyhoğulları Devleti'nin burayı siyasi merkez edinmesi üzerine başlamaktadır. Hamdaniler ile devam edilen süreçte kent organizasyonun ilk adımları atılmış ve kentin ilk yönetim merkezi inşa edilmiştir. Mervaniler döneminde kent dokusunu oluşturan ana unsurlar, kentsel yerleşim düzeni; mahalle, sokak, alt yapı sistemleri, yönetim merkezi, kamu yapıları, çarşılar, meydanlar ve şehrin dış bölgesinde gelişmiş Rabadlar (dış mahalleler) ile kent organizasyonu sistemli bir plan dahilinde meydana getirilmiştir. Bu dönemde şehrin kentsel gelişmişlik düzeyi ileri bir seviyeye yükselmiş ve İslam şehrine ait karakteristik özellikler kazanmıştır.
Artuklular ve Eyyubiler ile bu sürece devam edilmiş, kentin gelişim sürecindeki istikrar korunarak sürdürülmüştür. Ortaçağ'da, İslam dönemi Meyyafarikin kamusal yapıları, gelişmiş kent ağı ve güçlü savunma sistemiyle güvenli bir şehir görünümü vermektedir. Ancak Moğolların Anadolu'ya gelmeleri ile beraber şehir çöküş sürecine girmiştir. Kent 16. yüzyılda Osmanlı idaresine girmiş ve Diyarbakîr vilayetine bağlı bir kaza haline gelmiştir, saygılaırmla…