Yasak bir aşkın yaşandığı yerdir Mezopotamya...
Evet, Mezopotamya coğrafyasında yaşanan aşklar temizdir, saftır, sadeliktir ve en önemlisi de Mezopotamya coğrafyasında aşk zordur.
Tarih kayıtlarına göre Toros-Zagros kavisi ve Fırat- Dicle arasındaki bölgenin adı olan Mezopotamya, Ortadoğu coğrafyasının kör bilmecesidir. Bugünkü haliyle Irak, Kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu ve Güneybatı İran topraklarından oluşan Mezopotamya, tarih boyunca çeşitli güç odaklarının egemenlik paylaşım alanı olma rolünü korumuştur. Medeniyetlerin doğuşuna ve çöküşüne tanıklık ettiği için burası medeniyetlerin beşiği olarak ifade edilir.
Bu yüzdendir ki, Mezopotamya'da Aşk zordur.
Aşkın zorluklarına katlanamayanlar ben aşk'ı yaşadım demesinler.
Herkes bir başkasındaki bir özelliği kendinde görür. O yönünü sever, benimser. Belki o kadar çok sever ki onun gibi olmak ister belki. Bizim de vardır böyle hayatımızda örnek aldığımız insanlar.
Özellikle Mezopotamya coğrafyasında yaşayan birçok insanın babasını örnek aldığını bilinmektedir. Baba her zaman çocukları için model ve idol olmuştur.
Mezopotamya coğrafyasında yaşanan yasak aşkların ömrü, kelebeğin ömrü kadardır. İnsanlar aşkı bir günde tüketebiliyor. Her ne kadar da kelebeğin ömrüne bir gün biçilse de kelebeğin ömrü bir gün değildir.
Dünya üzerinde ömrü 1 gün olan hiçbir kelebek türü yoktur. Kelebekler metamorfoz (başkalaşım) geçirirler ve ömürleri 4 ana kısımdan oluşur: yumurta, tırtıl, koza ve yetişkin (imago). Pek çok türün yumurtası ancak birkaç hafta sonunda çatlar. Bu süre sonunda yumurtadan çıkan tırtıl, 2-3 hafta ila aylarca sürebilen bir süre boyunca "yemek makinası" olarak yaşar ve durmadan beslenir. Bu süre sonunda gelişimini tamamlar ve etrafına bir koza sarar. Kelebek, 10-12 gün ila birkaç hafta arası değişebilen bir sürede kozada kalır ve sonunda yetişkin olarak kozasından çıkar. Yetişkin kelebek de 1 hafta ila 1 yıl arası yaşayabilir. Bazı kaynaklar bu ortalamayı 2 hafta civarında verse de, ömürlerini bildiğimiz bütün kelebeklerin yaşam ortalamasına bakıldığında, bu sürenin yaklaşık 1 ay civarında olduğu görülmektedir. Tıpkı kelebeğin ömrü gibi bu topraklarda yani Mezopotamya coğrafyasında aşkın ömrü kısadır derler. Aşkı yaşamak zordur.
Hangi yaşta olursan ol, kovuşmadığını unutamazsın. Ancak yaraları olanlar, gerçekten başkalarının yaralarını görüp deva olmaya çalışırlar.
Aşk Tanrı'nın hediyesidir insanlara.
Ve aşk o kadar ucuz olsaydı, büyük bedeller ödetmezdi.
Baskıcı toplumun aşkı aile ortamında reddedişi sonrasında yaşanan uzun bir mesafenin ardından Mezopotamya'da Aşk'ın sancılı olduğunun göstergesidir. Mezopotamya'da Aşk'ı dilediği gibi yaşamanın ne denli zor olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir AŞK hikayesidir. Aşkın Sancısını yıllarca yüreğinde saklayan hikayenin kahramanları Gülşen ile Bahtiyar yasak aşklarını 10 yıl yüreklerinde yaşamayı başarmış, bölgenin çatışmalı ve yasaklı zihniyeti onların aşkının da sonu olmuştur. Yasak aşklarını 10. yılın sonunda yitirildiklerinde Gülşen ile Bahtiyar hüzünlü aşk hikâyeleri de başlar. Bahtiyar aşkın bedelini yakalandığı hastalıkla verirken, Gülşen ise, yaşadığı yasaklı aşk günlerinde yitirdiği kazanımlarını tekrar kazanmak için yola koyuluyor. Ve sinsi planları sonucu Bahtiyar çok zor günler geçirmeye başlar. Bahtiyar için hayat bir kâbusa dönüşür, hayatın tüm acımasızlıklarını yaşayan Bahtiyar, yaşadığı aşkı yıllarca yüreğinde taşırken, Gülşen, yeni kurduğu yuvasında mutluluk oyunları oynamaya devam eder.
Aşkın, tarihin, inançların ve ilk yerleşimin coğrafyası insanlığın beşiği Mezopotamya’da ölüm ile yaşam arasındaki çizgi açlık, savaş, talan ve feodalite ile gittikçe incelirken buna karşı direnişin de örüldüğü bir çağ geride kalırken, günümüz de geçmişimizin bir devamı şeklinde olagelmiştir.
Zembîlfiroş Efsanesi, Yusuf ile Züleyha, Mem û Zîn, Siyabend u Xece, derwêş û Adûlêv.b. aşk destanları bölgede bilinen ve dengbêjlere (halk ozanı), şairlere konu olan hazin bir aşk hikâyelerine şahitlik etmiş bu topraklar.
Yine aşk ile ölüm arasında yapılan tercihin mekânı olmuş bu coğrafya. Yakın zamanlarda hepimizi derinden üzen ve unutamadığım hikâye de; İran’ın Huzistan Eyaleti'nin Mescid-i Süleyman kentinde, birbirlerini seven Behzat (22) ve Zeynep (18) evlenmek istediklerini ailelerine bildirmiş ancak aileler buna izin vermediği için genç âşıklar şehirdeki Gudar nehrine atlayarak intihar etmişlerdi. Kızılay ekiplerinin yardımıyla Behzat ile Zeynep’in cansız bedenleri sudan çıkartıldı. Genç çiftin cansız bedenleri tekneye alınırken ellerinin birbirine bağlı olması ailelere açık bir mesajdı. Akrabalarının aktardıklarına göre, Behzat ile Zeynep çifti evlenmek istedi ancak aileleri buna karşı çıktı. ,
Bu ve benzeri yüzlerce hatta binlerce hikâye vardır bilinen veya bilinmeyen yaşanmış yâda yaşanacak yaşam hikâyeleriyle doğup büyüdüğümüz bu coğrafyada yaşanmış veya yaşanacak bütün aşkların önünde saygıyla eğiliyorum.