Son yıllarda yaşanan ekonomik krizler nedeniyle ülkemiz iyi bir noktaya gitmiyor ve iyi bir noktaya gideceği yönünde emare de görünmüyor. Tüm ekonomik veriler Türkiye halklarının her geçen gün yoksullaştığını, böyle gitmesi durumunda daha da yoksullaşacağını ortaya koyuyor. Durumun iyi yönde değişeceğine dair emarenin görülmemesi halkı gelecek kaygısının ötesine taşıyor. Dolayısıyla ülkeden göç, diğer tabirle kaçış hızla artıyor.

Son günlerde bulunduğum her ortamda veya ziyaret ettiğim her dost meclisinde sürekli ülkeden yasal veya yasa dışı yollardan kaçış hikayesi dinliyorum. Ülkeden umudunu kesenler ne gibi zorluklarla karşılaşacaklarına aldırış etmeden kendisi ve ailesi için yeni umutlara yelken açıyor.

Ülkeden kaçış elbette sadece ekonomik durumu kötü olanlar için geçerli değil. Ekonomik durumu iyi olan hatta çok çok iyi olanlar bile ne olur ne olmaz ya bir Avrupa Birliği ya da Amerika kıtasındaki bir ülkeden vatandaşlık alıyor, sermayesinin hatırı sayılır bölümünü bu ülkelere taşıyor.

Bu arada neredeyse her meslek grubundan veya sıradan vatandaşların göç, kaçış veya irtica etmesini tek başına ekonomik nedenlere bağlamak doğru olmaz. Nitekim öyle de değil. Bunun yanında en başta hak, hukuk, adalet ve diğer tüm alanlarda ülkenin geri gitmesinin etkisi çok büyük.

Hafta içi Ofis Sanat Sokağında arkadaşların kahve teklifine icabet ederek daldan dala sohbet ederken, laf dönüp dolaşıp ekonomik krizlere ve ülkeden hızlanan kaçışlara geldi. 

Arkadaşlarımdan biri dedi ki, Diyarbakır'da başta küçük esnaf olmak üzere kapanan işletme sayısı hızla artıyor. Bir tek Evkur ve Spotçu sayısı artıyor.

Merak edip hemen lafa girdim ve sordum: Neden

-Çünkü insanlar ekonomik krizlerle baş edebilmek için ya evindeki bir eşyasını, ya sıkıştığı için taksitle aldığı bir eşyayı (bu genellikle beyaz eşya oluyor) daha düşük bir fiyata peşin veyahut yurtdışına gidebilmek için tüm eşyasını satıyor. Bu da Evkurcu ve Spotçulara rağbeti artırıyor. Gidin bakın hiçbir Evkur ve Spotçu da boş yer bulamazsınız.  

Arkadaşımın tespiti ilginç gelmişti. Daha önce çok fazla dikkatimi çekmeyen Evkur ve Spotçu sayısına biraz daha dikkatli bakmaya başladım. Hatta bununla kalmayıp bazılarıyla arkadaşımın söylediklerini teyit amaçlı sohbet edip görüş alışverişinde bulundum.

Evet, arkadaşım gerçekten çok haklıydı. Özellikle Bağlar Dörtyol, Hatboyu ve Bağların genelinde Evkur ve Spotçu sayısı hızla artış göstermiş. Sur, Yenişehir ve Kayapınar ilçelerinde de bu işyeri sayısında gözle görülür artış var.

Artışın sadece Diyarbakır’da olup olmadığını merak edip Mardin, Şanlıurfa Batman ve Van’daki meslektaşlarından konuyla ilgili bilgi aldım. Onların anlattıkları da çok farklı değildi. Demek ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin genelinde durum aynı… Yılın ilk 6 ayında 26 bin kişinin farklı ülkelere iltica başvurusunda bulunduğunu düşünürsek, ülke genelinde farklı bir durum söz konusu değil. 

Ülkeden kaçan veya göç edenlere hak veriyorum. İnsan bir kez Dünya'ya geliyor ve yaşam sanıldığı kadar uzun değil. Daha iyi bir yaşam, daha iyi bir gelecek herkesin hakkı. Yurtdışına gitmek için büyük özveri ve mücadelede bulunanlara bir uyarım var. Bunun fırsat bilen ve sayıları hızla artan umut tacirlerine dikkat etsinler. Yoksa hem elinde avucunda ne varsa kaybeder, hem de umutları tamamen yok yitirirler. 

ORTADOĞU’NUN 11 EYLÜL’Ü…

11 Eylül 2001’de Amerika Birleşik Devletlerinde 4 yolcu uçağının ikisi New York'taki Dünya Ticaret Merkezi gökdelenlerine, bir diğeri Washington D.C.’de Pentagon'a çarptı. Saldırıda 19 terörist, 2 bin 996 kişi yaşamını yitirdi.

Usame Bin Ladin’in lideri olduğu El Kaide üyelerinin gerçekleştirdiği saldırı sonrası dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush, Taliban'dan Usame Bin Ladin'in iadesini istedi ve ret cevabı aldı. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri, 7 Ekim 2001'de Afganistan'ı işgal etti. Taliban yönetimini devirdi ve iktidara Hamid Karzai getirildi. Amerika Birleşik Devletleri, teröristlerin üssü olmasını engelleme iddiasıyla girdiği Afganistan, bu kez IŞİD’in merkezi haline dönüştü. IŞİD’in daha sonra Suriye ve Irak’ta yaptıkları ortada.

11 Eylül saldırısının üzerinden 22 yıl geçti. Halen gerçek ortaya çıkmadı. Birçok komplo teorisi üretildi, birçok senaryo yazıldı. Dünyanın en büyük istihbarat örgütü CIA’ya sahip Amerika Birleşik Devletleri’nin saldırıdan gerçekten haberi olup-olmadığı tartışıldı, tartışılıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin 11 Eylül saldırısına Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmek için göz yumduğu öne sürüldü.

Şimdi aynı şeyler İsrail ve dünyanın önemli istihbarat örgütlerinin başında gelen MOSSAD için söyleniyor. Birde İsrail’in en büyük destekçisinin bu konuda tecrübesi olan Amerika Birleşik Devletleri olduğunu görünce, iddiaların yenilir-yutulur cinsten olmadığını  görmek mümkün. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ‘Ortadoğu'yu değiştireceğiz’ sözleri ve İsrail ile Hamas arasında başlayan savaşın yayılma olasılığının her geçen gün artığını görünce, Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü söylemi yanlış olmaz herhalde. 

Sevgiyle kalın.